Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/773 Esas 2017/8934 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/773
Karar No: 2017/8934
Karar Tarihi: 28.11.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/773 Esas 2017/8934 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/773 E.  ,  2017/8934 K.

    "İçtihat Metni"


    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.06.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R
    Dava önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, davacının dava konusu 429 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, davalının paydaş bulunan 1/4 payını satın aldığını, davalı tarafından bildirim yapılmadığını öne sürerek önalım hakkına dayanarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.
    Davalı vekili, taşınmazın paydaşlar arasında fiilen paylaşıldığını öne sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı temyiz edilmiştir.
    Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazda, paydaşlardan birisinin payını üçüncü kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyetin oluşması ile doğar ve satışla kullanılabilir hale gelir.
    Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK"nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
    Somut olaya gelince; 24.03.2015 tarihinde, mahkemece mahallinde yapılan keşif sırasında dava konusu taşınmazın 4 ayrı bölüm olarak kullanıldığının tespit edildiği, keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişiler hissedarların dava konusu taşınmazı ayrı ayrı kullandıklarını ancak kimin hangi bölümü kullandığını bilmediklerini beyan ettikleri anlaşılmıştır. Mahkemece, davacı ve davalıya pay satan kullandığı yerler açıkça tespit edilmemiştir. Fiili taksim olduğu konusunda yeterli araştırma yapılmamış olduğundan, filli taksim olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin açıkça belirlenmesi gerekir.
    Bu durumda mahkemece, mahallinde yeniden keşif yapılarak taraf tanıklarının keşif mahallinde dinlenmesi ve tanıklardan davacı ve davalıya pay satan Fazlı Savaş tarafından ayrı ayrı kullanılan yerlerin taşınmaz üzerinde göstermelerinin istenmesi, göstermeleri halinde uzman fen bilirkişiden fiili kullanım hususunu gösterir krokili denetime elverişli rapor alınması, eylemli paylaşım olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.