21. Hukuk Dairesi 2014/9018 E. , 2015/5407 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı işyerleri nezdinde 01/08/2000- 31/07/2010 tarihleri arasında geçen hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, kamu düzenini yakından ilgilendiren hizmet tespiti davasında gösterilmesi gereken özen gereğince, sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı, davacı tarafın hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma
olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555 - 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Öte yandan, savunma hakkı Anayasa (m.36) ile güvence altına alınmış olup, ...nun 27. maddesinde de ayrıca düzenlenmiştir. Bu kapsamda hâkim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için Kanun"a uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hâkim Anayasa ile güvence altına alınan ve HMK"da da ayrıca düzenlenmiş bulunan iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafların duruşmaya çağırmak zorundadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden, davacıya ait hizmet cetvelinde 01/12/1991-05/09/1992 tarihleri arasında toplam 285 gün dava dışı işyerleri tarafından davacı adına hizmet bildiriminde bulunulduğu, davalı işyerince davacı adına Kurum"a bildirimi yapılmış herhangi bir hizmetin bulunmadığı, işyerinin 01/12/2011 tarihi itibariyle re"sen Kurum işlemi ile Kanun kapsamına alınmış olduğu, işyeri tescil dosyasının getirtilmiş olduğu, Belediye Başkanlığı"nın 19/06/2012 tarihli yazı cevabı ile davacının Belediye çalışanı olmadığının Mahkeme"ye bildirildirildiği, yargılama esnasında alınan bilirkişi rapor ve ek raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda sadece davalı tanıklarının dinlenildiği, davacı tarafın tanık listesini 16/12/2013 tarihli dilekçesi ile dosyaya sunduğu, Mahkemece aynı günlü oturumda davacı tarafın tanık dinletme talebinin reddolunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; husumet konusu kamu düzenini ilgilendirmekte olup Mahkemece davacı tarafın tanık dinletme talebinin reddedilmesiyle davacı tarafın hukuki dinlenilme hakkının kısıtlandığı açıkça ortadadır. Mahkemece tarafların açıklamaları dinlendikten ve iddia ve savunmaları çerçevesinde tüm deliller toplandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davacı tarafın hukuki dinlenilme hakkının ihlal eder biçimde yapılan yargılama hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,16/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.