8. Ceza Dairesi 2013/4953 E. , 2014/5359 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Parada sahtecilik
HÜKÜM : Hükümlülük ve müsadere
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5237 sayılı TCK.nun 197/1. madde ve fıkrasında memlekette veya yaban- cı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan parayı sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya tedavüle koyan kişinin cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.
Tedavül; sahte para veya paraya eşit sayılan değerlerin, mal veya hizmet alımında kullanılarak piyasaya sürülmesidir. Failin asıl amacı sahte olan değerleri piyasaya sürmek ve bu şekilde haksız kazanç sağlamaktır. Sahte paranın başka bir kişinin egemenlik alanına girmesiyle tedavüle koyma suçu tamamlanmaktadır. Failin icra hare- ketlerini tamamlamasına rağmen sahte paranın başkasının egemenlik sahasına girmemesi durumunda ise tedavüle koyma suçu teşebbüs aşamasında kalmakta fakat dolaşıma koymak için bilerek bulundurma suçu oluşmaktadır.
Aynı anda üretilen, nakledilen, ülkeye sokulan paraların tümü tek bir suç oluşturmaktadır. Sayılan fiillere katılmadan, yasal olmayan yollardan elde edilen bir miktar sahte para ve paraya eşit sayılan değerlerin kullanıma sunulması ise, "tedavüle koymak" fiilini oluşturmakta ve niteliği itibariyle sürekliliği gerektirmesi nedeniyle tek bir suçu teşkil etmektedir. Ancak bu durum, yıllarca devam eden fiilin her zaman tek bir suçu oluşturacağı şeklinde de yorumlanmamalıdır. Fiili veya hukuki kesintinin varlığı halinde ayrı suçların oluştuğu kabul edilmelidir. Hukuki kesinti iddianamenin düzen- lenmesi, mahkumiyet kararı, vazgeçme üzerine verilen düşme kararı, af yasası gibi durumların ortaya çıkması ile gerçekleşmektedir. Fiili kesinti ise failin eylemine ara
vermesi veya tutuklanması, askere gitmesi, uzun süre hastanede yatması gibi bir nedenle eylemin sürdürülememesi hallerinde meydana gelmektedir. Bu durumlarda eylemlerin gerçekleştirildiği yer ve araya giren zaman aralığı, yeni bir suç işleme kastı fiili kesintinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti açısından önem arz etmektedir.
Sanığın dava konusu dosyada suç tarihinin 01.11.2006 olup daha sonraki eylemlerinin 2009-2010 ve 2011 yıllarında gerçekleştirdiği bu suçlardan dava açılarak yargılanarak ceza aldığı anlaşılmaktadır.
Olayların meydana geldiği yerler arasındaki mesafe ve araya giren zaman dilimi dikkate alındığında fiili kesintinin gerçekleştiği, sanığın yenilenen suç kastıyla eylemini gerçekleştirdiği, bu nedenlerle temadinin kesildiği eylemlerinin yeni bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, sanığın 2006 yılında gerçekleştirdiği eylem sonrasında yaka- lanamadığı, aradan 4 yıl gibi bir süre geçtikten sonra yakalandığında benzer suçlardan hakkında davalar bulunduğunu beyan etmesi karşısında, yenilenen suç kastı ile hareket ettiği anlaşılmakla tebliğnamedeki (1) nolu bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine göre, sanığın lehe hükümlerin uygulanmadığına yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak:
Temel ceza belirlenirken, suçun işleniş biçimi ve sanığın sosyal ve ekonomik durumu gözönüne alınarak tatbik edilecek hapis cezası asgari hadden uygulandığı halde, hapis cezası yanında hükmolunan adli para cezasının gerekçe göste- rilmeksizin alt sınırdan uzaklaşılarak tayini,
Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, “sanığa hapis cezası yanında hükmolunan adli para cezasına esas alınan 6 günün 5 güne, TCK.nun 62. maddesi uyarınca tayin olunan 5 günün 4 güne indirilmesi ve bir gün karşılığı takdir olunan 20 TL ile sonuç gün sayısının çarpılması sonucu bulunan 100 TL"nin 80 TL’ye indirilmesi” suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün (DÜZELTİLEREK ONANMASINA), 06.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.