20. Hukuk Dairesi 2016/480 E. , 2017/8464 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 6818 ada, 8 parsel sayılı taşınmazın maliki iken, ... Kadastro Mahkemesinin 2002/269 E. ve 2004/179 K. sayılı ilamı ile taşınmazın (A1) ile gösterilen 3614,28 m2"lik kısmının orman tahdidi içine alınmasına karar verildiğini söz konusu kararın infazı ile müvekkili adına kayıtlı tapunun ifraz sonucu 3614,28 m2"sinin 6818 ada -19 parselde Hazine adına orman olarak tescil edilip davacı şirket adına ise 6818 ada 8 parsel 233,27 m2"lik bir kısmı kaldığını, kadastro mahkemesi kararının 21/02/2006 tarihinde kesinleştiğini, ... İnsan Hakları Mahkemesinin kararları ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararları da dikkate alınarak devletin sorumluluğuna ilişkin ilke de dikkate alınarak HMK md 107 gereğince şimdilik 1.000,00 TL tazminatın iptal kararlarının kesinleştiği tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili 1/06/2015 havale tarihli talep attırım dilekçesiyle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararına göre davalı tarafın harçtan muaf olduğunu, bu nedenle ıslah işlemi için ilave peşin harç yatırmayarak dava dilekçesinde HMK"nın 107. maddesine göre şimdilik 1.000,00 TL açtıkları davalarını bilirkişi raporuna göre kararın kesinleşme tarihi itibarıyla 216.856,80 TL olarak taleplerini arttırmak zarureti hasıl olduğunu buna göre karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne,
216.856,80 TL"nin 01/12/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir
Dava, TMK"nın 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır" hükmüne yer verilmiştir.
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481, 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. - 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tabi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. Islah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilam harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 1000.-TL tazminat talebinde bulunmuş, sonra da; 01/06/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava değerini 216.856,80 TL’ye arttırmış ancak tamamlama harcını yatırmamıştır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, ıslah harcı tamamlanmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece; yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca ıslah edilen dava değeri üzerinden ıslah harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar, aksi halde dava dilekçesindeki değer üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı tamamlanmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü BOZULMASINA 26/10/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.