23. Hukuk Dairesi 2015/663 E. , 2015/7879 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı kuruma bağlı ... .... .... .... Bölge Müdürlüğü arasında 2007/164604, 2008/182116, 2008/181993, 2009/176309 ihale kayıt no ile hizmet alımı işine ilişkin ihaleler yapıldığını, davalı tarafça müvekkili şirketin hak edişlerinden 5510 sayılı Kanun"a aykırı olarak toplam 6.657,20 TL kesinti yapıldığını, davalı tarafın kesintiyi 5763 sayılı Kanun"da getirilen hazinenin 5 puanlık işveren indiriminden yüklenici firma tarafından yararlanıldığı halde bu ödemelerin hak edişlerinden düşülmediği gerekçesine dayandırdığını, 5510 sayılı Yasa"nın 81/1-ı maddesine göre sigorta primlerini düzenli ödeyen ve sigortasız işçi çalıştırmayan işverenleri teşvik etmek amacıyla belirtilen vasıfları haiz işverenlerin sigorta prim oranının %5"lik kısmının hazinece karşılanacağını, bu indirimden sadece özel sektör işverenlerinin yararlandırılacağını ileri sürerek, müvekkili şirketten % 5 prim miktarı olarak kesilen 17.600,00 TL"nin en son kesinti tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı def"i ile görev ve husumet itirazlarında bulunduğunu, yapılan kesintilerin yasal dayanağı mevcut olup, usulüne uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında hizmet alım sözleşmesi imzalandığı, davacının alması gereken ücretten davalı tarafından SGK prim kesintisi yapıldığı, 5763 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Yasa"ya eklenen 81/1-ı maddesi gereğince özel sektör işverenlerinin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden işveren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden tutarın hazinece karşılanacağının belirtildiği, buna rağmen bu kısmın davacının alacağından davalı tarafından kesildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 17.600,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38.
maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Dava, 01.07.2012 tarihinden sonra açılmış olup, davaya konu alacak tacir olan tarafların ticari işletmesi ile ilgili olduğundan, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nın 4/1. madde hükmü uyarınca nispi ticari dava niteliğindedir. Ne var ki, mahkemenin yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmamakta ise, 6102 sayılı TTK"nın 5/4. maddesinde Asliye Hukuk Mahkemesi"nce davaya devam edilmesi ve görevsizlik kararı verilmemesi gerektiği açıkça öngörüldüğünden, bu davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacı tarafça dava dilekçesinde, taraflar arasındaki muhtelif hizmet alım sözleşmelerine dayalı olarak davacı hak edişlerinden yapılan toplam 17.600,00 TL kesintinin tahsili istenmesine rağmen mahkemece, gerekçeli kararda dava dilekçesinin özetlendiği kısımda, 2008/182116 No"lu ihale kayıt numaralı sözleşme uyarınca kesilen 6.657,20 TL"nin tahsilinin istendiğinin yazılması, HMK"nın 304. maddesi uyarınca, tarafların başvurusu üzerine veya re"sen düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak kabul edilmiştir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.12.0215 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.