Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17872
Karar No: 2017/8895
Karar Tarihi: 28.11.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/17872 Esas 2017/8895 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/17872 E.  ,  2017/8895 K.

    "İçtihat Metni"


    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.08.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın tapu iptali ve tescil talebi yönünden reddine, davacının terditli talebinin ilki reddedildiğinden bedele ilişkin talebinin kabulü ile 29.718,50 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının ödeme tarihlerine göre hesaplanacak faiz talebinin kabulü ile 11.204,21TL faizin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine dair verilen 14.07.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili ve davacı ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 28.11.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler davacı asil ... ile davalılar vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    KA R A R
    Davacı vekili 13.08.12012 tarihli dilekçesi ile; davalılardan ..."un davacının öz ağabeyi olduğunu, diğer davalıların da 14.06.2011 tarihinde vefat eden ağabeyi ..."un eşi ve kızı olduğunu, davalıların dava konusu 1543 parsel numaralı arsa niteliğindeki 186 m²"lik taşınmazın maliki olduklarını, bu taşınmazın tapuda ... ve diğer davalıların murisi ... adına 22.02.2006 tarihinde kayıtlı olduğunu, dava konusu taşınmazın satın alınmasında taşınmazın satış bedeli, davalılar tarafından değil de davacının annesi ait 162 Parseldeki binanın (10) numaralı dairesinin anlaşmalı olarak tarafların yakın akrabası olan ..."a satılarak şubesinden kullanılan kredi ile ödendiğini, ... adlı kişinin bu şekilde aldığı kredi ile taşınmazın satış bedeli olarak verildiğini, aile içi anlaşmaya göre davacının 20.02.2006 tarihli sözleşme ile krediye garantör olduğunu, davacının 29.718,50 TL ödeme yaptığını, davalıların hiçbir bedel ödemeden malik olduklarını, 1543 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline veya taşınmazın satın alma bedeli için ödemiş olduğu 29.718,50 TL ödeme tarihlerine göre hesaplanacak faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekili 1543 sayılı parseli dava dışı şahıstan 22.02.2006 tarihinde resmi senetle satın aldıklarını, davacının dayandığı sözleşme ve diğer 10 nolu taşınmazın satışı ile aralarında bağlantı bulunmadığını, davacının dayandığı 20.02.2006 tarihli sözleşmede davalıların ve murislerinin imzası bulunmadığını, davacının ..."a karşı alacak davası açması gerektiğini, tapunun 22.02.2006 tarihli, davacının dayandığı 10 nolu dairenin ..."a satış tarihinin 09.03.2006 yani davalıların satın almasından sonraki tarihli olduğunu, irtibat bulunmadığını, yazılı delil bulunmadığını, tanık dinlenmesine izin vermediklerini, tarafların arasında alacak davasını doğurabilecek borç-alacak ilşkisi bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, tapu iptali ve tescil talebinin reddine, bedele ilişkin talebin kabulüne, 29.718,50 TL"nin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Hükmü, davalılar vekili ve davacı ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.
    1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davacının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2-Davalılar vekilinin temyiz itirazlarına ve davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa alacak istemine ilişkindir.
    İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
    İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
    İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
    İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
    İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
    Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa HMK’nun 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
    Yazılı delille veya delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.
    İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden 818 sayılı Borçlar Kanununun 125. maddesi 6098 sayılı yeni Borçlar Kanununun 146. hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir.
    İnanç da bir sözleşme olup, genel zamanaşımı süresine tabi ise de buradaki sürenin başlangıcı, inanç gösterilenin borcunu yerine getirmeyeceği konusundaki tavrının ortaya çıkması ile başlar. Diğer bir anlatımla, inanç gösteren kişinin hakkına yargısız ulaşabileceği umudunun tükendiği tarih zamanaşımı süresinin başlangıcını teşkil eder.
    Somut olaya gelince; davacı, inanç sözleşmesine dair diğer tarafın imzasını içeren herhangi bir yazılı delil ibraz edememiştir. Davacının dayandığı 20.02.2006 tarihli sözleşmede davalı kardeşi ve davalılar murisi, davacının kardeşi ..."un imzaları bulunmadığı değerlendirildiğinde davacının ilk talebini ve terditli talebini yukarıda belirtilen ilkeler gereğince ispat edecek bir yazılı delilden söz etme olanağı bulunmamaktadır.
    Ancak, davacı vekilinin 21.01.2016 tarihli celsede yemin teklifinden vazgeçtiğine dair beyanı yazılmış ise de buna dair dilekçesi veya duruşmada alınan imzalı beyanı bulunmamaktadır. Ayrıca, davacı vekili 12.08.2012 tarihli delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmış olduğu gibi davacı da 21.03.2016 ve 15.06.2016 tarihli dilekçelerinde yemin deliline dayandığını, yeminden vazgeçmediğini bildirdiğinden, mahkemece davacıya yemin delilini kullanıp kullanmayacağının hatırlatılması, HMK’nun 225 ve devamı maddeleri ( 337 ve devam eden maddeleri) gereğince işlem yapılarak sonucuna göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu husus yerine getirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte yazılı nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bent uyarınca davalılar vekilinin ve davacının temyiz isteminin kabulü ile hükmün yazılı gerekçe ile BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 1.480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 1480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi