23. Hukuk Dairesi 2015/1627 E. , 2015/7878 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:...Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalıya bağlı Dalaman, Bursa Yenişehir ve Süleyman Demirel havaalanları ile ilgili olarak muhtelif tarihlerde, müvekkili ile davalı arasında özel güvenlik hizmeti alım işine ait sözleşmeler akdedildiğini, ancak davalının hak edişlerin ödenmesi aşamasında hazine tarafından karşılanan 5 puanlık primleri haksız olarak kestiğini ileri sürerek, kesinti tutarı olan 205.031,82 TL "nin kesinti tarihlerinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı def"i ve görev itirazında bulunmuş, esas yönünden 5510 sayılı Yasa gereği uygulanan işveren primi indirimlerinin kamu ihale kurumundan alınan görüş doğrultusunda kesildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında özel güvenlik hizmeti alımına ilişkin tip sözleşmeler akdedildiği, 5510 sayılı Kanun"un 81. maddesi 1 (ı) fıkrasında özel sektör işverenlerinin, bu maddenin 1. fıkrasının a bendine göre, malullük, yaşlılık, ölüm sigortaları primlerinden işveren hissesine ait primlerin hazinece karşılanabilmesi için, çalıştırdıkları sigortalılar ile ilgili olarak bu kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içinde SGK"ya vermeleri, sigortalıların tamamına ait primlerin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanamayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemeleri, SGK prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şartının getirildiği, 5510 sayılı Kanun"la sağlanan 5 puanlık indirimin, bu kanunla işverene sağlanan Hazine yardımı olup, bu indirimin işsizliğin azaltılması ve yatırımların istihdam odaklı olarak arttırılması ve teşvik niteliğinde olması nedeniyle fiyat farkı olarak nitelendirilemeyeceği, işverene hazinece sağlanan ek bir katkı olduğu, sözkonusu %5 "lik hazine yardımının hak edişlerden kesilerek işveren davacının bu yardımdan mahrum edilemeyeceği, 5510 sayılı Kanun"da kamu ihale kurumuna bu konuda tebliğ yayınlama yetkisi verilmediği, verilmiş olsa bile tebliğin yasanın üzerinde olamayacağı, hazinenin bu yasa uyarınca özel sektör işverenine yardım yaparken işverenin aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içinde vermesini ve ödemesini ön şart olarak öngörmekle, amacının prim tahsilatlarının hızlandırılması ve kayıt dışılığın nisbeten önlenmesi olduğu, bu durumda yapılan kesintinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 205.031,82 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin davalı tarafından dayanılan 15. maddesi hükmü, bu sözleşmede düzenlenen asgari ücret değişikliği fiyat farkları ile sigorta primi alt sınırı değişikliği ve prim oranlarının değişikliği sebebiyle doğacak farklara ilişkin hazinece yapılan ödemelere yönelik olup, 5510 Sayılı Kanun"un 81/1-ı maddesindeki sigorta primini düzenli olarak ödeyen özel sektör işverenlerine destek sağlama amacıyla getirilen teşvik niteliğindeki indirimden davalının sorumlu tutulamayacağı anlamına gelen bir ifadeye bu maddede ve sözleşmenin diğer maddelerinde yer verilmemiştir. Diğer anlatımla, bu madde hükmü davacının dava konusu alacağını talep etmesine engel olan, aksi yönde tarafları bağlayan bir hüküm niteliğinde değildir. Hukuk Dairesi"nin 03.04.2013 tarih ve 2012/22280 E., 2013/8536 K. sayılı ilamı ile Dairemizin 07.09.2015 tarih ve 2014/9969 E., 2015/5634 K; 05.10.2015 tarih ve 2014/6500 E., 2015/6269 K. sayılı ilamları bu yöndedir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dosya kapsamından davacı tarafça Isparta Süleyman Demirel Havaalanı yönünden yapılan 50.390,23 TL kesintinin 27.02.2012 tarihli yazıyla ödenmesinin istendiği, davalı tarafça 29.02.2012 tarihli yazı ile bu taleple ilgili işlem yapılamayacağının cevaben bildirildiği, yine davacı tarafça 15.04.2013 tarihli yazıda ise tüm kesinti tutarları belirtilerek 205.031,82 TL"nin ödenmesinin istendiği, ancak dosyada bu yazının davalı tarafa tebliğine ilişkin tebliğ belgesine rastlanmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 06.04.2011 tarih ve 2010/3-727 E., 2011/75 K. Dairemizin 12.03.2014 gün ve 2013/8037 E., 2014/1827 K.; 07.09.2015 tarih ve 2014/9969 E., 2015/5634 K. 19.10.2015 tarih ve 2014/9196 E., 2015/6667 K. sayılı ilamlarında açıklandığı üzere;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 818 sayılı Borçlar Kanunu"ndaki sebepsiz zenginleşmeye ilişkin maddelerdeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında malvarlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez.
Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Bütün bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez.
Nitekim, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamazlar.
Nedensiz zenginleşmede, 818 sayılı BK döneminde sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olup olmaması ayrımı yapılmadan, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK"nın 117/2. maddesinde ise, sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olmaması halinde, haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebilir ise de, somut olayda, sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan alacağın tahsili kapsamında talep edilen bedele borçlunun miktar ve ödeme talebi içeren bir ihtar ile temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faiz istenebilir.
Bu durumda, mahkemece, davacı vekilince, davadan önce davalının TBK"nın 117. maddesi hükmüne uygun olarak miktar ve ödeme talebi içeren bir ihtarname ile temerrüde düşürüldüğü iddia edildiğinden, dava konusu miktarın 50.391,23 TL"si yönünden davalının 29.02.2012 tarihinde temerrüde düşürüldüğü, ancak daha sonra davacının gönderdiği 15.04.2013 tarihli yazı ile bu miktarı da ekleyerek yeniden ödeme talebinde bulunduğu ve sulhe davet suretiyle, yeni bir ödeme imkânı tanıdığı gözetilerek, 15.04.2013 tarihli yazının davalı tarafa tebliğ tarihi araştırılarak, tebliğ edilmiş olması halinde tebliğ tarihine göre belirlenecek temerrüt tarihinden, tebliğ edilmemiş olması halinde ise şimdiki gibi dava tarihinden itibaren tüm alacak yönünden faize hükmedilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, davalıdan alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.