19. Ceza Dairesi 2020/851 E. , 2021/1536 K.
"İçtihat Metni"
3194 sayılı İmar Kanunu"na aykırılık eyleminden dolayı Karabük Demir Çelik Sanayi ve Ticaret A.Ş. hakkında anılan Kanun"un 42. maddesi uyarınca 619.876,13 Türk lirası idari para cezası uygulanmasına ilişkin Karabük Belediyesi Encümenin 29/02/2016 tarihli ve 8/184 sayılı idari yaptırım kararına karşı yapılan başvurunun reddine dair Karabük Sulh Ceza Hâkimliğinin 08/06/2016 tarihli ve 2016/541 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Zonguldak Sulh Ceza Hakimliğinin 12/09/2018 tarihli ve 2018/1137 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 24/12/2019 gün ve 12048 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/01/2020 gün ve KYB-2019-135869 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Kabahatli Karabük Demir Çelik Sanayi ve Ticaret A.Ş. hakkında hava ayrıştırma tesisi için istemiş olduğu ruhsat nedeniyle yapılan incelemede yaklaşık 5.500 metrekare hava ayrıştırma tesisinin tamamlanmış olduğu ve anılan yapının yapı tatil zaptı düzenlenerek inşaatın durdurulduğundan bahisle idari para cezası uygulanmasına karar verilmesini müteakip, kabahatli vekilinin 22/03/2016 tarihli dilekçesi ile müvekkili hakkında uygulanan para cezasına konu yapıya ilişkin olarak düzenlenen yapı tatil tutanağında yaklaşık 5.500 metrekare alanını ruhsatsız olarak tamamlandığı şeklinde bir tespit yapıldığı, tutanakta yer verilen yaklaşık ifadesinden aykırılıktan etkilenen alanın tam olarak 5.500 metrekare olmadığının açık olarak anlaşıldığ ve net bir sonuca ulaşılamadığı, idari para cezası uygulanmasına karar verilen Encümen kararında ise ruhsatsız olarak inşa edildiği iddia edilen yapıya ilişkin olarak herhangi metrekare bilgisine yer verilmeksizin yapının ruhsatsız olarak inşa edildiğinden bahisle ceza tayinine karar verildiği, encümen kararında aykırılıktan etkilenen inşaat alanına ilişkin herhangi bir alan bilgisi verilmeden temel cezanın ne şekilde tayin edildiği hususunun gösterilmediğini iddia etmesi karşısında, Hâkimlik tarafından kabahatli vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü hususlara ilişkin olarak ilk olarak mahallinde keşif icra edilmek suretiyle alanında uzman kişilerden bilirkişi raporu aldırılarak anılan yapının ne kadar kısmının ruhsatsız veya kaçak olarak yapıldığının belirlenmesi üzerine, ne kadarlık kısmı hakkında yapı tatil zaptı düzenlenmesine geerek olduğuna dair net bir tespit yaptırılması gerektiği ve ruhsatsız inşaa edildiği yapıya ilişkin metrekare bilgisine yer verilmek suretiyle her bir metrekare için ne kadarlık bir cezaya hükmedileceğinin tespit edilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
15 Kasım 2007 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanan Anayasa Mahkemesi"nin 05.04.2007 gün, 2007/35 esas, 2007/36 sayılı kararın da "İmar Kanunu"nun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesi işlemi, imar mevzuatına aykırı bir yapılanmanın tespiti, önlenmesi veya giderilmesine yönelik idari bir işlemin devamı niteliğinde olduğundan, Kabahatler Kanunu"nun 27. maddesinin (8) numaralı fıkrası uyarınca idari yaptırım kararının yanı sıra idari yargının görev alanına giren başka bir kararın da verilmiş olduğunun ve buna bağlı olarak söz konusu para cezalarına karşı açılacak davalarda idari yargının görevli olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda, İmar Kanunu"nun 42. maddesi uyarınca verilen para cezasına karşı Sulh Ceza Mahkemesinde açılan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görevine girmemektedir." denilmiş olmasına göre 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca verilen idari para cezalarına karşı açılacak davaların çözümünde idari yargı yerinin görevli olacağı,
Hususunda da kanun yararına bozma isteminde bulunup bulunulmayacağının değerlendirilmesi için Adalet Bakanlığı"na gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.