11. Hukuk Dairesi 2016/4553 E. , 2017/6833 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/12/2015 tarih ve 2014/1001-2015/1085 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 2010 yılından başlayan ve davalı şirkete ait Cafe Crown markalı ürünlerin dağıtımı konusunda taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, taraflar arasında 2011"de yeni sözleşme imzalandığını, davalının kahve piyasasında %40"ın üzerinde pazar payına sahip şirket olduğunu, davalının sözleşmelere uygun yükümlülüklerini yerine getirmediğini, satış fiyatlarının davalı tarafından belirlenmesinin 4054 s. Rekabet Kanunu m. 6 uyarınca kesinlikle yasak olduğunu, müvekkilinin bedelli ürünü satabilmek için bedelsiz ürünleri dağıtmaya zorlanmasına ilişkin sözleşme hükmünün kanuna aykırı olduğunu, davalının, müvekkilinin bedelsiz olarak dağıtıcı ürünü ilk ayda, bedelli olarak dağıtacağı ürünü ikinci ayda yollayarak davalı şirketin hakim durumunu kötüye kullandığını, davalının yükümlülüklerine aykırı davranarak müvekkilimin kâr kaybına neden olduğunu iddia ederek bedeli ödenerek alınan ürünlerin bedelsiz olarak dağıtmasına yönelik sözleşme hükmünün geçersiz olduğunun tespitine, sözleşmede yer alan 78.750 koli ürün ile piyasa ve askeriyeye satışı yapılacak 76.500 koli (aylık ortalama 8.500 koli) ürünün taraflar arasında belirlenen rakamlarda fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 50.000,00. TL"lik kısmının ödenmesine, bu isteklerin kabul edilmediği takdirde 155.250 ( 78.750 + 76.500) koli ürünün tüketiciye satış fiyatı ile davacıya satıldığı fiyat arasındaki farkın fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 50.000,00. TL"nin davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davanın sözleşmeye aykırılık nedeniyle tazminat talebine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermiş olması nedeniyle ilgili maddesinin geçersizlik ile 50.000 TL tutarındaki ürün teslimine yönelik talepler bakımından davacının korunmaya değer bir hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle reddi gerektiği, yine davacı şirketin davalı şirketten satın aldığı ürünleri tiyatro ve kültürel faaliyetlerde bedelsiz olarak satacağı yönündeki sözleşme hükmünün en fazla azami fiyat tespiti olarak kabul edilmesi gerektiği, 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyet Tebliği"nin 4(a) maddesinde sadece sağlayıcı tarafından yeniden satıcının asgari veya sabit fiyatının belirlememesinin yasaklandığı, azami fiyat tespitinin bu anlamda grup muafiyet tebliği kapsamında olduğu ve genel olarak azami fiyat tespitinin rekabeti kısıtlayıcı sayılmadığı için RKHK m. 4"ü
hlal etmediği, davacı tarafından davalı şirketin hakim durumda bulunduğuna ilişkin dikkate değer hiçbir delilin sunulmadığı, bir an için davalının hakim durumda bulunduğu kabul edilse dahi azami fiyat tespitinin tek başına hakim durumun kötüye kullanması sayılamayacağı, bedelsiz ürün dağıtımının zorunlu kılınmasına ilişkin sözleşme hükümleri rekabet hukuk anlamında haksız ve sömürücü uygulama sayılamayacağından RKHK m.6 anlamında bir kötüye kullanma durumundan bahsedilemeyeceği, davacı şirket tarafından tazminat talebinde bulunulamayacağı gerekçesiyle davacı şirketin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, piyasadaki hakim durumun kötüye kullanılması sebebiyle, Rekabet Hukukuna aykırı sözleşme hükmünün geçersizliğinin tespiti ile uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
4054 s. Rekabet Korunması Hakkında Kanun"da düzenleme yeri bulan rekabet hukukunun amacı; mal ve hizmet piyasalarında, rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları, ile piyasada hakim durumda olan teşebbüslerin bu durumlarını kötüye kullanmalarını önlemektir. Bu amaçla 4054 sayılı Kanun"da gerekli düzenleme ve denetleyici hükümler konulmuştur.
TTK 54 vd. ve TBK m. 57"de düzenlenen haksız rekabet kurallarının temel amacı ise; tacirler arasında dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır (Hamdi Pınar, "Rekabet Hukuku ile Haksız Rekabet Hukuku ilişkisi" Rekabet Dergisi 2014, 15(2), 59-8).
Gerek 4054 sayılı Kanun"daki piyasadaki rekabeti bozan tavır davranış ve uygulamalar, gerekse TTK 54 vd. ve TBK m. 57"deki rakip tacirler arasındaki dürüst rekabeti engelleyici tavır ve davranışlara aykırı eylemler herbir kanunda ayrı ayrı gösterilmiş olup, 4054 sayılı Kanun"a aykırı eylemler nedeniyle, TTK"daki haksız rekabete ilişkin kuralların uygulanması doğru olmayıp, söz konusu eylemler için 4054 sayılı Kanun"da ayrı müeyyideler öngörülmüştür.
Somut olayda, davacı tarafça ileri sürülen piyasadaki hakim durumu kötüye kullanılması iddiası yönünden, Rekabet Kurumu tarafından idari soruşturma yapılması ve eylemin sabit görülerek idari yaptırım kararının verilmesi uygulanması bundan zarar görenlerin ise ancak idari soruşturmanın kesinleşmesinden sonra 4054 sayılı Kanun"un 57. maddesi uyarınca zararlarının tazminini isteme hakları öngörülmüş olup, dava şartı niteliğindeki anılan prosedürler tamamlanmadan mahkemece, davanın usulden reddi yerine davanın esastan reddine karar verilmesi doğru değil ise de hükmün sonucu itibariyle doğru olması nedeniyle davacı tarafın temyiz isteminin reddi ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının davacı tarafın temyiz isteminin reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,20 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 04/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.