23. Hukuk Dairesi 2015/1845 E. , 2015/7830 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. 5219 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK"nın 438/I. maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanun"un 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2014 yılı için 19.280,00 TL’dir.
Temyize konu 12.11. 2014 tarihli kararda kabul edilen miktarın 15.811,86 TL olması nedeniyle, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin ortağı olan davalının aidat borcunu ödememesi üzerine toplam 91.175,17 TL"nin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazının haksız olduğunu, müvekkilinin aidat ve gecikme faizi alacağının, davalı tarafından müvekkili aleyhine açılan menfi tespit davasında belirlenmesine rağmen aidat ve faiz borcunun ödenmediğini ileri sürerek, şimdilik davacının takibin 30.000,00 TL"si kısmına yaptığı itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı olduğunu, aidat ve gecikme faizi borcu bulunmadığının tespiti amacıyla açtığı davanın reddedilerek kesinleştiğini, anılan kararda müvekkilinin borcunun tam olarak saptanmadığını, bilirkişinin davacı ve davalının iddiaları doğrultusunda alternatifli bir rapor hazırladığını, 1999 yılındaki genel kurulda alınan faiz kararının geçerli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalının, aidat borcunu ödememesi üzerine davacı kooperatifin ihtar gönderdiği, davalının ihtarda belirtilen miktarda borcu bulunmadığının tespiti istemiyle açtığı menfi tespit davasının reddedilerek kesinleştiği, kesinleşen karara göre davacının, davalı ortaktan aidat ve gecikme faizi alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin 30.000,00 TL üzerinden devamına, anılan miktar üzerinden hesaplanacak %40 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen kararın Dairemizin 31.01.2012 tarih ve 2011/2475 Esas, 2012/531 Karar sayılı ilamıyla mahkemece 1999 yılına ait döneme ilişkin geciken aidat borçlarına kesinleşen % 4 faiz oranının uygulanarak aidat borcunun hesaplanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının her türlü ödemeleri belirlendikten sonra, Borçlar Kanunu’nun 84. maddesi gözetilerek ve kooperatif genel kurullarınca sonraki yıllarda belirlenen aidat miktarları ve değişen faiz oranlarına göre davalının anapara ve faiz borcunun denetime elverişli bilirkişi raporuyla tespitinden sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilerek yapılan yargılamada bozma ilamına ve TBK"nın 88. ve 120. maddelerine uygun alınan bilirkişi raporlarına göre davalının davacıya 5.793,36 TL asıl alacak ve 10.018,50 TL faiz borcunun bulunduğu gerekçesiyle, itirazın kısmen iptaline, takibin 5.793,36 TL asıl alacak, 10.018,50 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine, davalı tarafın yargılama safhasında ileri sürmediği hususları temyiz safhasında ileri süremeyeceğinin tabiî bulunmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.,
2- Hüküm fıkrasında takibin devamına şeklinde hüküm kurulduktan sonra asıl alacağa uygulanacak faiz ve miktarının belirtilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiş ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazının kabulü ile kararın Hüküm bölümünün 2 nolu bendinde "asıl alacak" ibaresinin sonra gelmek üzere "hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren aylık, yasal faizin iki katını geçmemek üzere yasal faiz uygulanmasına" cümlesinin eklenmesi suretiyle kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.