
Esas No: 2014/4606
Karar No: 2015/5102
Karar Tarihi: 12.03.2015
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/4606 Esas 2015/5102 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 15/12/1998-25/05/2008 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Davacı, davalı işyerinde 15.12.1998 – 25.05.2008 tarihleri arasında geçen ve davalı tarafından eksik ve başka işyerlerinde bildirilen çalışmalarının tespitini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmişse de varılan bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. Maddesinde ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. Maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Öte yandan; 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasa"da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun"un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan ... Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (...ön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (...ön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (.... Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve ... sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Halen yürürlükte olduğu şekliyle dava açma süresi beş yıl olup, bu süre hak düşürücü süredir. 506 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girdiği tarihte beş yıl olan hak düşürücü süre 20.06.1987 tarih ve 3395 sayılı Kanunun beşinci maddesiyle on yıla çıkarılmışken, 01.06.1994 tarih ve 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle tekrar beş yıla indirilmiştir.
Somut olayda,dava konusu istek çalışıldığı ve primi ödendiği Kurum kayıtları ile sabit olan çalışmaların aidiyetine yönelik olup, bu tür davalarda 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanma yeri yoktur. Davacının davalı yanında 26.05.2008-31.03.2009 tarihleri arasında sigortalı olarak bildiriminin yapıldığı, ancak davacının tespitini istediği dönemde dava dışı 1062670 sicil sayılı işyerinde 01.03.2001-11.06.2001 ve 15.06.2001-10.10.2001 döneminde, 1066024 sicil sayılı işyerinde 11.10.2001-07.02.2002 döneminde, 1069659 sicil işyerinde 02.05.2002-12.09.2002 döneminde,1079543 sicil işyerinde 03.07.2007-19.07.2007 döneminde geçen bir kısım çalışmalarının davalı Kuruma bildirildiği, bunlardan 1062670, 1066024, 1069659 sicil sayılı işyerlerinin davalı Kulübün yönetim kurulu üyesine ait olduğu, davacının iddiasına göre davalı şirket tarafından başka işverenler nezdinde sigortalı gösterilmesine rağmen kesintisiz olarak çalışmalarının davalı işyerinde lokal müdürü olarak geçtiğini beyan ettiğine göre davalı şirket ile davacı adına hizmet bildiren işverenler arasında organik bağ bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, başka işyerleri nezdinde verilen 01.03.2001,14.06.2001,10.10.2001,01.05.2002 tarihli işe giriş bildirgelerindeki imzaların davacıya ait olmadığının tespit edildiği, 15.12.1998 tarihinde kaymakamlık tarafından davacıya davalı ... Kulübü Derneğinin lokalinin işletilmesi için izin belgesi verildiği,11.12.1997 tarihli dernek kararında derneğin bir bölümünün lokal olarak açılması,ruhsat alınması ve lokal müdürlüğünün davacı tarafından yapılmasına karar verildiği, yeniden 30.04.2008 tarihinde davacının lokal müdürlüğü yapmasına karar verildiği, davalı işyerinin Kanun Kapsamına 30.06.2006 tarihinde alındığı ancak 27.11.2000 tarihinden itibaren vergi kaydının başladığı, dinlenen tanık beyanlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığı, anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, uyuşmazlık konusu dönemde davacı adına hizmet bildirimi yapan tüm işyerlerinin işyeri dosyalarını ve tüm dönem bordrolarını getirtilerek, tespiti istenen dönemde çalışması bulunan davalı işyeri ve dava dışı işyerlerinin bordro tanıklarının adresini ... ... Kurumu ve zabıta marifetiyle araştırıp, tespit ederek re"sen seçilecek bu tanıkları dinlemek, dinlenen bordro tanıklarının sigortalı hizmet cetvellerini ekinde işyeri detay bilgileri ile birlikte getirtmek, bordo tanıklarına davacının dava konusu sürede davalı işyerinden içinde başka işyerlerinde çalışmak için ayrılıp ayrılmadığını açıklattırmak, bordrolarda adı geçen kişilerin
adreslerinin tespit edilememesi veya bunların tanıklığıyla yetinilmediği taktirde, ... ilgili il müdürlüğünden, gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu iş yeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile sürekli bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, mükerrer hizmet oluşturmayacak şekilde davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Ayrıca, dava konusu dönemde birden fazla işyerinde bildirimin olduğu ve tek bir çalışma olduğunun ileri sürüldüğü durumlarda, çalışmanın kesintisiz olduğu belirlendiği takdirde diğer çalışmalar iptal edilmeden mükerrer hizmet oluşturacak şekilde tespite karar verilmemesi gerekmektedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden iadesine, 12/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.