Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; davalı babanın ödemekle yükümlü bulunduğu aylık 750 TL iştirak nafakasının müvekkilinin ergin olması nedeniyle sona erdiğini, ancak müvekkilinin üniversiteye giriş sınavını kazandığını ve KKTC de bulunan G... Amerikan Üniversitesine kayıt yaptırdığını ileri sürerek; müvekkili lehine aylık 2.000 TL yardım nafakası takdir edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının kendi isteği ile özel üniversiteye kayıt yaptırdığını, bu aşamada babası olan davalının muvafakatini almadığını savunarak; davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davacının yardım nafakası talebinin haklı olduğu, ancak talep edebileceği nafaka miktarının asgari geçim oranını aşamayacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 600 TL yardım nafakasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 328/2. maddesinde; “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmü yer almaktadır. Aynı kanunun 364.maddesinde ise; “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yine aynı Kanunun 365/2. maddesinde de; “Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.” denilmektedir. Dosyada toplanan bilgi ve belgelerden; dava dışı anne ile davalı baba arasında görülen boşanma davasında davacı lehine aylık 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, daha sonra açılan dava ile davacının özel lisede okuduğu ve üniversite sınavlarına hazırlandığı gözetilerek nafakanın 750 TL ye yükseltildiği, eldeki davanın açıldığı tarihte ise davacının yurtdışındaki özel bir üniversitede eğitim görmeye başladığı, uzman doktor olan davalı babanın ise aylık 16.000 TL ücret ile çalıştığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece; eğitim ve sosyal durumunun değişmesi nedeniyle ihtiyaçları artan davacının geçinmesi için gerekli ve nafaka yükümlüsü olan davalı babanın tesbit edilen gelir durumuna uygun olarak daha yüksek miktarda nafaka takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile daha önce hüküm altına alınmış olan iştirak nafakasından da düşük nafaka takdir edilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 03.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.