14. Hukuk Dairesi 2017/2233 E. , 2017/8766 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.03.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.12.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 7036 ada 5 parsel sayılı taşınmazda tarafların paylı malik olduklarını, ortaklığın giderilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, ortaklığın öncelikle taksim, mümkün olmadığı takdirde satış yoluyla giderilmesini savunmuştur.
Mahkemece, ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesine karar verilmiş; hükmü davalı ... vekili temyiz etmiş; Dairemizce, dava konusu taşınmazın 775 sayılı Kanun kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, aynen taksime ilişkin belediye encümeninden onay alınmadan karar verilmesinin doğru olmadığına değinilerek hüküm bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda ortaklığın taksim suretiyle giderilmesine karar verilmiş; hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği gibi paylı mülkiyette aynen taksimin mümkün olması durumunda tarafların fiili kullanım durumlarının gözetilerek bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk olmaması halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır.
Somut olayda, mahallinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen fen bilirkişisinin 28.10.2013 tarihli raporunda, parselin ifraz koşullarını taşıdığı belirtilmiş, onay makamı da aynen bölünmenin mümkün olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
Ziraat mühendisi ve mimar bilirkişi 30.10.2013 tarihli ortak raporlarında ise, tarafların pay oranlarına göre taşınmazın ivazlı veya ivazsız taksiminin mümkün olmadığını; ancak, ortaklığın satış yoluyla giderilebileceğini açıklamışlardır.
Bu duruma göre, fen bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, paylaştırılma sonucunda taraflara taksim edilen yerlerin aynı nitelikte ve değerde olup olmadığı konusunda bir inceleme yapılmamış, tarafların bilirkişi raporuna yaptığı itirazları değerlendirilmemiş ve raporlar arasındaki taksimin mümkün olup olmadığı konusundaki çelişki giderilmemiştir.
Ayrıca, önceki bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Hal böyle olunca, harita mühendisi, ziraat mühendisi ve inşaat mühendisi bilirkişinin bulunduğu bilirkişi kuruluyla mahallinde yeniden keşif yapılarak, yukarıda değinilen ilkeler, tarafların beyanları ve taşınmaz üzerindeki evlerin fiili kullanım durumları gözetilerek, ivazlı ya da ivazsız aynen taksiminin mümkün olup olmayacağını açıklığa kavuşturan rapor alınarak, toplanan ve toplanacak tüm deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, noksan inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; hüküm sonucunda, bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 255,00 metrekarelik bölümün davalı ... adına tescili ve (B) harfiyle gösterilen 424 metrekarelik bölümün de davacı ... adına tesciline hükmedilmek suretiyle aynen taksime karar verilmesi gerekirken hissenin tesciline şeklinde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.