15. Ceza Dairesi 2019/1649 E. , 2019/1925 K.
"İçtihat Metni"
Dolandırıcılık suçundan şüpheliler ..., ..., ..., ..., ... ve Medistnet Grup Medikal İth. İhr. Aş. Yetkilisi haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 03.07.2018 tarih ve 2018/19973-18674 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Bakırköy 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 26.09.2018 tarih ve 2018/5855 değişik iş sayılı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 25.01.2019 gün ve 94660652-105-34-344-2019 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.02.2019 gün ve 2019/11022 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Somut olayda müşteki vekili tarafından, şüpheli ..."in, müşteki şirket yetkilileriyle aralarındaki dostane ilişkiyi kullanarak şirkete sızarak 0364400, 0366136, 0366137, 0366138 seri no"lu 20.000,00"er TL bedelli 4 adet çeki çaldığı, çeklerde sahtecilik yapılarak bankaya sunulduğu, ayrıca müştekilere ait 34 SB 346 plakalı aracı müştekileri dolandırmak suretiyle uhdesine geçirdiği belirtilerek şikâyetçi olması üzerine, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca adı geçen şüpheliler haklarında soruşturma evresi sonunda Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 31.01.2018 tarih ve 2016/30221 soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın kabulüne ilişkin mercii Bakırköy 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13.03.2018 tarih ve 2018/1641 değişik iş sayılı kararını müteakip, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/19973 soruşturma sayısı ile devamla hırsızlık, dolandırıcılık ve sahtecilik olayı olmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 34 SB 346 plakalı aracın vergi dairesinden sorulması suretiyle satış tarihinde 18.000,00 TL vergi borcu olup olmadığının, var ise ödenip ödenmediğinin, ödendi ise hangi tarihte ödendiğinin tespit edilmesi, araca yapıldığı iddia edilen 20.000,00 TL masrafa ilişkin herhangi bir delil olup olmadığının şüpheli ..."ten sorulması suretiyle tespit edilmesi, Bakırköy 3.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2017/238 Esas numaralı dosyasının incelenmesi ve söz konusu çeklerdeki imza ve yazıların kime ait olduğuna ilişkin bilirkişi raporu aldırılması ve başkaca tespit edilebilecek delillerin temin edilmesinden sonra sonucuna göre şüphelilerin hukukî durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmakla; anılan karara karşı yapılan itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Şüpheli ..."ın, şikayetçi şirket yetkilileriyle aralarındaki dostane ilişkiyi kullanıp, şirkete ait 0364400, 0366136, 0366137, 0366138 seri no"lu 20.000,00"er TL bedelli 4 adet çeki çalarak bankaya sunduğu, ayrıca şikayetçilere ait 34 SB 346 plakalı aracı hileli şekilde uhdesine geçirdiğinin iddia edildiği olayda; şikayetçi Serkan’ın beyanlarında, suça konu çeklerin keşidecisinin kendisine ait olan Egemen şirketi hesabına ait olduklarını, miktarları ve diğer unsurları da dahil olmak üzere ofisinde hazır bir şekilde sakladığını, çeklerin lehine düzenlendiği Kent Gümrük Müşavirliği şirketinin de yetkili müdürü olduğunu, çeklerdeki imzalar ile ciroların kendisine ait olduğunu belirtmesine rağmen, şüphelinin savunmalarında, şikayetçinin cezaevinde olduğu sırada aracının satışına aracı olmasını istediğini, bunun için 25.01.2016 tarihinde kendisine vekaletname verdiğini, aracın satıldığı tarihe kadar aracın kaydını tutarak masraflarını kendisinin karşıladığını, buna ek olarak 17.243,00 TL bedelli motorlu taşıtlar vergisini de ödediğini, aynı şekilde 22.380,00 TL masraf yaptığını, geri kalan meblağın ise araç alım ve satımına ilişkin aracılık ücreti olduğunu, araç bedelini de bizzat şikayetçiye teslim ettiğini belirtmek suretiyle suçlamaları kabul etmeyerek buna ilişkin belgeleri ibraz etmesi yanı sıra şikayetçinin kendi şirketi lehine düzenlediği çekleri miktarı yazılı bir şekilde ciro da etmek suretiyle saklamasının hayatın olağan akışına aykırı düşmesi ve aralarındaki yakın ilişki nedeniyle araç alım satımına ilişkin para alışverişini belgelememelerinin imkan dahilinde olması, kaldı ki, çeklerin illetten mücerret olmaları ve üzerlerinde herhangi bir sahtecilik yapılmaması nedeniyle hangi ticari ilişki çerçevesinde verildiklerinin de bir öneminin bulunmaması, öte yandan araç satımının şikayetçinin verdiği vekaletname doğrultusunda 2016 yılının Mart ayında gerçekleştirilmiş olmasına karşın şikayetin çeklerin ibrazından sonra yapılmasının şüpheli lehine kuşku uyandırması hususları birlikte değerlendirildiğinde, aralarındaki ihtilafın hukuki nitelik arz etmesi nedeniyle Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/30221 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, Bakırköy 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 26.09.2018 tarih ve 2018/5855 değişik iş sayılı aleyhine yapılan kanun yararına bozma isteminin 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince REDDİNE, 11.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.