Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/3172 Esas 2015/3595 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/3172
Karar No: 2015/3595
Karar Tarihi: 16.03.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/3172 Esas 2015/3595 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/3172 E.  ,  2015/3595 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SİVAS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 28/11/2013
    NUMARASI : 2011/592-2013/467

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Mahkemece, 51.500,00 TL bedel karşılığında davalıya teminat olarak devredilen çekişme konusu 10 nolu bağımsız bölüm yönünden anılan bedelin davalıya ödendiğinin, 45 nolu bağımsız bölümün ise teminat olarak verildiği iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    5010 ada 2 parseldeki çekişme konusu 10 nolu bağımsız bölüm davacı Emrullah"a ait iken 05.11.2008 tarihinde, 3285 ada 4 parseldeki çekişme konusu 45 bağımsız bölüm davacı Aslan"a ait iken 29.04.2009 tarihinde satış suretiyle davalı Şemsettin"e temlik edildiği kayden sabittir.
    Bilindiği üzere, inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
    İnanç sözleşmelerinin tarafları arasında, onların gerçek iradelerini ve akitten amaçladıklarını yansıtması bakımından geçerli olduğu; taraflarına Borçlar Kanunu çerçevesinde nisbi haklarını talep etme olanağını verdiği tartışmasızdır.
    Burada üzerinde durulması gereken husus, taşınmaz mallar ya da şekle bağlı akitlerde inanç sözleşmelerinin ne gibi hukuki sonuç doğuracağıdır. Diğer bir anlatımla, sözleşmede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde, taşınmaz mülkiyetinin naklinin sebebini oluşturup oluşturmayacağıdır. Uygulamada mesele 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İnançları Birleşitrme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
    Somut olaya gelince, 45 nolu bağımsız bölüm yönünden değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında yazılı bir belge ibraz edilmediği gibi yemin deliline de dayanılmış değildir. Bu durumda anılan bağımsız bölüm yönünden davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
    Davacı tarafın çekişme konusu 10 nolu bağımsız bölüme ilişkin temyiz itirazlarına gelince, davacı Emrullah ile davalı Şemsettin arasında düzenlenen ve imzası inkar edilmemiş belge içeriğine göre, 10 nolu bağımsız bölümün teminat amaçlı devredildiği açıktır. Nitekim bu husus davalı Şemsettin"in de kabulündedir. Anılan belgede, 51.500 TL borcun ödenmesi halinde taşınmazın iade edileceği de kararlaştırılmış olup davacı borcun ödendiğini iddia etmektedir.
    Hâl böyle olunca, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 97. maddesi uyarınca davacının davalıya olan borç miktarının ve ödenip ödenmediğinin belirlenmesi, ödenmedi ise belirlenecek bu miktarın mahkeme veznesine depo edilmesi için süre verilmesi, depo edildiği takdirde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacı tarafın bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.