1. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/4096 Karar No: 2015/3585 Karar Tarihi: 16.03.2015
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/4096 Esas 2015/3585 Karar Sayılı İlamı
1. Hukuk Dairesi 2014/4096 E. , 2015/3585 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : AMASYA SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 20/12/2013 NUMARASI : 2013/936-2013/1523
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Davacı, kayden malik olduğu 617 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafından tarımsal faaliyet yapmak ve çitleri sökmek suretiyle müdahalede bulunulduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, taşınmaza herhangi bir müdehalesinin olmadığını, çitleri sökmediğini, kendi kullandığı alanın taşınmazın yanında bulunan tapusuz alan olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; "fen ve ziraat bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi ve tanıkların yeniden dinlenerek davalının dava konusu taşınmaza müdahalesi olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği" gerekçeleri ile bozulmuş olup, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, çekişme konusu 617 parsel sayılı taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu, bozma sonrası alınan 19/11/2013 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide C harfi ile gösterilen kısmın dava konusu parsel içinde kaldığı, D harfi ile gösterilen kısmın tapulama dışı alan içinde bulunduğunun bildirildiği, 20/11/2013 tarihli ziraat bilirkişi raporunda ise taşınmazın C ve D ile gösterilen bölümlerinin sürülü olup işlendiği fakat ekili olmadığının tespit edildiği görülmektedir. Bilindiği üzere, HMK 240.maddesi tanık gösterme şeklini düzenlemiştir. Anılan maddenin 3.fıkrası taraflara sadece tanıkların adreslerini bildirme yükümlülüğü getirmiş olup, bunun dışında tanıkların taraflarca hazır bulundurulma zorunluluğu bulunmamaktadır. Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da, hükmüne uyulan bozma ilamında uyuşmazlığın niteliği vurgulanarak izlenmesi gereken yol ve yöntem açıklandığı halde mahkemece bozma sonrası yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, bozma ilamında elatmanın varlığının ispatı açısından tanıkların tekrar dinlenilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen, 11/11/2013 tarihli keşifte davacı vekilinin tanıklarını hazır edemedikleri beyanı ile yetinilmiş, tanıklara davetiye çıkarılmamış ve ifadeleri alınmamıştır. Hal böyle olunca, bozma ilamı doğrultusunda davacı ve davalı tanıkları yeniden dinlenerek davalının dava konusu taşınmaza müdahalesi olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.