14. Hukuk Dairesi 2017/67 E. , 2017/8744 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki geçit hakkı davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 23.03.2016 gün ve 2014/16536 Esas, 2016/3549 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı-davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl davada; davacı vekili, davacının taraf olmadığı 25.12.2007 tarihinde kesinleşen sayılı ilamıyla davacıya ait 209 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit tesis edildiğini belirterek yargılamanın iadesi talebinde bulunmuştur.
Davalı ..., ..., ... davayı kabul etmediklerini beyan etmişler, diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece ilk olarak, kesinleşen kararda davacı taraf olarak gösterilmemiş ise de aleyhine geçit hakkı tesis olunan gayrimenkul için mahkemece değer tespit edilip vadeli hesaba yatırıldığı, davacının kesinleşen dosyada davaya dahil edilmemesinde davalıların bir kusurunun bulunmadığı, davacı davaya dahil edilseydi dahi sonuç değişmeyeceği, davacının davasının TMK 2. maddesinde belirtilen “” kurallarına aykırı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyiz talebi üzerine, Dairemizin 09.02.2010 tarih, 2010/481-1255 E. K. sayılı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamından sonra 25.09.2012 tarihli 11. celsede yargılamanın iadesine konu 2006/191 Esas nolu geçit hakkı davasında 209 parsel maliki şirketin davalı olarak gösterilmediği, bu nedenle şirket aleyhine açılmış usulüne uygun dava bulunmadığı anlaşıldığından, 2006/191 Esas nolu davada geçit ihtiyacı bulunduğundan bahisle lehine geçit talep edilen 207 parsel sayılı taşınmazın şu andaki maliki ..."in vekiline 209 parsel taşınmaz maliki şirkete karşı harcını yatırarak ve birleştirme talepli geçit hakkı davası açmak üzere süre verilmesine dair ara karar verildiği, bu ara karar doğrultusunda 207 parsel lehine 209 parsel aleyhine geçit talep edilen Mahkemesi"nin 2012/637 Esas sayılı dosyasında; mahkemenin 2010/313 Esas sayılı dosyasıyla birleştirme kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece ikinci olarak bozma ilamına uyularak, asıl davada; davacı ... tarafından açılan yargılamanın iadesi davasının kabulüne, Hukuk Mahkemesinin 2006/191 Esas 2006/913 Karar sayılı ilamı ile davacı ... 207 parsel nolu taşınmaz lehine konulan geçit hakkı kararının iptaline, iptal kararı kesinleştiğinde 2006/191 Esas nolu dosyanın gerekçeli kararının altına bu konuda şerh yazılmasına, birleştirilen davanın kabulüne, davacıya ait taşınmaz lehine davalı şirkete ait taşınmaz üzerinden bilirkişiler tarafından düzenlenen 14/06/2012 tarihli rapor ekindeki krokide gösterilen yerden geçit hakkı tesisine, geçit hakkının davalı parselin tapu kaydının hak ve mükellefiyetler sütununa kaydına, davacı tarafından geçit hakkı bedeli olarak yatırılan 3.579,15 TL"nin karar kesinleştiğinde işlemiş faizi ile birlikte davalı ... .ne ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, asıl dosyada davacı-birleştirilen dosyada davalı ... (tasfiye halinde) vekili temyiz etmiştir.
Dairemizin, 23.03.2016 tarih, 2014/16536 Esas, 2016/3549 Karar sayılı ilamında; geçit davalarında davacının taşınmazından itibaren genel yola ulaşıncaya kadar geçitin kesintisiz olarak kurulması gerekirken sadece 209 sayılı parsel aleyhine geçit kurulmak suretiyle kesintisizlik ilkesine aykırı bir hüküm tesis edildiği, mahkemece civardaki tüm seçenekler değerlendirilerek fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince öncelikle yüzölçümü daha büyük parseller tercih edilerek ve zorunluluk bulunmadıkça parseller bölünmeksizin geçit kurulması gerektiği, ayrıca aleyhine geçit kurulan parsellerin hangi köye ait olduğu mevki, gerektiğinde diğer ayırt edici özelliklerinin de gerekçeli kararda belirtilmesinin doğru olacağı, kabule göre de daha önce aleyhine geçit kurulan 209 ve 1484 sayılı parsellerin maliklerine husumet yöneltilmeden, ayrıca gerekçesi açıklanmaksızın 1484 ve 31 sayılı parseller üzerinden bu parseller ikiye bölünmek suretiyle ve ekonomik kullanım bütünlükleri bozulacak şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği belirtilerek eksik incelemeye dayalı hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı ... vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
HMK"nın 380. maddesine göre kesinleşmiş bir mahkeme kararının yargılamasının yenilenmesi talebinin kabul edilmesi halinde kesinleşen karar kısmi olarak değil tamamiyle ortadan kalkar. Mahkemece 2006/191-913 E.K sayılı ilamının tamamı hakkında yargılamanın yenilenmesi talebi kabul edildiğine göre, davacı ... tarafından açılan yargılamanın iadesi davasının kabulüne, Mahkemesinin 2006/191 Esas 2006/913 Karar sayılı ilamı ile davacı ... parsel nolu taşınmaz aleyhine Çile Köyü, 207 parsel nolu taşınmaz lehine konan geçit hakkı kararının iptaline, iptal kararı kesinleştiğinde 2006/191 Esas nolu dosyanın gerekçeli kararının altına bu konuda şerh yazılmasına şeklinde karar vermesiyle mahkemenin 2006/191-913 E.K sayılı ilamının kısmi olarak değiştirilmesi doğru değildir. Mahkemece; yargılamanın iadesine konu geçit davasının tüm yönleriyle birlikte yeniden incelenmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, mahkemece geçit ihtiyacı olduğu iddia edilen 207 parsel sayılı taşınmazın geniş kapsamlı krokisi getirtilmeli, yeniden keşif yapılarak konusunda uzman bilirkişilerden yukarıdaki ilkeler ışığında geçit ihtiyacı olduğu iddia edilen 207 parsel sayılı taşınmazın ana yola çıkmak için geçit ihtiyacı içinde olup olmadığının, 207 parsel sayılı taşınmazın geçit ihtiyacının bulunduğunun anlaşılması halinde alternatif güzergah yollarının tespitini içeren rapor alınmalı, alternatif güzergahlara göre aleyhine geçit tesis edilebilecek taşınmazların güncel tapu kayıtları getirtilerek taşınmaz maliklerinin davada taraf olmadığının anlaşılması halinde; taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Aleyhine geçit tesis edilebilecek taşınmazların arasında 2006/191-913 E.K sayılı ilamında aleyhine geçit tesis edilen 1484, 209, 29 ve 31 parsel sayılı taşınmazların bulunduğunun anlaşılması halinde; 2006/191-913 E.K sayılı ilam ile bu taşınmazların maliklerine ödenmesine karar verilen geçit bedeli dikkate alınmalı, yeniden yapılacak keşif sonrası dosyaya sunulacak bilirkişi raporlarında belirlenen geçit bedellerinden önceki bedel düşürülerek depo ettirilmeli, hükümde aleyhe geçit tesis edilecek tüm parseller yer almalıdır. Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hükmün yukarıda açıklanan şekilde bozulması gerektiği bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı ... vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüyle Dairemizin, 23.03.2016 tarih, 2014/16536 Esas, 2016/3549 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına ve hükmün belirtilen gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı ... vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüyle Dairemizin, 23.03.2016 tarih, 2014/16536 Esas, 2016/3549 Karar sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA, yukarıda belirtilen nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, 23.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.