Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2018/866
Karar No: 2019/426
Karar Tarihi: 09.04.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/866 Esas 2019/426 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2018/866 E.  ,  2019/426 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Vize Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 22.10.2013 tarihli ve 2001/179 E., 2013/265 K. sayılı karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 18.12.2014 tarihli ve 2014/15562 E., 2014/15518 K. sayılı kararı ile;
    “...Kadastro sonucu Doğanca Köyü çalışma alanında bulunan 149 ada 13 parsel sayılı 11.450 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz vergi kayıt miktar fazlası olarak davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, kazanmayı sağlayan zilyetlik koşullarının davacı yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Kadastro tespiti sırasında 1938 tarih 115 tahrir nolu 8000 m2 yüzölçümlü ve gayrisabit hudutlu vergi kaydının uygulanması neticesinde taşınmaz zilyed olan kayıt maliklerinin satışı nedeniyle 149 ada 4 parsel sayısı ile davacı adına tespit edilmiş, dava konusu taşınmaz ise kayıt miktar fazlası olarak 149 ada 13 parsel altında ve 11.450 metrekare yüzölçümü ile tarla vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Dava dışı 149 ada 4 parsel sayılı taşınmaza uygulanan vergi kaydı çekişmeli 149 ada 13 parsel sayılı taşınmazı sıvat yeri okumakta olup, kayıt miktar fazlasının zilyetlikle iktisabı mümkün bulunmamaktadır. Bundan ayrı çekişmeli taşınmazın doğu sınırında bulunan 149 ada 5 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 1938 tarih ve 114 tahrir nolu vergi kaydı da çekişmeli taşınmazı sıvat yeri okumaktadır. Vergi kayıtları resmi kayıtlar olup, aksi ispati aynı nitelikteki kaydın varlığına bağlıdır. Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, soyut beyanlar dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir…”
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı ...; Vize İlçesi Doğanca Köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 149 ada 13 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına tespit görüp tapuya tescil edildiğini, yapılan tespitin hatalı olup gerçeği yansıtmadığını, 40 yılı aşkın bir süreden beri taşınmazın kendisi ve önceki malikleri tarafından nizasız fasılasız malik sıfatı ile zilyet ve tasarruf edildiğini, taşınmazın kültür arazisi olup zilyetlikle iktisabı mümkün olan yerlerden olduğunu, dört hududunun sabit olduğunu ileri sürerek çekişmeli 149 ada 13 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Hazine vekili; davanın yasal dayanaktan yoksun bulunduğunu, dava konusu yerin kadastro tespitinin mahalli bilirkişi beyanlarına ve yasaya uygun olarak yapıldığını, mera ve meradan kazanılan yerlerin zilyetlik ile iktisabının mümkün bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; dava konusu Vize ilçesi Doğanca köyü 149 ada 13 parsel sayılı taşınmazın evveliyatı itibari ile 149 ada 4 parsel ile bir bütün hâlinde 1938 yılından beri Ahmet Ay, daha sonra oğlu Salih Ay’ın zilyetliğinde iken, Salih Ay"ın Mehmet Aygün"e, onun da davacı ..."a satışı ile eklemeli zilyetliğin 50 yıldan fazla olduğu, 1996 yılında yapılan kadastro çalışmalarında ise 1938 tarih ve 115 tahrir nolu vergi kaydının miktar fazlası olduğundan bahisle 4 sayılı parselden ifrazen 13 parsel olarak davalı Hazine adına kayıt edildiği, davacının 20 yıldan fazla bir süre ile eklemeli zilyetliğinde bulunduğu, hazineyle ilgisinin olmadığı, zira her ne kadar kadastro tutanağında batısında ve güneyinde köy sıvat yerinin bulunduğu ve bu yerin öncesinin de sıvat yeri olduğu belirtilmiş ise de keşif esnasında dinlenen tanık, bilirkişiler ile alınan teknik bilirkişi raporlarından taşınmazın batısında kadim yol olup, sabit sınır teşkil ettiği, bu yoldan sonra köy orta malının bulunduğu, bu yerin ise dava konusu taşınmaz ile ilgisinin olmadığı, batı tarafında ise yine ilçe yolu olan kadim Vize asfaltının olduğu ve sabit sınır teşkil ettiği, diğer taraftan 139 ada 103 parsele ait 1938 tarih ve 940 nolu vergi kaydında doğu yönünün yol okuduğu, bu yolun dava konusu taşınmazın batısında bulunan ve sabit sınır teşkil eden yolu işaret ettiği, güneyinde okunan meranın ise batıdaki yoldan sonra gelen ve eskiden sıvat yeri denilen yer olabileceği, bu nedenle dava konusu taşınmazın sıvat yeri ile ilgisi olmayıp davacı yararına kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle dava konusu 149 ada 13 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı Osman oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
    Davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece; Özel Dairenin bozma kararından önce yeterince araştırma yapılmadığından dava konusu taşınmazın batısında bulunan kadim yoldan sonraki kısımların tapu kayıtlarının dosyaya getirtilmediği, sonradan alınan tapu kayıtlarına göre kadim yoldan sonra gelen 139 ada 113 parsel sayılı taşınmazın kamu orta malı ve 140.000 m2 olarak kayıtlı olduğu, yüksek mahkemenin bozma ilamına esas aldığı 1938 tarih ve 114 tahrir nolu vergi kaydında kısmen bahsi geçen sıvat yerinin tanık beyanları ile de ispatlandığı üzere bu kısma denk geldiği, davacı ve öncesinde bayiilerinin kullandığı çekişmeli taşınmazın sıvat yeri olmadığı, zilyetlik ile iktisaba engel bir durumunun bulunmadığı, uzun yıllardır şahıslar tarafından tarımda kullanıldığı ve hiç itiraza uğramadığı, davacı lehine verilen önceki kararın kısmen eksik inceleme söz konusu olsa da sonucu itibariyla doğru bir karar olduğu gerekçesiyle verilen direnme kararı davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca “…yerel mahkemenin kısa kararında usulüne uygun hüküm fıkrası oluşturulmadığı, sadece “önceki kararda direnilmesine” denilmekle yetinildiği, usulüne uygun olarak oluşturulmuş teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığından" bahisle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bozma kararına uyulmak ve önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımdan vergi kayıt miktar fazlası olarak Hazine adına tespit ve tescil edilen çekişmeli taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesine geçilmeden önce Mahkemece verilen temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm mahiyetinde bulunup bulunmadığı, dolayısıyla temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
    Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için; mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan, önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).
    Somut olayda ise yerel mahkemece verilen ilk kararda; taşınmazın batısında kadim yol olup sabit sınır teşkil ettiği, bu yoldan sonra köy orta malının bulunduğu, bu yerin ise dava konusu taşınmaz ile ilgisinin olmadığı, dava konusu taşınmazın öncesinde 4 parsel sayılı taşınmaz ile bir bütün hâlinde 20 yıldan fazla bir süre davacı ve bayiileri tarafından kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş iken, kararın Özel Dairece bozulması üzerine verilen kararda ise; ilk kararda yeterince araştırma yapılmadığından bahisle çekişmeli 149 ada 13 parsel sayılı taşınmazın batısında sıvat yeri, mera veya yayla ile hazine adına taşınmaz olup olmadığının araştırılması, var ise tapu kayıtlarının gönderilmesi, ayrıca dava dışı 149 ada 103 parsel ve 139 ada 113 parsel sayılı taşınmazın tüm tedavülleriyle birlikte tapu kayıtlarının gönderilmesi için Tapu Müdürlüğüne, 149 ada 13 parsel sayılı taşınmazın batısında bulunan ve yoldan sonra gelen taşınmazları gösterir krokinin celbi için Kadastro Müdürlüğüne müzekkere yazılmış, Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü tarafından tapu kayıtları ve geniş kapsamlı kroki gönderilmiş ve sonrasında yapılan bu işlemler gerekçe gösterilip yeni bir hukuki gerekçeye dayalı direnme olarak adlandırılan karar verilmiştir.
    Mahkemenin yeni bir delile veya bilgiye dayanması ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olgunun yanında veya dışında yeni bir hukuki olguya dayanarak ve gerekçesini de bu yeni hukuki olgu yönünde değiştirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceğinden, yerel mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu karar, yeni bir hüküm niteliğindedir.
    Hâl böyle olunca kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
    Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 16. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 09.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi