Taraflar arasındaki "Alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 05.07.2005 gün ve 2005/65 E.-223 K. sayılı kararın incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 16.01.2007 gün ve 2005/10462 E.-2007/300 K. sayılı ilamı ile, (... Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka nezdindeki mevduat hesabından “faiz farkı geri alımı” adı altında (15.995.225.331)TL’nin haksız olarak kesildiğini ileri sürerek, anılan meblağın en yüksek mevduat faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuş, karşı davada ise (15.995.225.331)TL borcun bulunmadığının tespitini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen kararın davalı-k.davacı vekili tarafından temyizi üzerine karar Dairemizin 3.2.2005 gün ve 2004/2514 E, 2005/643 K sayılı ilamıyla bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacıya verilen faiz oranlarının piyasada oluşan ortalama faiz oranlarının altında bulunduğu böylece, gabinin objektif unsurunun oluşmadığı, bu sebeple gabinin subjektif unsurunun araştırılmasına yer olmadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dairemizin, 2004/2514 E, 2005/643 K. sayılı bozma ilamında, BK.’nun 21.maddesi hükmü uyarınca mahkemece, tahakkuk ettirilen (Over Night) faiz oranlarının öncelikle uyuşmazlık konusu dönemlerde daha sonra Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilen bankalar dışındaki banka ve aracı kurumların bildirdiği repo, ters repo ve O/N faizlerinin İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda araştırılarak aşırı olup olmadığı, diğer bir deyişle, sözleşmede edimler arasında açık bir dengesizlik (objektif unsur) olup olmadığı, şayet bir nispetsizlik var ise, bunun bankanın o tarihlerde içerisinde bulunduğu koşullara göre, müzayakadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunda (subjektif unsur), banka kayıtları üzerinde ekonomist, bankacı ve borçlar hukuku sahalarında uzman öğretim üyelerinden oluşacak yeni bir bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak sonucuna göre karar verilmek gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak bilirkişi raporu esas alınarak yazılı olduğu şekilde karar verilmesi yerinde bulunmadığından, kararın davalı-karşı davacı Banka yararına bozulmasına karar verilmiş ve mahkemece de, bozma kararına uyulmuştur. Bozma ilamı sonrası İMKB’dan alınan “TMSF’ye devredilen bankalar dışındaki banka ve aracı kurumların İMK:’de gerçekleştirdikleri işlemler sonucunda oluşan O/N faiz oranları” baz alınarak asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş olması, söz konusu İMKB yazısının tek, tek bankaların vermiş oldukları faiz oranlarını göstermemesi nedeniyle yeterli açıklıkta ve denetime elverişli olmaması nedeniyle yerinde değildir. Bu durumda mahkemece, tek, tek TMSF’ye devredilen bankalar dışındaki bankalardan ve aracı kurumlardan anılan dönemlerde uyguladıkları repo, ters repo ve O/N faiz oranları sorulup, belirlendikten sonra sözleşmede edimler arasında açık bir dengesizlik bulunup, bulunmadığının değerlendirilmesi gerekirken, noksan inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve kararın açıklanan nedenle davalı-karşı davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı-karşı davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 06.05.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.