16. Hukuk Dairesi 2016/11112 E. , 2017/2695 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "dava konusu taşınmazlardan 109 ada 32, 34, 37, 39, 43, 44, 45, 46, 48, 49, 87, 103; 119 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların Kadastro Mahkemesinin 2005/451 Esas sayılı dosyasına konu olmadığı, dolayısıyla kesin hükmün varlığından bahsedilemeyeceği belirtilerek tarafların delillerinin toplanarak elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu 109 ada 32, 34, 37, 39, 43, 44, 45, 46, 48, 49, 87, 103; 119 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptaline, taşınmazlar ... .... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2006/637 Esas, 2006/722 Karar sayılı mirasçılık belgesi uyarınca 2016 pay kabul edilerek, 288/2016"şar payının ayrı ayrı davacılar adına tesciline, kalan payların tapu kayıt malikleri adına tesciline karar verilmiş; hüküm, bir kısım davalılar ... ... ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar ... ..., ... ... ve ... ..., dava konusu 109 ada 32, 34, 37, 39, 43, 44, 45, 46, 48, 49, 87, 103; 119 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların davalılar ile ortak murisleri olan ... ...’dan geldiğini, ... ...’ın terekesinin taksim edilmediğini ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescil istemiyle, birleşen dosya davacısı .... ... ise, dava konusu taşınmazlardan 109 ada 44 parsel sayılı taşınmazın babası ...’den geldiğini, babasının ölümü ile terekesinin taksim edildiğini, taşınmazın taksimle kendisine düştüğünü ileri sürerek taşınmazın adına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmışlardır. Bir kısım davalılar ... ..., ... ... ve ... oğulları .... ... ile ... ..., ... ...’ın terekesinin taksim edildiğini, kaldı ki davacıların miras paylarının tümünü dosya arasında bulunan 30.10.1973, 16.10.1979 ve 18.10.1979 tarihli senetlerle kendilerine devrettiklerini öne sürmüşler, bunun üzerine davacılar, söz konusu senetlerin resmi şekil şartlarını taşımadığı için geçerli olmadığını savunmuşlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazların tarafların ortak murisi olan ... ...’dan geldiği, ... ...’ın terekesinin taksim edilmediği, dosya arasında bulunan ve tarafların ortak murisi olan ... ... adına kayıtlı bulunan tapu kaydının dava konusu taşınmazları kapsadığı, taksim ve pay satın alma iddiasının kanıtlanamadığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye elverişli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazların tarafların kök murisi ... ...’a ait iken, ölümüyle mirasçılarına intikal ettiği dosya kapsamından anlaşılmış olup, bu husus tarafların da kabulündedir. Yine Mahkemece yapılan keşifte dinlenen, yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve tarafların ortak tanığı olan ... ... kızı ... ...’ın beyanlarından, dava konusu taşınmazların davalı tarafın dayandığı senetler düzenlendikten sonra, ... ...’ın oğulları olan ..., ... ve ... tarafından taksim edildiği de sabittir. İhtilaf; ... ...’ın kızları olan davacılar ... ..., ... ... ve ... ...’ın miras paylarını satıp satmadığı konusunda olup bu hususta Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma yeterli değildir. HMK"nın 31. maddesindeki “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir” şeklindeki düzenleme gereğince hakimin davayı aydınlatma ödevinin bulunduğu ve taşınmazların öncesi tapuda kayıtlı olsa dahi pay satışlarının yazılı delillerle ispatının mümkün olduğu nazara alınarak, Mahkemece dosyada mevcut 30.10.1973, 16.10.1979 ve 18.10.1979 tarihli yazılı delil niteliğinde olan senetler ve varsa davalı tarafın sunacağı başkaca delilleri varsa toplanıp değerlendirilmemiş, senetlerde tanık, muhtar ve aza olarak imzası bulunan kişilerin hayatta olup olmadıkları araştırılmak suretiyle sağ olan ve senetlerde imzası bulunan kişiler keşifte dinlenilmemiştir. O halde; doğru sonuca ulaşılabilmesi için; öncelikle senetlerde tanık, muhtar ve aza olarak imzası bulunan kişilerin hayatta olup olmadıkları araştırılmalı, davalı tarafın pay satın almaya ilişkin başkaca delilleri varsa sorulup toplanmalı, daha sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi kurulu, aynı yöntemle seçilecek taraf tanıkları, senet tanıkları ve teknik bilirkişi huzuru ile keşif yapılarak, söz konusu senetlerin içeriği okunmak suretiyle dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadığı, davacıların miras paylarını davalılara satıp satmadığı açıklığa kavuşturulmalı, beyanlar arasında çıkabilecek çelişkiler yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, teknik bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara iadesine,
24.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.