14. Hukuk Dairesi 2016/16265 E. , 2017/8689 K.
"İçtihat Metni"
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.03.2015 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; alacak davasının kısmen kabulüne, tapu iptali ve tescil talebinin reddine dair verilen 27.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili, duruşmasız olarak temyizi ise davalı ... vekili ve davalı ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 17.10.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı asil ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacılar vekili 26/03/2015 tarihli dilekçesi ile; davacıların miras bırakanı olan babaları ile davalıların miras bırakanı arasında 09.12.1970 tarih ve 4173 yevmiye nolu enlendiğini, bu sözleşme ile Parselde kayıtlı taşınmazdan kendisine intikali gereken payının tamamını 10.000TL bedelle ’e sattığını ve parasını peşinen aldığını, sözleşmede yazılı olduğu üzere fiilen teslim ettiğini, davacıların halen zilyet olduğunu ileri sürerek, dava konusu 185 parsel sayılı taşınmazda, satış vaadine konu paylarının tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde keşifte belirlenecek bedelin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... 07/10/2015 tarihli, 1 nolu oturumda alınan beyanında özetle; her ne kadar cevap dilekçesinde davaya dayanak teşkil eden noter senedinin annesi tarafından düzenlenmediği, hile ile alındığı, murisinin soyadının yanlış yazıldığı savunmasında bulunmuş ise de bu senedin annesi tarafından düzenlendiğini; ancak, annesinin satış için değil icar sözleşmesi yapmak için senedi imzaladığını kabul etmiştir.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Davacı vekili 11/03/2016 tarihli dilekçeyle davayı 66.761,93 TL olarak ıslah etmiş, harcını ikmal etmiştir.
Davalı ... 14/03/2016 havale tarihli ıslah dilekçesine cevaplarını içerir dilekçesinde, davaya konu alacağını zamanaşımına uğradığını, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal tescil olmadığı takdirde sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak olarak nitelendirilmiş, davalı ... ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı definde bulunduğundan, ıslah ile artırılan miktardan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 48.432,54 TL"nin (3.229,16 TL"lik kısmının davalı ..., 2,086,32 TL"lik kısmının davalı ..., 21.558,53 TL"lik kısmının davalı ... ve 21,558,53 TL"lik kısmının ise davalı ..."tan alınmak üzere) davalılardan alınarak davacılara miras payları oranında verilmesine, bu hususta fazlaya ilişkin talepler ile davacı tarafın tapu iptal tescil talebinin, tapulama tutanağı 02.09.1991 tarihinde kesinleştiğinden dayanak 09.12.1970 tarihli satış vaadi sözleşmesinin tapulamadan önce olması nedeniyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi gereğince hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar mirasçıları vekili ve davalı mirasçılardan ... ve ... temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalılar ... ve ..."un tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olmakla tapu iptali ve tescil istemi ile gerçek değer istemine yönelik davacı vekilinin ıslah dilekçesindeki miktar dikkate alınarak temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
3- Diğer temyiz itirazlarına gelince; tapu iptali ve tescil talebinin 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesi gereğince hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi doğrudur. Ancak davacılar bu isteğin reddi halinde kademeli olarak tazminat talebinde bulunmuştur. Tazminat isteği bakımından zamanaşımına ait hükümlerin uygulama yeri yoktur. Zira dayanılan 09.12.1970 tarih ve 4173 yevmiye nolu noter satış vaadi sözleşmesinde taşınmazın davacılar murisine teslim edildiği yazılı olduğu gibi, 26.10.2015 tarihinde yapılan keşifte davacılar murisinin mirasçılarının halen zilyet olduğu anlaşılmış olmakla davalı ..."un zamanaşımı savunması TMK 2 maddesi gereğince iyiniyetle bağdaşmaz ve dikkate alınamaz. Bu nedenle tazminat isteminin zamanaşımı yönünden kısmen reddi doğru olmadığı gibi TMK 599/1 maddesi gereğince mirasçıların murisin borçlarından müteselsilen sorumlu oldukları dikkate alınmadan, tazminatın miktarı açısından davalıların miras payları oranında sorumlu tutulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davalılar ... ve ..."un tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bent uyarınca davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 1480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılar ... ve ..."tan alınarak davacılara verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.