Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/5767
Karar No: 2015/3580
Karar Tarihi: 12.03.2015

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/5767 Esas 2015/3580 Karar Sayılı İlamı

19. Hukuk Dairesi         2014/5767 E.  ,  2015/3580 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak - menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı ... ve davalı ...vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ..."nun gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    -KARAR-
    Dava; davacının, davalı bankadaki hesabında bulunan paranın, davalı banka çalışanlarının yönlendirmesi ve ikna edici beyanları üzerine, türev piyasalarda yapılan bir takım kusurlu işlemler sonucu tükenmesine sebebiyet veren bankadan uğranılan zararın tahsili ve bankaca talep edilen 43.203,92 TL nedeniyle borçlu olunmadığının tahsili istemlerine ilişkindir.
    Davalı vekili, yapılan tüm işlemlerin imzalanan sözleşme ve davacının verdiği talimatlar doğrultusunda yapıldığını bildirerek, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; davacının, kendisini dava konusu riskli işlemi yapmaya davalı bankanın zorladığı, aydınlatma ve açıklama görevini yerine getirmediği, gerekli dikkat ve özeni göstermediği hususlarını ispatlayamadığı, dava konusu olan işlemlerde yatırılan paranın artması yanında azalması hatta tükenmesi riskinin de bulunduğu, yüksek getiri vaad eden bu tür yatırımlarda anaparanın muhafaza garantisinin bulunmaması sebebiyle risken de yüksek olduğu, bilgilendirilmesi koşuluyla, gerçekleşen zarara yatırımcının katlanması gerektiği, taraflar arasında imzalanan Türev işlemleri çerçeve sözleşmesi, opsiyon sözleşme teyit formu ve risk bildirim formlarına göre, davacının uygulanan sistemin anapara korumalı olmadığı, işlemin niteliğinden kaynaklanan riskler, açık pozisyonların tasfiyesi gibi konularda bilgilendirildiği ve akabinde davacının talimatları çerçevesinde hareket edildiği, bankanın belirtilen konuda sözleşmeye aykırı – kusurlu eylem ve işleminin bulunmadığı; 04.08.2011 tarihinde açık pozisyona ilişkin zararın davacı hesabında mevcut alacak bakiyesinin %85"i aşması sebebiyle bankanın pozisyonu kapatma hakkı var ise de bunun bir zorunluluk olmadığı, bu nedenle bankanın işleme devam etmiş olması sözleşmeye aykırı değil ise de davacının hesabındaki paranın eksi bakiye verecek düzeye inmesine kayıtsız kalması ve kurdan kaynaklanan bir takım ilave zararların varlığından bahisle alacaklı hale geldiğini ileri sürmesinin kabul edilemeyeceği gerekçeleriyle davacının alacak talebinin reddine, menfi tespit talebinin kabulü ile davalıya 43.203,92 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Dava, taraflar arasında düzenlenen opsiyon sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı, davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle uğradığı zararın tam olarak belirlenememesi nedeniyle şimdilik 20.000 TL"sinin tahsilini ve davalı bankanın kendisini borçlandırması nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ve dava dilekçesi içeriğinden anlaşılacağı üzere alacak talebi yönünden 6100 sayılı HMK"nun 107. maddesinde de hükme bağlanın belirsiz alacak davası açmak zorunda kaldığını açıklamıştır.

    6100 sayılı HMK"nun 107/1 maddesi uyarınca; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
    Anılan Yasa hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere belirsiz alacak davası açılabilmesi için talep edilebilecek miktar veya değerin tam veya kesin olarak saptanmasının objektif olarak olanaksız olması gerekir. Talep edilebilecek miktar veya değer biliniyorsa veya tespit edilebiliyorsa ya da tespitine yarar kriterler mevcut ise, o takdirde belirsiz alacak davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekir. Ne var ki, 6100 sayılı HMK"nun 115/2 maddesine göre, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için mahkeme kesin süre verir, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmişse, davayı dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddeder.
    Somut olayda, sözü edilen dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün olduğundan ve davacı vekili temyiz dilekçesinde müvekkilinin uğramış olduğu zararın miktarını açıkça belirtmiş bulunduğundan davasını tam dava olarak sürdürmesi ve uğradığını iddia ettiği zararın tümü yönünden eksik peşin harcı tamamlaması yönünden HMK"nun 115/2. maddesi uyarınca kendisine kesin süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
    Kabule göre de, bilirkişi raporları hükme yeterli görülmemiştir. Zira ilk raporda yapılan kar ve zarar hesabı Yargıtay denetimine elverişli bulunmadığı gibi, 2. raporda ise bu yönde herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdir olunan 1.100"er TL duruşma vekalet ücretinin bir diğerinden alınarak bir diğerine verilmesine, peşin harcın iste halinde iadesine, 12.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi