6. Hukuk Dairesi 2015/1650 E. , 2016/331 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2012
NUMARASI : 2004/399-2012/534
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davalı ve davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalının bir kısım alacak nedeniyle davacıya karşı icra takibi yaptığını ancak davalının eksik üretimden ve diğer kalemlerden 100.000 TL borcu olduğunu belirterek davacının davaya konu takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti isteminde bulunmuştur. Davalı vekili eksik üretim yapmadıklarını, 01.12.2001 tarihli tutanakla 101.64 ton daha malzeme teslim ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece son bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile davacının takibe konu toplam 149.090,39 TL alacaktan 142.080,18 TL si yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Taraflar arasında 16.07.2001 başlangıç, 30.11.2001 bitiş tarihli sözleşme konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmeye göre davalı şirket, davacı şirket için taşı ocaktan çıkartacak belli bir boyuta getirip stoklayacaktır. Yine sözleşme konu işi davalı şirket KDV hariç 1,40 TL/ton bedel ile yapacak, enerji ve motorin bedeli de davalı şirkete ait olacaktır. Sözleşmenin 19. maddesinde hak edişlerin taşeron ( davalı şirket) tarafından aylık olarak tanzim edileceği, hazırlanan hakedişlerle birlikte fatura düzenleneceği, 22. maddesinde ise kesin kabul işlemlerinin sonuçlanması ve kesin hesapların onaylanmasına kadar ara hakediş raporlarından diğer kesintilerden ayrı olarak hakediş tutarının %5 (Yüzdebeş)"inin emanete alınacağı, hakediş raporlarından kesilen %5 emanet kesintilerinin kesin hesaplar bağlandıktan sonra kesin hakedişle iade edileceği yazılıdır. Bundan ayrı ana sözleşmede motorinin davalıya ait olacağı ve birim fiyat 1.40 TL /ton yazılı iken yine 16.07.2001 tarihli ek sözleşme ile taşerona davacının vereceği motorinin 0,79 TL/litre olarak sabitlendiği ve söz konusu işin 1.46 TL/ton sabit bedel ile yapılacağı yazılıdır.
Davalı 20.11.2003 tarihinde 128.335,94 TL fatura bedellerinden bakiye alacak, 20.754,45 TL sözleşmenin 22. maddesi gereği emanet kesintisi olmak üzere toplam 149.090,39 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatmış olup istem takibe konu alacaktan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece dört ayrı bilirkişi raporu alınmış, ilk bilirkişi davalı şirketin cari hesap ekstresi gibi bir kısım belgeleri eksik ibraz ettiğinden bahisle davacı şirketin defter ve belgelerine dayanarak yaptığı incelemede davacının davalıya borcu olmadığını tespit etmiştir. İkinci bilirkişi kurulu davacının davalıya bakiye 159.291.948.979 TL borcu olduğunu ancak davalının defterinde 35.128.397.612 TL alacak gözüktüğünü, üçüncü bilirkişi kurulu davacının davalıya 135.346.153.689 TL borcu olduğunu, dördüncü bilirkişi kurulu ise davacının davalıya 7.010,21 TL borcu olduğunu tespit etmiş, mahkemece bu rapor dikkate alınarak hüküm kurulmuştur. Mahkemece alınan son üç bilirkişi kurulu raporu, taraf beyanları ve dosya kapsamından davalının davacıya toplam beş adet hakediş karşılığı fatura düzenlediği bu faturalar karşılığı 489.805.117,774,80 TL (284.307,591 ton X 1.46 + % 18 KDV) alacağı bulunduğu, davalının 283.013.000.000 TL ödemesi bulunduğu ayrıca hakedişlerden 67.600.519.302 TL enerji bedeli düşüldüğü yine ilk iki hak edişten toplamda 3.845.447.060 TL malzeme bedeli düşüldüğü konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yine davalı takipte sözleşmenin 22. maddesi gereği 20.754,45 TL emanet kesintisi yapıldığını iddia etmekte ise de hakediş raporlarında böyle bir kesintinin yapılmadığı bilirkişilerce belirlenmiştir. Bundan ayrı davacı taraflar arasındaki sözleşmeden ayrı olarak kendisinin dava dışı .. Şti. İle yaptığı 04.06.2001 tarihli sözleşme gereği 100.495.649.641 ceza kesintisi yapıldığını ve ibranamedeki taahhüt nedeniyle davalının bundan sorumlu olduğunu iddia etmekte ise de adı geçen şirketin mahkemeye verdiği cevapta davacıdan böyle bir kesinti yapılmadığının bildirildiği anlaşılmıştır. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık ilk dört hakedişten düşülen toplamda 126.279.348.000 TL akaryakıt bedeli ile 3. ve 4. hakedişlerden düşülen toplam 1.053.592.160 TL malzeme bedeline ilişkindir. Davalı ek sözleşme ile davacının davalıya motorin vermesi gerektiğini ancak davacının akaryakıt vermeyip motorinin davalı tarafından karşılandığını bu nedenle hakedişlerden akaryakıt bedeli altında kesinti yapılmaması gerektiğini ayrıca son iki hakedişteki toplam 1.053 TL lik malzeme bedelinin kendi ticari defterlerinde gözükmediğinden düşülmemesi gerektiğini savunmaktadır. Diğer uyuşmazlık ise davacı tarafından sunulan ibranamedir. Davacı taraflar arasında ibraname düzenlendiğini belirterek davanın tümden kabulü gerektiğini iddia etmektedir. Dördüncü bilirkişi kurulu davalının hakedişlerde imzası bulunduğunu, hak edişlerde yapılan tüm kesintilerden dolayı itiraz ettiğine dair herhangi bir belge sunmadığını belirterek hak edişlerde gözüken akaryakıt bedelleri ile 3 ve 4. hakedişlerdeki toplam 1.053 TL malzeme bedelini de toplam alacaktan düşmüş mahkemece bu rapor dikkate alınarak hüküm kurulmuş ise de davacı 5. hakedişten sonra taraflar arasında ibraname düzenlendiğini ibranamede davalının sözleşme süresi olan 16.07.2001 tarihi ile 30.11.2001 tarihleri arası 284.307,591 ton agrega üretip bu miktarın bedelinin davacı tarafından davalıya ödendiğini, başkaca hiçbir alacağı kalmadığının yazdığını davalı ise bunun ibraname olmadığını bir kısım çekle ödemelerin ibraname tarihinden sonra olduğunu savunmuş, mahkemece 5. hakedişten sonra düzenlendiği anlaşılan ve dosyaya ibraz edilen tarihsiz ibraname konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. O halde bu ibraname üzerinde de durularak oluşacak sonuca göre karar vermek gerekirken ibraname hakkında her hangi bir değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde eksik araştırmayla hüküm kurulması doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 25.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi