Esas No: 2016/498
Karar No: 2016/505
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/498 Esas 2016/505 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2016 / 498 KARAR NO : 2016 / 505 KARAR TR : 24.10.2016 |
ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk
|
K A R A R
Davacı : A. A. T. Sigorta Şirketi
Vekili : Av. T. T.
Davalı : Başakşehir Belediyesi Başkanlığı
Vekili : Av.Y.Ş.
O L A Y : Davacı vekili; müvekkili Şirket tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigorta edilen 34 … 47 plakalı aracın, 07.12.2011 tarihinde Süleyman Demirel Bulvarından İPKOS istikametine seyir ederken Seyitoğlu Pastanelerinin önüne geldiğinde, aracın ön kısımları ile yol üzerindeki çalışma nedeni ile güvenlik önlemi olarak konulan demir bariyerlere çarpması sonucu Trafik Kazasında hasarlandığını; kazanın oluşumunda, yolda güvenlik önlemi olarak konulan bariyerde ışıklı reflektörlü bir işaret olmadığı ve yeterince görünür olmadığından yolun yapım ve bakımından sorumlu kuruluşun asli kusurlu(%75 oranında), araç sürücüsünün tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini; ekspertiz çalışması neticesinde KDV dahil 3.928,76 TL hasar tazminatı tespit edildiğini, 09.12.2011 tarihinde sigortalıya ödendiğini; KSGŞ. ve T.T.K.’nun 1472 (eski TTK 1301) maddesinin amir hükmüne göre sigortalısının zararını tazmin eden sigortacı müvekkili şirketin, sigortalısının yasal halefi sıfatıyla yaptığı rücu başvurusuna olumlu sonuç alamadığını ifade ederek; 2.946,00TL sigorta tazminatının ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili istemiyle 25.7.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
KÜÇÜKÇEKMECE 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 6.5.2013 gün ve E:2012/556, K:2013/190 sayı ile, “(…) Dosyanın incelenmesinde; dava dilekçesinde belirtilen nedenlerle hasar bedeli olan 2.946 TL nin tahsili talep edilmiş, davalı başakşehir belediyesi vekili, verdiği cevap dilekçesinde görev, husumet ve esasa ilişkin nedenlerle davanın reddini talep etmiş, dava dilekçesinde belirtildiği şekilde davacıya sigortalı araçta meydana gelen hasarın Süleyman Demirel bulvarından IPKOS istikametine seyrederken aracının ön kısımları ile yol üzerindeki çalışma nedeniyle, güvenlik önlemi olarak konulan demir bariyerlere çarpması sonucu ve önlem olarak konulan bariyerlerde güvenlik önlemi olarak ışıklı reflektörlü bir işaret olmadığı yeterince görünür olmadığından kazanın meydana geldiği belirtilmiş olmakla ve olay ile ilgili tutulan trafik kaza raporunda da yol üzerindeki çalışma nedeniyle konulan bariyerlerin yeterince ışıklı ve reflektörlü bir işaret olmadığından görünür olmadığı, kazanın bu şekilde meydana geldiği belirtilmiş olmakla, olayın oluş özelliklerine göre kazanın hizmet kusurundan meydana gelmiş olduğu kanaatine varılmakla, hizmet kusurundan kaynaklanan zararların tam yargı davasının konusu olduğu, tam yargı davasına idare mahkemeleri görevli olmakla, mahkemenizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, davacı tarafın idare mahkemesinde dava açmakta muhtariyetine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Olay hizmet kusurundan meydana gelmiş olmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine davacı tarafın idare mahkemesinde dava açmakta muhtariyetine…” karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesince, 9.12.2013 gün ve E:2013/17652, K:2013/17385 sayı ile onanan karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu defa, aynı istemle 30.4.2014 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.
İstanbul 4. İdare Mahkemesi; 6/5/2015 tarih ve E:2014/900, K:2015/1157 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kabulüne karar vermiş; itiraz edilmesi üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi (Dördüncü Kurulu); 23.12.2015 gün ve E:2015/943, K:2015/1187 sayı ile, “ (…) 2918 sayılı Kanunun sözü edilen 110. maddesinde yer alan açık "görev kuralı" karşısında, trafik kazasından kaynaklanan bu sorumluluk davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Buna göre davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulü yolunda verilen itiraza konu kararda isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin itirazının kabulüne, İstanbul 4. İdare Mahkemesi Hakimliğinin 6/5/2015 tarihli, E:2014/900, K:2015/1157 sayılı kararının bozulmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45/4. maddesi uyarınca dosyanın yeniden bir karar verilmesi için Mahkemesine gönderilmesine,…” karar vermiştir.
İSTANBUL 4.İDARE MAHKEMESİ: 17.3.2016 gün ve E:2016/439, K:2016/568 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değişik 110. maddesinde; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanlar dahil bu Kanundan doğan sorumluluk davaları adli yargıda görülür." hükmü yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davanın 07.12.2011 tarihinde davacının sigortalısı aracın, davalı idarenin yapım, bakım ve onarım sorumluluğu altındaki yolda yürütülen çalışmanın güvenliği nedeniyle konulan demir bariyere çarpması nedeniyle uğranılan maddi zarara karşılık sigortalıya ödenen hasar bedelinin tespit tutanağında gösterilen kusur oranına göre davalı idareden tazmini istemiyle adli yargının görevsizlik kararı üzerine açılmış olup, 2918 sayılı Kanunun sözü edilen 110. maddesinde yer alan açık "görev kuralı" karşısında trafik kazasından kaynaklanan bu sorumluluk davasının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 15/1-a maddesi hükmü uyarınca, görev yönünden reddine…” karar vermiş, bu karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 24.10.2016 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme aykırı olarak, davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmeden Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği; Mahkememizce dosyanın iade edilmesi üzerine bu defa usulüne uygun olarak, adli yargı dosyası da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, karayolunda meydana gelen tek taraflı trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın bir kısmının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirket tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigorta edilen 34 … 47 plakalı aracın, karayolunda seyir halindeyken yol çalışması nedeniyle konulan bariyerlere çarpması sonucu uğradığı maddi zarara karşılık, sigortalısına ödediği hasar bedelinin, kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğu ileri sürülerek, kusuru oranında davalı idareden rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Küçükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 6.5.2013 gün ve E:2012/556, K:2013/190 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Küçükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 6.5.2013 gün ve E:2012/556, K:2013/190 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.10.2016 gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Nuri NECİPOĞLU
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |
KARŞI OY
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670 K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 24.10.2016
ÜYE
Süleyman Hilmi AYDIN
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.