10. Hukuk Dairesi 2018/5452 E. , 2019/10384 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Trabzon 2. İş Mahkemesi
Dava, Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespitini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili, davacının talebini kabul etmeyerek, davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Davalı kurumun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı kurum vekili kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) 2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 3.maddesinin (b) bendinde "Tarımsal faaliyette bulunanlar: kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmış, 5. maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddesinde ise, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce, sigortalılıklarının sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca aynı Kanunun 9.maddesi Kuruma re"sen tescil yükümlülüğü yüklemiştir.
5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) maddesinde, köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı olacakları, anılan Kanunun 3. maddesinde ise tarımsal faaliyetin, “Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde veya kamuya mahsus mahallerde; ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yoluyla yahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünleri elde edilmesini ve/veya bu ürünlerin yetiştiricileri tarafından; muhafazasını, taşınmasını veya pazarlanmasını,” ifade edeceği, 7. maddenin (b) bendinde sigorta hak ve yükümlülüklerinin “tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, bir yıl içinde bildirilmesi halinde kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten” itibaren başlayacağı, 9. maddenin 1. fıkrasının 5. bendi gereği sigortalılığın “Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetinin sona erdiği veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca muafiyet kapsamına girdiği yahut 65 yaşını doldurması nedeniyle talepte bulunduğu tarihten,” itibaren sona ereceği, 6. maddenin (ı) bendinde ise, Kamu idarelerinde ve Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında sayılanlar hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenlerin ve 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanların 5510 sayılı Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta hükümleri çerçevesinde sigortalı sayılmayacakları belirtilmiştir. Kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunan ve bildirimsiz kalan sigortalılar için 5510 sayılı Kanunun 86.maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına eşdeğer bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır. Yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda davacının hizmet döküm cetveli incelendiğinde davanın kabulüne yönelik karar verilen tarihlerin bir bölümünde 5510 sayılı Yasanın 4.a maddesi uyarınca çakışan hizmet bildirimlerinin bulunması karşısında, belirtilen süreler dışlanarak hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Başkan ... ve üye ...’ın muhalefetlerine karşın, üyeler ..., ... ve ...’ün oylarıyla ve oyçokluğuyla 26.12.2019 gününde karar verildi.
KARŞI OY
Daire çoğunluğu ile aradaki uyuşmazlık, 5510 sayılı Kanun döneminde tarımsal ürün satanların, sattıkları ürün bedeli üzerinden kesilen tevkifatlar nedeniyle 4/1-b kapsamında tarım sigortalısı sayılıp sayılamayacakları noktasındadır.
Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların sigortalılıkları 17.10.1983 tarihli 2926 sayılı Kanun ile sağlanmakta iken bu Kanun 5510 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmış, tarım sigortalıları ise aynı Kanunun 4/1-b4 bendi kapsamına alınmışlardır.
Mevzuatımızda sigortalılığın başlaması, davamı ve sonlanması ayrı ayrı düzenlenmiştir. Sigortalılığın başlaması için öncelikle sigortalılık iradesi, başvurusu gerekmekle birlikte bazen de zorunlu sigortalılıkta Kuruma resen tescil görevi de yüklenmiştir. Kendi adına ve hesabına tarım sigortalılığı zorunlu sigortalılık olup bu konudaki yasal düzenlemelere göz atmak gerekmektedir.
2926 ılı Kanunda üç türlü tescil şartı düzenlenmiştir.
1- Sigortalıların kayıt ve tescil yaptırması (m. 7),
2- Köy ve mahalle muhtarlarının bildirimi (m. 8),
3- Kurumun resen tescili (m. 9).
Yukarıda sayılan tescil usulleri dışında Kurumun prim alacaklarını tahsil amacıyla, Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat kesilmesi halinde, prim ödemesi olarak kabul edilip Kurumun resen kayıt ve tescil yükümlülüğü kapsamında yargı kararları ile tescil sağlanmıştır.
2926 sayılı Kanunun “Primlerin ödenmesi” başlıklı 36’ncı maddesinin birinci fıkrasında, sigortalının, 31’inci maddede belirtilen prim borcunu, ait olduğu yıl içinde Bakanlar Kurulunca belirlenen dönemlerde ödemek zorunda olduğu, Kurumun prim alacaklarının, Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle de tahsil edilebileceği belirtilmiş, anılan madde, 02.08.2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 56’ncı maddesi ile ilga edilmiş olmasına karşın, bu Kanunun 27’nci maddesi ile söz konusu hüküm, 1479 sayılı Kanunun 53’üncü maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle yeniden ve aynı şekilde düzenlenmiştir. Benzer hüküm, 5510 sayılı Kanun 88. maddede, “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamında sigortalı olarak tescil edilmiş olanların prim borçlarını, sattıkları tarımsal ürün bedellerinden borç tutarını geçmemek şartıyla % 1 ilâ % 5 oranları arasında olmak üzere kesinti yapılmak suretiyle tahsil etmeye Kurum yetkilidir” şeklinde düzenlenmiştir.
Kanuni düzenleme esas alınarak 03.04.1993 gün ve 93/4384 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile, “2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi sigortalıların ödeyecekleri primlerin ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsil edilmesine ilişkin ekli Karar"ın yürürlüğe konulması; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı"nın 19/3/1993 tarihli ve 209 sayılı yazısı üzerine, adı geçen Kanunun 36 ncı maddesine göre, Bakanlar Kurulu"nca 3/4/1993 tarihinde kararlaştırılmıştır.” Uygulama 1.4.1994 tarihinde başlamıştır.
Kanuni düzenleme ve Bakanlar Kurulu kararı ile amaçlanan, mevcut sigortalıların ödemeleri aksayan prim borçlarının ödenmesine çözüm getirmektir. Ancak sigortalılığın zorunlu oluşu, Kurumun resen zorunlu sigortalılığı tescil görevi bulunması nedeniyle yargı kararları ile sattıkları ürünlerden tevkifat kesilenler de sigortalı olarak tescil edilmişlerdir. Kurumun ve kişilerin kendilerini uzun yıllar sigortalı saymadığı halde kuruşlarla ifade edilen bu kesintiler nedeniyle geçmişe yönelik yargı kararı ile sigortalılık kazandırılması beraberinde birçok sorunu meydana çıkarmıştır. Sigortalı olarak tescil edilen ve günü gününe primlerini ödemeye çalışan esnaf Bağ-Kur sigortalıları ile tarım Bağ-Kur sigortalıları arasında bir eşitsizlik de meydana getirilmiştir. Zira tarım Bağ-Kur sigortalıları yıllar önce sattığı ürün nedeniyle bir anda yaşlılık aylığına hak kazanacak sigortalılığı elde etmişlerdir.
Kanun koyucu 5510 sayılı Kanunda tarım sigortalılarının tescil şartlarını yeniden düzenlemiştir. 7/1-b maddesinde iki türlü tescil ve sigortalılık başlangıcı öngörülmüştür.
1- Kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca,
2- Sigortalıların kendilerince bildirilmesi halinde.
5510 sayılı Kanunda yapılan önemli değişiklik, Kurumun resen tescil görevinin kaldırılmasıdır. Muhtarların bildirimi yerine ise kanunla kurulu meslek kuruluşlarının bildirimi getirilmiştir.
5510 sayılı Kanun döneminde de sigortalıların sattığı tarımsal ürünlerden kesinti yapılmasına devam edileceğine dair 88. maddede düzenleme yapılmış, uygulamanın nasıl yapılacağının ise Kurumca çıkarılacak yönetmeliğe bırakılmıştır. 88. madde ve Kurumca çıkarılan 2.7.2013 tarih, 2013-27 sayılı Tarımsal kesinti uygulaması genelgesine göre satılan tarımsal ürünlerden kesinti şartları şöyle belirlenmiştir.
1- 5510 sayılı Kanun, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamında sigortalı olarak tescil edilmiş olmak,
2- Sigortalının mevcut sigortalılığından dolayı prim borcunun bulunması,
3- SGK tarafından borcu bulunduğu belirlenen sigortalının, sattığı ürün bedellerinden borç miktarını geçmemek kaydıyla %5 kesinti yapılmasını ürünü satın alan kişi ve kurumlardan istenmesi, gerekmektedir.
5510 sayılı Kanun 88. maddedeki düzenlemenin amacı, usulüne uygun olarak tescil edilen sigortalıların eğer varsa prim borçlarının sattıkları ürünlerden kesinti yapılarak ödenmesidir. Yoksa geriye doğru kayıt ve tescil sağlamaya ya da geçmişe yönelik hizmet kazanma imkânı veren bir uygulama değildir. Kanunda tescil şekli açıkça düzenlendiğinden artık tevkifat kesintisi nedeniyle tescil imkânı kalmamıştır.
Kurumca kesintiyi yapacak gerçek ve tüzel kişilere, sigortalıların durumlarını kontrol ettikten sonra kesinti yapma, Kuruma yatırma yükümlülüğü getirilmiştir (E-Kesinti programı ile). Kurum uygulamasına göre kesinti yapmakla sorumlu olanlar, 5510 sayılı Kanun’un 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamına girmeyenlerin, bu kapsama girmekle beraber sigorta prim borcu olmayan veya bu borçlarını taksitlendirenlerin, kesinti muafiyet belgesi almış olanların sattıkları ürünlerden kesinti yapılmayacaktır. Eğer kesinti yapılmış ise Kurumca yersiz alınan miktarlar iade edilecektir.
5510 sayılı Kanunda tarım sigortalılığın tescili şekli şartlara bağlanmış, Kuruma resen tescil görevi verilmemiştir. Tarımla uğraşanların sattıkları ürünlerden Kuruma kesinti yapılabilmesi için öncelikli şart, Kanunun 4/1-b4 maddesi kapsamında tescilli olması zorunludur. Sigortalılığı tescil edilmeyenlerden kesinti yapılamayacağı gibi yersiz yapılanların da iadesi gerekmektedir. Tescil olmadan yersiz olarak kesinti yapılanların ödemelerini sigortalılık iradesi olarak yorumlamak veya Kuruma resen tescil görevi yüklemek mümkün değildir. 5510 sayılı Kanunun yeni düzenlemesi karşısında, Kanunun emredici hükmü doğrultusunda sigortalılık iradesi ortaya kopup tescil yaptırmayanlara geriye doğru kayıt ve tescil olma imkânı tanınmamıştır. Kişilerin Kuruma başvuru ile sigortalılık statüsü kazanmayıp yükümlülüklerini yerine getirmeden yıllar sonra geçmişte sattığı bir ürün bedelinden yapılan kesinti nedeniyle geçmişe yönelik sigortalılık kazanmak hukuk sistemi içerisinde mümkün olmadığı düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.