20. Hukuk Dairesi 2016/2774 E. , 2017/8306 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve davalılardan Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 106 ada 9 sayılı parsel 4609,97 m² yüzölçümü ile tarla vasfıyla tespit görmüş ve malik hanesi ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/29 Esas sayılı dosyasında davalı olduğundan bahisle açık bırakılmıştır.
Davacı ... 12.11.2010 tarihli dilekçesi ile sınırlarını bildirdiği taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği şartlarının lehine oluştuğu iddiasıyla adına tescilini talep etmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ve Hazine tarafından temyiz edilen karar Yargıtay 8. Hukuk Dairenin 30.04.2012 gün ve 2012/1603 E. - 2012/3473 K. sayılı kararı ile onanmış, davalılardan Hazine vekilinin süresinde karar düzeltme isteği üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18.10.2012 gün ve 2012/8364 E. - 9386 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında: ""...Toplanan deliller ve dosya kapsamından; dava konusu taşınmazın 1957 yılında yapılan tapulama çalışmalarında kimsenin zilyetliği altında bulunmayan "taşlık" vasfında bir yer olması nedeniyle tescil harici bırakıldığı saptanmıştır. Böyle bir yerin emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesini müteakip, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi suretiyle TMK"nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre kazanılması mümkündür. Ne var ki, dava konusu taşınmazın "taşlık, çalılık" vasfında bulunduğu, davalılardan Hazine vekili tarafından savunulmasına, davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilmesine ve 09.06.2011 tarihli ziraat mühendisi bilirkişi raporuna ek resimlerden taşınmazın çevresinde orman niteliğinde yerler bulunduğu saptanmasına, başka bir ifade ile taşınmaz orman araştırmasına muhtaç olmasına rağmen mahkemece bu yönde herhangi bir araştırma yapılmamış, uyuşmazlığın çözümünde hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Bilindiği üzere ve kural olarak; bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının dava tarihinden önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için dava tarihinden 20–30 yıl öncesine ait (1980-1990 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülmesi, taşınmazın sınırlarının belirlenebilmesi ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür.
Mahkemece, taşınmazın bulunduğu bölgede orman kadastro çalışmalarının yapılıp yapılmadığı hususu Orman Yönetiminden sorulmalı, yapılmış ve kesinleşmiş orman sınırlandırması var ise buna ilişkin harita, tutanak ve belgeler ile kesinleşme tarihini gösteren tutanaklar, şayet kesinlesen orman sınırlandırması yok ise; bu takdirde gizli memleket haritası, orman amenajman haritası bulundukları yerlerden getirtilip dosyaya eklenmeli, dava tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının bulunup bulunmadığının usûlüne uygun ve tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Komutanlığından sorularak bulunuyor ise getirtilip dosya arasına konulmalı, yeniden yapılacak keşifte, uzman orman mühendisi bilirkişi ile ziraat mühendisi, kadastro fen bilirkişisi, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle, getirtilen belge ve bilgiler ile hava fotoğrafları zemine uygulanmalı, stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak, taşınmazın kesinleşen orman sınırlandırma hattının dışında kalıp kalmadığı belirlenmeli, kesinleşen orman sınırlandırması bulunmuyorsa 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı hava fotoğrafları, memleket haritası ve orman amenejman haritası gözönünde bulundurularak usûlüne uygun şekilde öncelikle belirlenmeli, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun tespiti halinde davanın reddine karar verilmeli, orman sayılan yerlerden olmadığının saptanması halinde, hangi tarihte kim tarafından imar-ihyasına başlandığı, imar ihyanın hangi tarihte bittiği, taşınmaz üzerinde ekonomik amacına uygun tarımsal zilyetliğin hangi tarihte başladığı ve kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğünün belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi sözleri, bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde bu çelişkinin HMK"nın 261. maddesi uyarınca giderilmesine çalışılmalı ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşılmalıdır..."" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle görevsizlik kararı ile dosya görevli İzmir Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir.
Mahkemece, davacı ..."in talebinin kısmen kabul, kısmen reddi ile tescil talebinin reddine, muhdesatların beyanlar hanesinde gösterilmesi talebinin kabulüne, 106 ada, 9 sayılı parsele ilişkin tespitin iptaline 18/09/2015 tarihli raporunda 9/A ile gösterilen 316,25 m² ve 9/B parselin 696,87 m² miktarında taşınmazların eylemli orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescillerine; 9/C ile gösterilen 3677,85 m² taşınmazın tarla niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline ve ""taşınmaz üzerinde bulunan 50 adet zeytin ağacı, 30 adet fıstık çamı ağacı, 2 adet armut ağacı, 2 adet kızılçam ağacının 1990 yılından itibaren değişik tarihlerde dikmek ve aşılamak suretiyle iktisap eden ..."e aittir"" şerhinin yazılmasına karar verilmiş, hüküm davacı ... ve davalılardan Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede, 3116 sayılı Kanunla değişik orman tahdidi 1948 yılında, 1744 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanun gereğince orman tahdidi 1976 yılında ilân edilerek kesinleşmiş dava konusu taşınmaz orman sınırları dışında bırakılmıştır.
6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
4721 sayılı TMK"nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
442 sayılı Köy Kanununun 37/7 maddesi uyarınca da köy tüzel kişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukukî bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır.
Ancak, On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
1) ... illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
2) ... Büyükşehir Belediyelerinin sınırları il mülkî sınırlarıdır.
3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
Aynı Kanunun Geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; "1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm Kanunun "Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Somut olaya gelince; yukarıda belirtilen hükümler gereğince mahkemece; 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, İlçe Belediye Başkanlığı yanısıra Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya katılımları sağlanarak taraf teşkili oluşturulmalı, delilleri toplanmalı, ondan sonra davanın esası hakkında bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle usûl ve kanuna aykırı hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... ve davalılardan Hazine vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/10/2017 günü oy birliği ile karar verildi.