20. Hukuk Dairesi 2016/2227 E. , 2017/8300 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi birleşen dosya davacısı Orman Yönetimi vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... İli, ... ilçesi, ... Köyü, 217 ada 47 parsel 2435,96 m2; 211 ada 69 parsel 6703,32 m2; 226 ada 27 parsel 1524,50 m2; 226 ada 12 parsel 2135,66 m2; 226 ada 3 parsel 9532,02 m2 yüzölçümleri ile tarla vasfıyla ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/106 Esas sayılı dosyasında davalı olduklarından bahisle malik haneleri boş bırakılmıştır.
Davacı ... vekili ... Asliye Hukuk Mahkemesine sunmuş olduğu 23/05/1990 havale tarihli dava dilekçesi ile; sınırlarını bildirdiği taşınmazların irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiası ile ... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 1986/173 Esas ve 1988/112 sayılı men"i müdahale kararı gereğince yarı hissesine sahip olduğu taşınmazların adına tescilini talep etmiştir. Müdahil ..., 15.10.1996 tarihli dilekçesinde; ... olarak bilinen taşınmazın irsen intikal ve taksim neticesinde kocası ..."a ait olduğu iddiası ile davaya müdahil olmuştur. Mahkemece dava konusu taşınmazlar hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosya görevli kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
Davacı ... Yönetimi vekilinin 29.12.2004 tarihli dilekçesinde 217 ada 47 parsel ve 211 ada 69 parseller hakkında açtığı davalardan taşınmazların orman oldukları iddiasıyla Hazine adına tescillerini talep etmiş, bu iki dava dosyası da asıl dosya ile birleştirilmiştir.
Mahkemece dava konusu 226 ada 3, 12 ve 27 parsel ile 217 ada 47 parsellerin davacı müdahil davacı ve davalı gerçek kişiler adına hisseleri oranında; dava konusu 211 ada 69 parselin ise orman vasfıyla Hazine adına tescillerine karar verilmiş, hüküm Hazine ve Orman Yönetimi vekili tarafından 226 ada 3, 12 ve 27 parsel ile 217 ada 47 parseller yönünden temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde arazi kadastrosu 2005 yılında ilan edilmiştir.
1)Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazları yönünden; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli 226 ada 3, 12 ve 27 parsel sayılı taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu ve 3402 sayılı Kadastro Kanunun 30/2 koşullarının davada bulunduğu anlaşıldığından Hazinenin davada taraf olması da usul ve Kanuna uygun olup, yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, bu parseller yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve Kanuna uygun olan hükmün onanması gerekmiştir.
2)Hazine ve Orman Yönetiminin 217 ada 47 parsel sayılı taşınmaz yönünden temyiz itirazlarına gelince, işbu temyize konu taşınmaz hakkında kadastro mahkemesince yapılan bir keşif ve rapor bulunmadığı gibi, öncesinde de usule uygun bir keşif yapılmadığı tespit edilmekle mahkemece eksik araştırma ile hüküm kurulması hatalıdır. Bu nedenle mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; birleşen dosya davacısı Orman Yönetimi ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle temyize konu 226 ada 3, 12 ve 27 parsel sayılı taşınmazlar yönünden hükmün ONANMASINA,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve birleşen dosya davacısı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 217 ada 47 parsel sayılı taşınmaz yönünden BOZULMASINA 24/10/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.