22. Hukuk Dairesi 2017/14218 E. , 2018/17024 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin davacı ve arkadaşlarının çalışma koşullarının düzeltilmesi konusunda İş Kurumuna yaptıkları şikayet sonrasında haklı sebep olmadan davalı tarafından feshedildiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ve hafta tatili ücreti, yıllık ücretli izin alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delilerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve alacağın miktarı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, şikayet üzerine Bölge Çalışma Müdürlüğü müfettişlerince düzenlenen rapor doğrultusunda davacının Aralık-Şubat ayları arasında haftada 39 saat, yılın diğer dönemlerinde ise haftada 59 saat fazla mesai yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Ancak davacı ile aynı işyerinde çalışan ve aynı işi yapan diğer işçilerin açtıkları davalarda, aynı kabul ile yapılan hesaplama üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 14.03.2016 tarih, 2015/6053 esas- 2016/6229 karar ve 12.04.2016 tarih, 2015/6227 esas-2016/8048 karar sayılı dosyalarında, günlük ara dinlenme süresinin iki saat kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiği belirtilerek mahkemece verilen kararlar bozulmuştur. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacıların Aralık-Şubat ayları arasında haftada 26 saat, yılın diğer dönemlerinde ise haftada 45,5 saat fazla mesai yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmış ve bu kabule göre verilen kararlar dairemizce onanmıştır. Bu durumda davacının da Aralık-Şubat ayları arasında haftada 26 saat, yılın diğer dönemlerinde ise haftada 45,5 saat fazla mesai yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmalıdır. Nitekim Dairemizin 22.05.2017 tarih 2017/7902 esas ve 2017/11733 karar sayılı ilamı ile de bu doğrultuda bozma yapılmıştır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Yine, dosya içerisinde Bölge Çalışma Müdürlüğü müfettişlerince düzenlenen rapor sonrası bazı aylara ait (2013 yılı Nisan, Mayıs ve Haziran) imzalı ücret bordrolarında zamlı fazla çalışma tahakkukları bulunmakta olup bu tahakkukların mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dikkate alınmadığı görülmektedir. Davacının ücretinin bordrodaki ücret olmadığı belirlenmiş olduğundan bu aylarda ödenen fazla çalışma ücretlerinin de hesaplamadan mahsup edilmesi ile sonuca gidilmesi gerekirken bu tahakkuklar dikkate alınmadan karar verilmesi de isabetli olmamıştır.
3-Taraflar arasında davacıya yapılan tüm ödemelerin mahsup edilmiş olup olmadığı bir diğer uyuşmazlık konusudur.
Dosya içerisinde bulunan ... dekontlarında fazla mesai ödemesi açıklaması ile 1.10.2013, 5.11.2013, 3.12.2013 ve 26.12.2013 tarihinde avans açıklaması ile net 1.210,00"ar TL ödemeler yapılmış olup mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda avans açıklaması ile yapılan ödemenin mahsup edilmediği görülmektedir.
İş sözleşmesinden doğan para borçlarının kısmi ifasında, mahsubun ne şekilde yapılacağı ile ilgili 4857 sayılı İş Kanununda özel bir düzenleme bulunmadığından, Borçlar Kanununun yukarıda belirtilen genel hükümleri kapsamında sorun çözümlenmektedir. İşçinin işverenden bir alacağının, örneğin sadece kıdem tazminatı alacağının bulunduğu durumlarda, kısmi ödeme nedeniyle mahsup işlemi Borçlar Kanunu"nun 84. maddesi çerçevesinde yapılacaktır. Dairemiz uygulamasına göre, temerrüde düşmüş olan işverenin yaptığı kısmi ödeme işçinin bu hususta beyanda bulunup bulunmadığına bakılmaksızın öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmelidir.
Borcun taksitle ödenmesi konusunda yapılan anlaşma aksi öngörülmemişse, kural olarak, işçinin faiz talebinden vazgeçtiğini kapsar. Ancak, bu sonuç işverenin taksit anlaşmasına uygun hareket etmesine bağlıdır. İşverenin taksitlerden birini zamanında ödememesi halinde, işçinin faizle ilgili feragati geçersiz hale gelir ve sadece ödenmeyen taksit için değil, tüm alacak için faiz talep hakkı doğacaktır. Bu durumda ödenmiş olan önceki taksitlerin öncelikle faiz ve masraflara mahsubu gerekecektir. Kuşkusuz taksit sözleşmesinin işçinin serbest iradesi ile meydana gelmesi gerekir.
İşçinin birden fazla alacağının söz konusu olması halinde, yapılan kısmi ödemenin hangi alacağa ilişkin olduğu işveren tarafından ödeme sırasında belirtilmemiş ve işçi tarafından da bu husus makbuzda gösterilmemiş ise, mahsup işlemi Borçlar Kanununun 86 ncı maddesine göre yapılacaktır. İş Kanununda işçinin sözleşme ve kanundan doğan alacaklarının muacceliyet ve vade zamanları konusunda değişik hükümler öngörülmüştür.
4857 sayılı İş Kanununa göre ücret en geç ayda bir ödenir (m.32/5). İş hukuku mevzuatımızda Basın İş Kanunu"nun 14. maddesi hariç, ücretin peşin ödeneceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle ücret, çalışılan ayı takip eden aybaşında muaccel hale gelmektedir. Fazla mesai, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin muacceliyet tarihleri normal aylık ücret gibidir. İşçinin ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti sözleşmenin feshi ile muaccel hale gelir.
1475 sayılı İş Kanunu"nun 14 ve 4857 sayılı İş Kanunu"nun 120. maddesi uyarınca, işveren kıdem tazminatı borcu bakımından iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte temerrüde düşer. Yukarıda belirtilen diğer tazminat ve alacaklar bakımından ise, tarafların sözleşme ile kararlaştırdıkları ödeme zamanı ya da işçi tarafından gönderilecek ihtarnamede belirtilen ödeme günü itibariyle işverenin temerrüdü gerçekleşir.
Buna göre örneğin, 5.000,00 TL ihbar tazminatı, 7.500,00 TL kıdem tazminatı, 2.500,00 TL ücret, 2.000,00 TL fazla mesai ve 500,00 TL yıllık izin ücreti alacağı olmak üzere takibe konu yapılmamış toplam 17.500,00 TL alacağı olan bir işçiye işveren tarafından yapılacak 15.000,00 TL lik bir kısmi ödeme, öncelikle muaccel olan normal aylık ücret ve fazla mesai alacağına ilişkin borçlarına mahsup edilmelidir. Kalan miktar ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücreti borcuna mahsup edilecektir. Anılan borçların muacceliyet tarihleri aynı olduğundan, temerrüt tarihi önce gerçekleşmiş olan borca yani kıdem tazminatına mahsup edilecektir. Kalan 3.000,00 TL lik ödemenin, ihbar ve izin ücreti borcuna mahsubu anılan borçların muacceliyet ve temerrüt tarihlerinin aynı olması nedeni ile miktarları ile orantılı olarak yapılacaktır. Kalan toplam borç 5.500,00 TL olup, ihbar tazminatının bu miktara oranı 5.000/5.500 = 10/11, izin ücretinin oranı 500/5.500 = 1/11 olmakla, 3.000 X 10/11 = 2.727 TL ihbar tazminatına, 3.000 X 1/11 = 273 TL izin alacağına mahsup edilecektir. Böylece işverenin 2.273 TL ihbar tazminatı, 227 TL izin ücreti olmak üzere toplam 2.500 TL borcu kalmış olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, 26.12.2013 tarihinde avans açıklaması ile davacıya ödendiği açıklanan net 1.210,00 TL ödemenin hangi alacağa ilişkin olduğu işveren tarafından ödeme sırasında belirtilmemiş ve işçi tarafından da bu husus makbuzda gösterilmemiş olduğundan bu miktarın yukarıda belirtilen ilkelere göre mahsup edilerek alacakların hesaplanması gerektiği gözetilmeden karar verilmiş olması da doğru bulunmamıştır.
4-Mahkemece hüküm altına alınan alacaklara yürütülen faiz türü de bir başka uyuşmazlık konusudur. Dava dilekçesinde hüküm altına alınan fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve yıllık ücretli izin alacaklarına yasal faiz talep edilmiştir. Fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına yürütülmesi gereken kanuni faiz türü en yüksek mevduat faizi, yıllık izne yürütülmesi gereken kanuni faiz türü ise yasal faizdir. Açıklanan nedenle, taleple de bağlı kalınarak fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına "" en yüksek mevduat faizini aşmamak üzere yasal faiz "" ; yıllık ücretli izin alacağına ise ""yasal faiz"" yürütülmesi gerekirken, belirtilen alacak kalemlerinin tamamına ""yasal faizi aşmamak üzere en yüksek mevduat faizi"" yürütülmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 05.07.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.