11. Hukuk Dairesi 2016/8825 E. , 2017/6708 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15/12/2015 tarih ve 2014/473-2015/725 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosyanın incelenmesinde duruşma için gerekli tebligat giderinin yatırılmamış olması nedeniyle 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 06/04/2012 tarihinde "hisse ve işletme devri ön protokolü" imzalandığını, protokolün 2.maddesinde ön protokolün imzalanması halinde yatırımcıların 150.000 -USD kaporayı yatırmaları gerektiğinin düzenlendiğini, müvekkili ve dava dışı ..." nin her biri 75.000-USD olmak üzere toplam 150.000-USD"yi banka havalesi yoluyla protokoldeki hüküm doğrultusunda davalı ..."nın banka hesabına gönderdiklerini, taraflar arasında ... Tic. A.Ş."ye ait hisse ve işletme devri işlemlerinin gerçekleştirilemediğini, aynı protokolün 4. maddesinde devir işlemlerinin yapılmaması halinde yatırılan kaporanın iki iş günü içerisinde iade edileceğinin, aksi halde kapora bedelinin iki katı cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalılara kaporanın iadesi için ihtarname gönderildiğini, buna rağmen iade işleminin yapılmaması nedeniyle davalılar aleyhine kaporanın davacı tarafından ödenen 75.000 USD" luk bölümü ile cezai şartı olmak üzere toplamı tutarında icra takibi başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durdurulduğunu iddia ederek, cezai şart bakımından talep hakları saklı tutulmak kaydıyla, şimdilik 75.000 USD kapora bedeli ve işlemiş faizi 1.280,14 USD bakımından itirazın iptaline, takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, dava dilekçesi ekinde sureti sunulan protokol üzerinde vekil edenlerine ait imza bulunmadığını, imzanın diğer davalı ..."ya ait olduğunu, tüm işlemleri de adı geçen davalının takip ettiğini, dava konusu protokolün hisse devir sözleşmesi niteliğinde olup, yasanın aradığı şekil şartlarını taşımadığından geçersiz olduğunu, ön protokolün tarihi itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanununa tabi bulunduğunu, bu Kanunun 156. maddesinde "pey akçesini vermiş olan rücu ederse verdiğini terk eder" hükmü yer aldığını, protokolden ve anlaşmadan vazgeçen taraf davacı olduğundan vekil edenlerinin kaporayı alıkoyma haklarının olduğunu savunarak, davanın reddi ile % 20"den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine talep etmiştir.
Davalı ... vekili, tarafların gerçek kişi olması nedeniyle davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu, davaya konu sözleşmenin yasaya uygun olmadığını, bu nedenle hukuki açıdan geçerliliği bulunmadığını, protokolde şirket hissedarlarının şirketin mülkiyetinde bulunan taşınmazları her türlü borçtan ve ayıpdan temizlenmiş olarak boş halde yatırımcılara teslim edeceği hükmünün yeraldığını, devir için belli bir tarih öngörülmediğini, fesih iradesinin belli edilmediğini, buna rağmen ihtarnamede sözleşmenin yerine getirilemeyeceğinin taraflar arasındaki görüşmelerden anlaşıldığı gerekçesiyle kapora ve cezai şartın talep edildiğini savunarak, davanın reddine, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının dayanak 06/04/2012 tarihli ön protokol gereğince ibraz edilen 06/04/2012 tarihli banka dekontunda da görüldüğü üzere, ön protokolde belirlenen banka hesap numarasına 75.000 USD havale ettiği, ön protokol gereği edimlerin yerine getirilmemesi nedeniyle davalıların anonim şirket hisselerinin devrine ilişkin asıl sözleşmenin yapılamadığı, davacı tarafın ihtarnamesiyle davalıların temerrüde düşürüldüğü, davaya konu ... .İcra Müdürlüğünün 2012/22010 Esas sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle davacı - alacaklının ödenen kapora bedeli ve işlemiş faizini talebinde haklı olduğu gerekçesiyle ve itirazın dava konusu kısım bakımından iptaline, hükmolunan asıl alacağın takip tarihi itibariyle TL karşılığının %20" si oranında hesaplanan 27.294 TL tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin ve davalı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava hisse ve işletme devri ön protokolünün yerine getirilmemesi nedeniyle protokolün 2. maddesi gereğince verilen ve 4. maddesi gereğince protokol hükümleri yerine getirilmediği gerekçesiyle talep edilen alacağa ilişkin takibe itirazın iptali talebinden ibarettir. Mahkemece davanın kabulü, itirazın kısmen iptali ile 75.000 USD asıl alacak ve 1.280,14 USD işlemiş faiz üzerinden takibin devamına karar verilmiş ise de, temerrüt tarihinden icra takibi tarihine kadar işlemiş faizin denetime açık bir şekilde hesaplanmadığı gibi 3095 sayılı yasa uyarınca Merkez Bankası" nın 1 yıllık kısa vadeli kredilere uyguladığı en yüksek banka mevduat faiz oranı belirlenmeksizin, davacının icra takip dosyasında talep ettiği yıllık % 7 faiz oranı üzerinden işlemiş faiz ve takip tarihi itibariyle, takibin aynı şartlarda devamına karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
3- Kabule göre icra takibinde asıl alacakla işlemiş faiz talep edildiği ve davalılar tarafından borcun tamamına itiraz edildiği halde, davacı yararına icra inkar tazminatına sadece asıl alacak üzerinden hükmedilmiş olup, takip tarihine kadar işleyen faiz likit alacak olduğundan itirazın iptaline karar verilen asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatının hükmedilmesi gerekirken yalnız asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmamış, kabule göre hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davalılara davalılar iadesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 29/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.