Esas No: 2019/7943
Karar No: 2019/7266
Karar Tarihi: 14.11.2019
Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs - Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/7943 Esas 2019/7266 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2019/7943 E. , 2019/7266 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : 1-Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs,
2-Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
Hüküm : Sanıklar ..., ...,
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle; temyiz edenin sıfatı bakımından 477 sayılı Kanun ile bazı Kanunlarda değişiklik yapılması hakkındaki 698 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Başbakanlık kurumuna yapılacak tüm atıfların T.C. Cumhurbaşkanlığı kurumuna yapılacağı göz önünde bulundurularak, temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararların niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Bölge Adliye Mahkemesi kararının sanık ... müdafiine elektronik posta yoluyla 01.04.2019 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen hükmün süresinde temyiz edilmediği halde temyiz formunda sanık müdafiince temyiz edildiğinin yazılmış olması nedeniyle mahkemesine yazılan müzekkereye verilen cevapta, sehven sanık yönünden temyiz yapılmış gibi temyiz formu düzenlendiğinin ve araştırmada bir temyiz dilekçesine rastlanılmadığının bildirilmiş olması karşısında, sanık ... yönünden usulüne uygun olarak süresinde yapılmış bir temyiz talebinin bulunmadığı tespit edilerek yapılan incelemede,
I-a-T.C. Cumhurbaşkanlığı (T.C. Başbakanlık), ... ve ...’nın, bir kısım sanıklar hakkkında katılan ...’a karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan beraat ve mahkumiyet hükümleri yönünden müsnet suçun niteliği itibarıyla suçtan doğrudan doğruya zarar görmemeleri nedeniyle davaya katılmalarına imkan bulunmadığından CMK"nın 279/1-b maddesi uyarınca istinaf başvurularının reddine dair karar, anılan maddenin son cümlesine göre itiraza tabi olup temyizi mümkün bulunmadığından temyiz incelemesine yer olmadığına, bu bakımından gereğinin merciince yapılmak üzere dosyanın mahalline İADESİNE,
b-Anayasayı İhlal, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarının niteliği itibariyle doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle de davaya katılma hakkı bulunmayan ..."nın davaya katılmasına ilişkin karar hukukî değerden yoksun olup hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden,
-Bölge Adliye Mahkemesinin kararının sanık ... müdafiine elektronik posta yoluyla 01.04.2019 tarihinde tebliğ edildiği, usulüne uygun olarak tebliğ edilen hükmün süresinde temyiz edilmediği anlaşılmakla, ayrıca sanığa yapılan tebligatın kararı temyiz hakkı bahşetmeyeceğinden, sanığın 5271 sayılı CMK"nın 291. maddesinde öngörülen yasal süreden sonra 13.05.2019 tarihli dilekçesiyle yaptığı temyiz isteminin 5271 sayılı CMK’nın 298/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
c-Bir kısım sanıklar ve müdafiileri ile sanık ...’ın eşinin duruşmalı inceleme istemlerinin, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
II-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’in katılan ...’a karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçları yönünden sanıklar, müdafiileri ve sanık ...’ın eşinin temyiz istemlerinin ve ayrıca sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında sanıklar, müdafiileri, sanık ...’ın eşi, katılanlar T.C. Cumhurbaşkanlığı (T.C. Başbakanlık) ve ... vekilleri ile sanıklar ... ve ... hakkında katılanlar T.C. Cumhurbaşkanlığı (T.C. Başbakanlık) ve ... vekillerinin Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Temyiz istemlerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları Dairenin 22.03.2019 tarih, 2018/7103 Esas, 2019/1953 sayılı kararında açıklandığı üzere:
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını
önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur.
Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış ... silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000"in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74"ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000"e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4"ü asker, 63"ü polis ve 183"ü sivil olmak üzere toplam 250"den fazla kişi şehit edilmiş, 23"ü asker, 154"ü polis ve 2.558"i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK"nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK"nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail" olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına
başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK"nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
Bölge Adliye ve İlk Derece Mahkemelerince sübutu kabul edilen somut olay ve bu çerçevede yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesine gelince:
Genel olarak Özel Kuvvetler Komutanlığı ... Özel Hava Alayında gerçekleştiği kabul edilen olaylar:
15 Temmuz 2016 günü Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla gerçekleştirilen darbe girişiminden önce 14 Temmuz 2016 günü mesai bitiminden sonra nöbetçi listesinde isimleri bulunmayan sanıklar Alay Komutan Yardımcısı Albay ..., Yarbay ..., Binbaşı ..., Yarbay ... ve Astsubay ..."ın alayı terk etmeyip bir araya gelerek etrafta gezindikleri, sanık ...’in 3-4 gün önce de sanık ...’a telefonlarının açık olmasını, bu günlerde alarm olabileceğini ve gizli bir görev olduğunu söylediği ve yine 11-23 Temmuz tarihleri arasında resmi izinli olan sanık ...’ı 13 Temmuz günü arayarak beyana göre “senin arsa işini halledelim” diyerek bir an önce dönmesini istediği, 15 Temmuz günü de, sanık ..."in , Özel Kuvvetler Komutanlığının Ankara ili Gölbaşı ilçesindeki ... Kışlasında görev yapan, halen bir başka dosyanın sanığı Albay Ümit Bak’ı saat 22.23’de aradığı, ardından bir kaç dakika aralıklarla Özel Hava Alayında birlikte görev yaptığı kendisine yakın olan diğer sanıkları bizzat arayarak ya da aratarak alaya
çağırdığı, bir kısım sanıkların ise darbe girişimi nedeniyle yurt çapında yaşanan olayları öğrenmeleri üzerine kendiliklerinden alaya geldikleri, sanık ...’in resmi olarak izinde olan sanık ... ile birlikte aynı araçla alaya geçtiği ve saat 22.38’de Ümit Bak tarafından telefonla aranarak savcılık ifadesindeki ikrarına göre “... albay geldiğinde onu alacaksınız işe karıştırmayacaksınız, o hükümet yanlısı, o bu işin içinde olmaz” şeklindeki yasa dışı aldığı talimat doğrultusunda etrafına topladığı sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., sonradan alaya gelen ... ve diğer personele Alay Komutanı ...’ın enterne edilerek askeri darbe girişiminin sevk ve idaresinin yapılacağı Akıncı (olay tarihinden sonra adı Mürted olarak değiştirilen) hava üssüne götürüleceğini tebliğ ettiği ve uçuş ekibini oluşturduğu, sanık ...’in ikrar içeren beyanına göre alaya geldiğinde sanık ..., sanıklar ... ve ...’in de bulunduğu ortamda darbe olacağını ve sıkıyönetim ilan edileceğini söyleyerek sanık ... ile kendisini katılan Alay Komutanı ...’ı karşılamak üzere nizamiyeye gönderdiği, o gece nöbetçi amir olan ...’nun ise katılanı arayarak alaya çağırdığı, katılanın şoförü tanık ...’nın anlatımına göre, katılan alay komutanını evinden almak için hareket etmeden önce sanık ...’in “şu anda darbe yapıldı, bütün askerler mühimmatını alsın, mevzilere geçsin” dediği, katılan alay komutanı ..."ın alaya geldiğinde nizamiyede aracından inip talimatlar verdiği esnada en önde sanık ..., arkasında sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın yürüyerek yanına geldikleri ve katılanın kollarına girerek zorla helikoptere götürdükleri, bu sırada sanık ...’ın elinde G3 piyade tüfeğinin bulunduğu, sanık ...’in katılana “Birinci Başkandan emir aldık, şu anda darbe gerçekleşiyor, zorluk çıkartmayın, sizi helikopterle Akıncı Üssüne götüreceğiz” dediği ve karşı koyması üzerine yere yatırarak bileklerine plastik kelepçe taktıkları ancak kelepçenin kırıldığı, helikoptere bindirdikleri katılan alay komutanını 10054 nolu kuyruk numaralı helikopterle sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın Akıncı Üssüne götürüp teslim ettikten sonra geri döndükleri, bu aşamada nizamiyeye gelen sanık ...’in sanık ...’e “buradan kimse çıkmayacak da girmeyecek de, alay komutanı dahil”, sonra sanık ...’nın “Türkiye’de darbe oldu, ...’den emir geldi, Atatürk ilke ve inkılaplarını korumak için askerler yönetimi ele aldı, buradan kimseyi içeri sokmayacaksın ve çıkartmayacaksın” daha sonra da sanık ...’ın “buradan kimseyi içeri almayacaksın, kimse de dışarı çıkmayacak, gerekirse ateş edersin, önce havaya, sonra aracın lastiklerin, sonra kişiye ateş edersin” dedikleri, suç tarihinden önce planlanan ... Özel Kuvvetler Hava Alay Komutanlığı uçuş programına göre 15 Temmuz 2016 günü bir kaç personelle Ankara’dan kalkarak Diyarbakır’a giden CASA tipi uçağın uçuş planlamasına göre buradan Cizre’ye geçeceği sonra da Ankara’ya dönüş yapacağı halde, olay gecesi tuğgeneral rütbesiyle Özel Kuvvetler Birinci Tugay Komutanı olarak görev yapan ve darbeye teşebbüs
eyleminin başarılı olması işin Ankara’ya gelip Özel Kuvvetler Kumutanlığının yönetimini ele geçirmeyi planlayan... tarafından helikopterle geldiği Diyarbakır’da uçağın rotasına müdahale edilerek doğrudan Ankara’ya gitmesi için emir verildiği, ilerleyen saatte sanık ..., diğer sanık ...’ndan...’nin yanındaki 26 özel tim personeliyle CASA tipi uçakla Ankara’ya gelip buradan da ... Kışlasına geçeceğini öğrenmesi üzerine Ümit Bak ile konuyu görüştüğü, helikopterlerle götürülmelerini kararlaştırdıktan sonra da sanık ...’e iki helikopterin hazırlanması talimatını verdiği, idari işler astsubaylığı önüne gelen sanıklar ..., ... ve ... uçuş ekibini seçerek 10054 kuyruk numaralı helikopter için sanıklar ..., ... ve ..., 10053 kuyruk numaralı helikopter içinse sanıklar ..., ... ve ...’tan oluşmasını kararlaştırdıkları, bu sırada sanık ... tarafından CASA uçağının mürettebat ekibinden olan ...’ın kullanmış olduğu telefona “başka yere itibar etmeyin, komutanınızı birliğimize getirin”, “alay k emri”, terminal değil” şeklinde üç adet mesaj atarak...’yi taşıyan uçağın saat 02.00 sıralarında ... Özel Kuvvetler Hava Alay Komutanlığı terminaline iniş yapmasını sağladıkları, ...’nin ... ve ... tarafından karşılanması sonrasında hemen kendilerini bekleyen helikopterlere binerek ... Kışlasına gittikleri ancak yanlarında gelen 6 tim personelinin durumdan şüphelenerek alayda kaldığı, helikopterler geri dönerken sanık ..., Ümit Bak’tan ... Kışlasına giden...’nin yaralandığı haberini alması üzerine hemen sanık ...’e ilettiği, onun da helikopter pilotlarına durumu iletmesi üzerine uçuş ekibinde sanıklar ..., ... ve ...’un bulunduğu 10053 kuyruk numaralı helikopter kalkarak yaralanan...’yi ... Kışlasından alıp ...’ya götürdüğü ve sonra geri döndüğü, Bakım taburu nöbetçi astsubayı olarak görev yapan ... hava sahasının uçuşa kapatılmasına, herhangi bir uçuş görev emri olmamasına ve sanıklar ... ve ...’un sıralı amirleri olmamasına rağmen onların isteği üzerine uçuş emrini sorgulamadan helikopterleri hangardan dışarı çıkartarak uçuşa hazırladıkları, helikoptere yakıt ikmali yapmaya çalıştıkları; kalite kontrol teknisyeni olarak görev yapan sanık ...’in amiri olmamasına rağmen sanık ... tarafından aranması üzerine sıralı amirlerine haber vermeden alaya giderek helikopterlerin uçuşa hazırlığına yardım için ...’nın yanına gittiği, ilk uçuştaki helikopterin nişancısı olan sanık ...’ı arayıp ondan tanık ...’in ismini öğrenmesi üzerine arayarak kendisini helikoptere nişancı olması için alaya çağırdığı, alayda kripto muhabere astsubayı olarak görev yapan sanık ..., darbe girişiminden bir gün önce mesai bitiminden sonra nöbetçi listesinde isimleri bulunmayan diğer sanıklar ..., ..., ... ve ... ile birlikte alayı terk etmeyip etrafta gezindikleri, olay günü acil durumlarda gelmesi gereken nöbetçi astsubaylar olmasına rağmen darbe girişimine destek vermek amacıyla kendiliğinden alaya gelerek sanık ...’ın yanına gittiği ve emri olup olmadığını sorduğu, ardından santralde görevli askere “gelen mesaj emri var mı?” diye sorarak faksın bulunduğu odada bir süre bekledikten sonra “odama geçiyorum, herhangi bir evrak gelirse ya da acil bir durum olursa haber ver geleyim” diyerek odasına geçerek beklediği, üst komutanlık karargah muhabere merkezini arayarak kendileri için bir mesaj olup olmadığını sorduğu, sanık ...’a mesaj gelip gelmediği hususunda bilgi verdiği, sanık ... bakım taburu stok seviye astsubayı olarak görev yaptığı, talep edilecek yedek parçaların tesliminden sorumlu olduğu, olay günü sıralı amirlerinin bilgisi dışında darbe girişimine destek vermek amacıyla kendiliğinden alaya gelerek odasında olayları takip ettiği ve uçuş yapan helikopterlerin yedek parça ihtiyaçlarını karşılamak üzere hazır beklediği anlaşılmaktadır.
Şu hale göre:
Derece mahkemelerince sübutu kabul edilen olayın, Devletin Anayasal düzenini cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek amacıyla, ... silahlı terör örgütü mensuplarınca, işgal ettikleri kamu görevinin verdiği yetkiye istinaden tasarruf etme imkânını haiz bulundukları devlete ait silah ve mühimmatı kullanarak gerçekleştirilen bir silahlı darbe teşebbüsü olduğunda ve bu kalkışmaya iştirak edenlerin eylemlerinin, 5237 sayılı TCK"nın 309, 311 ve 312. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturacağında kuşku yoktur. Ancak aynı hukuki değerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun (TCK"nın 309. md.) tüm unsurlarıyla gerçekleştiği somut olayda sanıkların ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311. ve 312. maddelerinde düzenlenen suçlardan ve keza aralarında geçitli /müterakki suç ilişkisi nedeniyle aynı Kanunun 314. maddesinde yer alan silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılmaları imkânı bulunmadığından,
... silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanan, olay günü ortaya koydukları davranışlar itibariyle darbe teşebbüsünden önceden haberdar oldukları, doğrudan planlama ve organizasyon içinde yer aldıkları anlaşılan, genel darbe planı çerçevesinde darbenin merkezlerinden olan Ankara"da darbe teşebbüsünün etkin isimlerinden ... ve yanındaki personeli taşıyan uçağın saat 02.00 sıralarında ... Özel Kuvvetler Hava Alay Komutanlığı terminaline iniş yapmasını sağlamak ve hemen kendilerini bekleyen helikopterlerle ... Kışlasına nakletmek, ...’nin yaralandığı haberini alması üzerine hemen ... Kışlasından alıp ...’ya götürmek, Alay Komutanı ...’ı silah kullanarak enterne edip darbe girişiminin sevk ve idaresinin yapılacağı Akıncı hava üssüne teslim etmekten ibaret eylemleriyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştiren, görev paylaşımı bağlamında ve icra hareketleri kapsamında gerekli hazırlıkları yapan sanıkların suçun icrasında üstlendikleri rolleri, her birinin suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel katkıları da göz önünde bulundurulduğunda fiil üzerinde ortak hakimiyet kurduklarının kabulü ile “müşterek fail” olarak TCK"nın 37. maddesi delaletiyle 309. maddesinden mahkumiyetlerine dair kabul ve uygulamada, özellikle sübutu kabul edilen eylemlerinin, Anayasayı ihlal suçunu teşkil ettiğinde kuşku bulunmamasına, suçun icra hareketlerini müşterek fail olarak gerçekleştiren sanıkların, hükumeti düşürüp yönetime el koymayı amaçlayan suç organizasyonu içinde yer aldıklarının anlaşılmasına nazaran eylemlerinin suç teşkil etmediği ve/veya suç teşkil ettiğini bilmediklerine dair savunmalarının reddedilmesinde ve TCK 24/1-4,30.maddelerinin tatbik şartlarının bulunmadığının kabulünde konumları, rütbeleri ve mesleki tecrübeleri itibariyle hukuki isabetsizlik görülmediğinden;
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip tartışılarak, silahlı terör örgütü ...’nin 15 Temmuz 2016 günü ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden, özellikle Tük Silahlı Kuvvetlerinde oluşturduğu "mahrem" yapılanmanın kullandığı kamu gücü, silah, vasıta ve mühimmattan istifade ederek planlayıp icra ettiği Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarına, sübutu kabul olunan, iştirak iradesi kapsamında ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve neticeye katkı sunan eylemlerinin, amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip, kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde, Anayasayı ihlal ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının sübutu kabul ve vasfı tayin edilmiş, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik bulunmamakla, sanıklar, müdafiileri, sanık ...’ın eşi, katılanlar T.C. Cumhurbaşkanlığı ve ... vekillerinin, temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri sebepler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
III-Sanık ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık, müdafiileri, T.C. Cumhurbaşkanlığı ve ... vekillerinin temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Örgütsel bağı kesin olarak ortaya konamayan sanığın, özellikle olay günü gerçekleşen nöbet değişiminin mahkemece de mutad kabul edilmesine, icra hareketlerinden önce örgütsel organizasyon içinde yer alarak darbe girişiminden haberdar olduğu, suç işleme karar ve iradesine katıldığı da kanıtlanamamış olmasına, elverişli nitelikteki icra hareketlerine katkı sunmakla birlikte, sunduğu katkının tek başına vahamet arz etmediği gibi fiilin işlenişi üzerinde müşterek hakimiyet kurduğundan da bahsedilemeyeceğinin anlaşılmasına, zarar tehlikesi bakımından illi bir değer taşıdığında kuşku bulunmayan eylemlerinin, işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak (TCK madde 39/2-c) suretiyle Anayasayı ihlal suçuna yardım etmek kapsamında kaldığının kabulü gerektiği gözetilmeden delillerin hatalı değerlendirilmesi suretiyle TCK madde 37. maddesi kapsamında doğrudan fail olarak mahkumiyet hükmü kurulması,
Kanuna aykırı, sanık ve müdafileri ile katılanlar- T.C. Cumhurbaşkanlığı (T.C. Başbakanlık) ve ... vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedeni, tutuklulukta geçirilen süre ve mevcut delil durumu
dikkate alınarak sanık ve müdafilerinin tahliye taleplerinin reddine, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.