18. Hukuk Dairesi 2014/22150 E. , 2015/12244 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 1.000 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili ... İş Mahkemesine açtığı dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 1.000 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, mahkemece görev yönünden davanın reddine dair verilen karar 24.04.2014 tarihinde kesinleştirilerek dosyanın gönderildiği ... Asliye Hukuk Mahkemesince de davacı tarafından süresinde gönderme talebinde bulunulmadığı gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 20. maddesinde; “Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir.”; 321. maddesinde de; “Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez. Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.”; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde ise; "iş mahkemelerince verilen nihaî kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Şu kadar ki, para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararlar hariç, miktar veya değeri bin lirayı geçmeyen davalar hakkındaki nihaî kararlar kesindir. İstinaf yoluna başvurma süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür. Bölge adliye mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Kanun yoluna başvurulan kararlar, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtayca iki ay içinde karara bağlanır. Yargıtayın kararlarına karşı karar düzeltme yoluna başvurulamaz.” hükümleri yer almaktadır.
Somut olayda; davacı tarafın alacak talebi ile İş Mahkemesine açtığı davada, mahkeme 12.04.2014 tarihinde tarafların huzurunda görevsizlik kararı vermiş ve kararın tefhimini esas alıp 24.04.2014 tarihinde kararı kesinleştirerek, davacı vekilinin 04.06.2014 havale tarihli talebi ile dosyayı gönderdiği görevli Asliye Hukuk Mahkemesi de 25/09/2014 tarihinde davacının süresi içerisinde gönderme talebinde bulunmadığından bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur. Anayasa Mahkemesi Başkanlığının (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 başvuru sayılı kararı da aynı doğrultudadır. Bu yönüyle 5521 sayılı Kanunun 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal“ olarak anlaşılması zorunludur.
Temyiz incelemesine konu dosyada, İş Mahkemesince, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememiş olması nedeniyle temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacak ve bu durumda kesinleşme tarihi de gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihine göre belirlenecektir. İş Mahkemesince verilen görevsizlik kararının davacı tarafa tebliğine ilişkin dosyada bulunan tebligat parçasında tebliğin ne zaman yapıldığına dair bir tarih bulunmamaktadır. Ancak tebligat parçasının UYAP sisteminde hazırlanma tarihine bakıldığında evrakın 03.06.2014 tarihinde hazırlandığı ve davacı tarafça 04.06.2014 havale tarihli dilekçe ile dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edildiği, bu durumda görevsizlik kararının davacı tarafa tebliğine dair tebligat parçasının hazırlanma tarihi ile davacı tarafın dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebini içerir dilekçesinin havale tarihi dikkate alındığında; yasada öngörülen iki haftalık sürede gönderme talebinde bulunulduğu anlaşıldığından, Asliye Hukuk Mahkemesince işin esasına girilerek tarafların sunacağı deliller toplanıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.