Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13557
Karar No: 2017/8598
Karar Tarihi: 20.11.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/13557 Esas 2017/8598 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/13557 E.  ,  2017/8598 K.

    "İçtihat Metni"


    Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, sözleşmenin feshi, tazminat davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 26.04.2016 gün ve 2015/18960 Esas, 2016/5113 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Dava, vekaletnamenin geçersizliğinin tespiti, tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat, satış vaadi sözleşmesinin feshi isteğine ilişkindir.
    Davacı vekili, davalı ..."ın yüklenici sıfatı ile 8186 ada 6 ve 7 parsel ve 8188 ada 2 ila 7 parseller üzerinde inşa edeceği dairelerden 4. katta, yola bakan tarafta, 100 m2 yüzölçümlü bir daireyi 25.09.2003 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davacı ve Leyla Yaşar"a satmayı vadettiğini, müvekkili davacının bu sözleşmeyi imzaladığı sırada maliki olduğu 8190 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 40/323 payın ... tarafından satışı yetkisini içeren vekaletnamenin de bilgisi dışında imzalatıldığını ve davalı ..."ın hile ile alınan bu vekaletnameyi kullanarak taşınmazdaki müvekkiline ait payını davalı ..."e sattığını, davalı ..."in kötüniyetli olduğunu, 25.09.2003 tarihli satış vaadi sözleşmesinin feshini, aynı tarihli ..."ı vekil atayan vekaletnamenin butlan nedeni ile geçersiz olduğunun tespitini, 8190 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki davalı ... adına tescilli 40/323 payın davacı adına tescilini, olmazsa payın dava tarihindeki değerinin tahsilini istemiştir.
    Davalı ..., davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulü ile eye dayalı olarak yapılan satış işleminin de geçersiz olduğu gerekçesiyle davalı ... adına kayıtlı 8190 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 40/323 hissenin tapusunun iptaliyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline; . Hükmün davalı ... vekilinin temyizi üzerine, karar Dairemizin 26.04.2016 tarihli, 2015/18960 Esas, 2016/5113 Karar sayılı ilamıyla; “...Davacı, davalı ..."ın hileli hareketlerde bulunduğunu, noterde imzalanan satış vaadi sözleşmesi ile ilgili evrakların arasına konulan vekaletnamenin davacıya bilgisi dışında imzalatıldığını, davalı ..."ın da bu vekaletnameye dayanarak taşınmazı tapuda diğer davalı ..."e devrettiğini ve taşınmazı satın alan davalı ..."ın davalı ... ile birlikte hareket ettiğini, taşınmazı görmeden satın aldığını ileri sürerek eldeki davayı açmış ise de bu iddialarını kanıtlayamamıştır. Davacı ile davalı ... arasında imzalanan 25.09.2003 tarihli satış vaadi sözleşmesinden bağımsız olarak 25.09.2003 tarihinde davalı ..."ı maliki olduğu 8190 ada 1 ve 8189 ada 1 parsellerdeki paylarını satmak üzere vekil atamış ve vekaletnamenin alt tarafına da metni okuduğunu yazıp imzalamıştır. Ne var ki davacı tarafından dosyaya bu resmi senedin aksini ispatlamaya yeterli ve ayrıca bu senedin kendisine hile ile imzalatıldığına dair delil sunulamamıştır. Yine davacının gösterdiği tanıkların beyanları, davacının iradesinin sakatlandığını ispatlamaya yeterli değildir.Açıklanan nedenlerle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Davacı vekili, karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
    İddianın ileri sürülüş biçimi itibarıyla, davada vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı görülmektedir.
    Bilindiği üzere; vekaletin hile ile alındığı iddiası aynı zamanda vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını da kapsayacağı gerek Yargıtay uygulamalarında ve gerekse doktrinde benimsenmiştir.
    Borçlar Kanununun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilinin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; davacı, davalı ..."ın hileli hareketlerde bulunduğunu, noterde imzalanan satış vaadi sözleşmesi ile ilgili evrakların arasına konulan vekaletnamenin davacıya bilgisi dışında imzalatıldığını, davalı ..."ın da bu vekaletnameye dayanarak taşınmazı tapuda diğer davalı ..."e devrettiğini ve taşınmazı satın alan davalı ..."ın davalı ... ile birlikte hareket ettiğini, taşınmazı görmeden satın aldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Vekaletname ile satış vaadi sözleşmesinin aynı gün birbirini takip eden yevmiye ile düzenlendiği, akabinde davalı ...’ın 28.04.2005 tarihinde, davacıdan aldığı vekaletnameyle davacıya ait 8190 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 40/323 payı davalı ...’a devrettiği, bu tarihten dava tarihine kadar davalı ...’ın taşınmazı davacının kullanmasına sesini çıkarmadığı,bu konuda herhangi bir dava da açmadığı anlaşılmaktadır.
    Öte yandan, vekaletnamenin konusu olan 8190 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki davacı payının satış bedelinin davalı tarafından davacıya ödendiğine dair bir belge de ibraz edilmemiştir.
    O halde, vekaletin hile ile alınarak kötüye kullanıldığını belirleyen ve davanın kabulüne hükmeden yerel mahkemenin kararı yerinde olup onanması gerekir.
    Davacı vekilinin karar düzeltme itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden Dairemizin bozma ilamı kaldırılarak, yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 26.04.2016 günlü ve 2015/18960 Esas, 2016/5113 Karar sayılı bozma kararımızın KALDIRILMASINA, hükmün yukarıda belirtilen nedenlerle ONANMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde yatırana iadesine, aşağıda yazılı onama harcının davalıya yükletilmesine, 20.11.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verilmiştir.



    (Muhalif)


    -KARŞI OY-
    Mahkemece verilen karar, Dairemizce yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle bozulmuş olup, karar düzeltme istemi HUMK"nın 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerektiği düşüncesindeyim. Sayın çoğunluğun kabul onama yönündeki görüşüne katılmıyorum.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi