14. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/2807 Karar No: 2017/8588 Karar Tarihi: 20.11.2017
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/2807 Esas 2017/8588 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2017/2807 E. , 2017/8588 K.
"İçtihat Metni"
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.06.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.02.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptal ve tescil davasıdır. Davacı, asıl dava ile dava konusu parsel sayılı taşınmazda 1/3 hisseyle malik olduğunu, davalının hissedarlardan 1/60"şar payını 24.08.2010 tarihinde satın aldığını, birleştirilen dava ile de davalı tarafından 2007.2011 tarihinde 1/30 payın satın alındığını, önalım hakkına dayanarak her iki satım sonucu davalı adına kayıtlı payların iptaliyle adına tescilini talep etmiştir. Davalı, taşınmazda fiili taksim olduğunu, bedelin daha yüksek olduğunu davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen karar Dairemizin 21.01.2016 tarih, 2014/15663 E. 2016/722 K. sayılı ilamıyla ""...asıl dava tarihinde sulh hukuk mahkemesinin görevli olmasına rağmen birleştirilen dava tarihinde asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu, her iki davanın birlikte görülmesini gerektiren hukuki irtibat da bulunmadığından birleştirilen davanın tefriki ile asliye hukuk mahkemesine gönderilmesi gerektiği..."" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak birleştirilen davanın tefrikine karar verilmiş, yargılama sonunda da davanın kabulü ile davalı adına 1/20 payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olaya gelince; davalının fiili taksim savunması yeterince araştırılmadan, duruşmada dinlenen iki tanığın beyanı ve taraflar arasında yazılı bir taksim sözleşmesinin bulunmadığına dayanılarak hüküm kurulduğu anlaşılmakla, fiili taksim hususunun keşif sırasında tarafların tanıkları dinlenip, bilirkişi raporu alınmak suretiyle belirlenmesi gerekirken bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 20.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.