11. Hukuk Dairesi 2016/5023 E. , 2017/6684 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27/01/2016 tarih ve 2015/302-2016/41 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı ... A.Ş, ... Şubesine 27.07.1999 tarihinde 150.000 TL para yatırdığını, parasının davalı bankanın yönlendirmesi ile yurt dışında paravan bankaya gönderildiği ve ... A.Ş. davalı bankaya devredilmesi sonucu müvekkilinin parasını davalı bankadan talep ettiğini ancak davalı bankanın paranın sigorta kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle parayı ödemediğini, bu nedenle İstanbul 43. Asliye Ticaret Mahkemesine 2011/294 E. sayılı dosya ile dava açtıklarını ve sonuçta davanın kabulüne karar verilerek toplamda 1.029.855,53 TL"nın ... 26. İcra Müdürlüğünün 2013/6205 E. sayılı dosyası ile tahsil edildiğini, müvekkilinin davalı bankadan alacağını gecikmiş olarak tahsil etmesi nedeniyle alınmış olan faiz ile karşılanmayan munzam zararı oluştuğunu, yüksek enflasyon ile müvekkilinin mal varlığında azalma olduğunu, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 12.11.2014 tarihinde tahsil edilen paradan ana para faiz toplamından gelir vergisi kanunu gereğince alınan faizin vergisi düşüldükten sonra kalan tutar ile bilirkişi tarafından yapılacak tespit sonucunda oluşan tutar arasındaki fark müvekkilinin munzam zararını oluşturduğundan belirlenecek munzam zarar alacağının şimdilik 1000 TL"sinin davalı bankadan hükmen tahsilini, hükmedilecek alacağa her bir kalem munzam zarar için zararın oluştuğu tarihten itibaren avans faizi uygulanmasını, bu talebin kabul edilmemesi halinde dava tarihinden itibaıim avans faizi uygulanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını, davaya konu borcun 10 yıllık zamanaşımına uğradığını, davacının munzam zararı bulunmadığını ve ayrıca munzam gereken koşulların oluşmadığını, davacınııı elde ettiği gelire rağmen dava açmasının dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığını, bu nedenle davanın reddini ve yargılama giderleri ile Av. ... 169 gereği dava tutarının üç katı oranında avukatlık ücretinin davacı tarafa yüklenilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan ... vekili; feri müdahale talebinde bulunmuş, davalı bankanın temerrüde düşmediğini, davacının iddia ettiği zarar ve miktarının davacı tarafça ispatlanmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İhbar olunan ... vekili; fer"i müdahale talebinde bulunmuş olmakla birlikte müvekkilinin davalı bankanın borcunu üstlenmediğini, davalı banka ile aralarındaki sözleşmenin müvekkilini taahhüt altına sokmadığını, bu davalarda TMSF’nin sorumlu olduğunu belirtmiş, husumet itirazı ve zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
Mahkeme Hukuk Genel Kurulunun 2001-19/1086 E.2002/371 K. sayılı ilamına atıfta bulunarak dosyada davacının munzam zararın ne olduğunu somut olarak ortaya koyamadığı dolayısıyla zarar miktarını ispat edemediği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, ... hesabına aktarılan paranın tahsili istemine ilişkindir. 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa"nın 3/k bendinde "Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi" tüketici, 3/ı bendinde ise "Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma simsarlık, sigorta, vekâlet bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem" tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa"nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa"nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir. HMK"nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; davanın açıldığı 01.12.2014 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa"nın yürürlükte olduğu, davacıların ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenip yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün resen BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 28/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.