14. Hukuk Dairesi 2017/4094 E. , 2017/8584 K.
"İçtihat Metni"
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.08.2008 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Dairemizin 29.05.2017 günlü mahalline iade kararı sonrası dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 1363, 1165 ve 959 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, 1363 parsel sayılı taşınmazın müvekkiline ait ev ve eklentileri gözetilerek aynen taksim edilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, 1363 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın aynen taksim yoluyla, diğer taşınmazlar üzerindeki ortaklığın ise satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ... vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK"nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının satış suretiyle paylaşma istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez.
Paydaşlığın giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ve tarım arazilerinin niteliği ile imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.
Aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez.
Aynen bölünerek paylaştırma (taksim) halinde teknik bilirkişiye ifraz projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde ise ilgili belediyeden, belediye dışında ise İl İdare Kurulundan bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulur.
Kurullarınca 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili Yönetmelik hükümlerine uygun bulunması halinde onaylanması gereken ifraz projesinde kimlere nerelerin verileceği, bu konuda paydaşlar aralarında anlaşamazlarsa hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir.
Onay makamından olumsuz cevap gelmesi halinde paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekir.
Somut olaya gelince; davalı ..., 1363 parsel sayılı taşınmazda bulunan ev, ahır, samanlık ve bahçeyi kendisinin yaptığını, bu durumun taşınmazın aynen taksimi sırasında dikkate alınmasını istemiştir. Davacı ... anılan taşınmazdaki ev, ahır, odunluğu davalı ...’ın yaptığını, evinin ve ahırının yakınındaki ağaçları da onun diktiğini kabul etmiş, diğer ağaçların ortak mirasbırakandan kaldığını su kuyusunun da taşınmazın tamamının sulanması için yaptırıldığını ileri sürmüştür. Dosya arasında mevcut fen bilirkişinin 27.01.2014 tarihli raporunda, ifraz projesine göre yeniden keşif yapılarak davacı ve davalının babasından kalan ağaçların ve sondaj kuyusunun ifraz sonucu oluşan kısımlara göre yeniden değerlendirilmesinin yapılması gerektiği vurgulanmış, her iki taraf da 09.04.2014 tarihli duruşmada yeniden keşif yapılarak sondaj kuyusu ile kalan ağaçların yeniden değerlendirilmesini talep etmiştir.
Bunun üzerine 20.06.2014 tarihinde mahallinde yeniden keşif yapılmış ancak, gerek keşifte gerek sonrasında aldırılan bilirkişi raporlarında sondaj kuyusu ile kalan ağaçların değerlendirilmesi yapılmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davacının ifraz konusundaki itirazları da dikkate alınarak tarafların ortak murisinden kalan ağaçların ve su kuyusunun değerinin zirai bilirkişi vasıtasıyla saptanması, ivaz ilavesi suretiyle ifraz hususunun değerlendirilmesi, ondan sonra işin esasına yönelik bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 20.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.