Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2009/4-66
Karar No: 2009/101
Karar Tarihi: 04.03.2009

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2009/4-66 Esas 2009/101 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu 2009/4-66 E., 2009/101 K.

Hukuk Genel Kurulu 2009/4-66 E., 2009/101 K.

  • MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 141 ]
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 388 ]
  • "İçtihat Metni"

    Taraflar arasındaki "maddi ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şanlıurfa 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 27.12.205 gün ve 2003/530 E-2005/740 K. Sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 02.04.2007 gün ve 2006/5183-2007/4321 sayılı ilamı ile,

    (“

    “...Dava, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

    Davacı, davalı Ş....."ın çek tahsilinde müşteri kimlik bilgisini tespit etmediğini, bu kusurlu davranışı ile yargılanmasına sebep olduğunu ileri sürerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

    Davalı, davacının yargılanması ile Ş....."ın eylemi arasında illiyet bağının olmadığını, mevzuat gereği kimlik tespit zorunluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

    11 Nisan Belediyesinde muhasip olarak görev yapmakta olan davacının kimlik bilgileri ve imzası kullanılarak davalı bankadan çek tahsili yapıldığı anlaşılmaktadır. Tahsilata konu olan hamiline çek dava dışı T.... Otomotiv San. Ltd. Şti."ne ait olup 11 Nisan Belediyesinin alacağına karşılık şirket yetkilisi tarafından 11 Nisan Belediyesi görevlilerine verilmiştir. Bakanlar Kurulunun 96/8443 sayılı kararına istinaden çıkarılan Yönetmeliğin "kimlik zorunluluğu" başlıklı 2. maddesinde; "...toplam tutarı 1.000.000.000 TL"yi aşan çek senet tahsili işlemlerinde müşterilerin kimliklerini tespit ve usulü dairesinde son işlem tarihinden itibaren 5 yıl muhafaza etmek zorundadırlar" ve Ş....... T.A.Ş. Genel Müdürlüğünün 4/9/1996 tarih 96/103 sayılı genelgesinde de "Şubelerimizin mali kurumlar ile kamu kurum ve kuruluşları ile gerçekleştirilen kimlik tespit zorunluluğu kapsamındaki işlemlerde kimlik tespiti yapmak zorunda değildir" hükmü yer almaktadır. Bakanlar Kurulu kararına istinaden çıkarılan Yönetmelik ile Ş...... Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılan genelge gereği davalı bankanın 17.000.000 TL tutarındaki hamiline çekin tahsiline kimlik tespiti yapmamış olmasında mevzuata aykırılık bulunmamaktadır. Davalı bankanın eylemi ile davacının zararı arasında uygun illiyet bağı olduğundan söz edilemez. Şu halde açıklanan nedenlerle davanın reddi gerekirken dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır...”

    ”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davalı vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Dava, haksız fiil iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

    Yerel Mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne dair karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.

    Yerel Mahkeme 13.11.2007 günlü ilamla, bozmada sözü edilen yönetmeliklerin, çek bedelinin bankadan tahsil edilmesinden sonra yürürlüğe girmiş olmaları karşısında bozmanın yerinde bulunmadığı gerekçesiyle önceki kararında direnmiş; bu karar Hukuk Genel Kurulu’nun 19.03.2008 gün ve 2008/4-281-256 sayılı ilamıyla, kısa kararda hüküm fıkrasının oluşturulmamış olması nedeniyle usulden bozulmuş; Yerel Mahkeme bu bozmaya uyarak, temyize konu direnme kararını vermiştir.

    Ancak, temyize konu direnme kararında direnme gerekçesi yer almamakta; bozma ilamına hangi nedenlerle uyulmadığı, bozmanın niçin yerinde görülmediği ve mahkemenin bozulan önceki kararının neden hukuka uygun olduğu hususlarında herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Dahası, karar gerekçesinde, önceki kararda direnildiği yönünde bir ifade dahi mevcut değildir. Kararın gerekçe bölümü, Özel Dairece bozulan 27.12.2005 günlü ilamla aynıdır. Hukuk Genel Kurulu’nun usule ilişkin bozmasına konu 13.11.2007 günlü karardaki gerekçeye (Özel Daire bozma ilamında değinilen yönetmeliklerin, çek bedelinin bankadan tahsil edilmesinden daha sonra yürürlüğe girmiş olmaları karşısında bozmanın yerinde bulunmadığı gerekçesine), temyize konu direnme kararında yer verilmemiştir.

    Hukuk Genel Kurulu’nda işin esasının incelenmesine geçilmeden önce, direnme kararının Anayasa’nın 141/3 ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388/3. maddeleri anlamında gerekçe ihtiva edip etmediği, usuli ön sorun olarak incelenip,

    değerlendirilmiştir.

    Öncelikle konuya ilişkin şu genel açıklamaların yapılmasında yarar bulunmaktadır;

    Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün bulunması, zorunludur.

    Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3 maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.

    Öte yandan, bazen bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi konularda yapılacak hukuksal değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesi de, o kararın yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.

    Yine, direnme kararlarının hukuksal niteliklerinin doğal sonucu ve gereği olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yapacağı inceleme ve değerlendirme sırasında gözeteceği temel unsurlardan birini direnme gerekçesi oluşturacağından, yukarıda değinilen genel anlamdaki tüm diğer nedenlerin yanında, özel olarak bu bakımdan da direnme kararının usul hukuku ilkelerinin aradığı anlamda bir gerekçe içermesi zorunludur. Başka bir ifadeyle, Özel Daire bozma ilamına hangi nedenlerle uyulmadığı, bozmanın niçin yerinde bulunmadığı ve mahkemenin bozulan önceki kararının neden hukuka uygun olduğu hususlarının direnme kararında açıklanması, onun hukuka uygunluğunun denetlenebilmesi açısından kesin bir zorunluluktur. Nihayet, direnme kararları, yapıları gereği, Yasa’nın hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı Yargıtay Dairesinin bu denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin bir iddiayı içerdiklerinden, o iddianın yasal ve mantıksal gerekçelerini de ortaya koymak zorundadır.

    Öte yandan, herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin direnme kararı verilmesinin, hakimin yargılama görevini savsaması olarak dahi düşünülmesi mümkündür.

    Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında: Yerel Mahkemece verilen direnme kararının, yukarıda açıklanan nitelikte bir yasal gerekçeyi içermediği çok açıktır. O halde, direnme kararı salt bu nedenle bozulmalıdır.

    S O N U Ç : Direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçeyle H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 04.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi