Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/17837
Karar No: 2014/2782
Karar Tarihi: 24.02.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/17837 Esas 2014/2782 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2013/17837 E.  ,  2014/2782 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali tescil ve ecrimisil davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı... ile vekili Av.... geldi. Aleyhine temyiz olunan davacılardan ... ile davacılar vekili Av.... geldi. Gelen tarafların ve vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanununun 24/1 ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 21/3.maddeleri uyarınca görüşmenin 24.02.2014 günü saat 14.00’e bırakılması uygun görüldü.
    Belirli gün ve saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacılar için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine, 49.065.00 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 24.02.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. Başkan

    KARŞI OY YAZISI

    Sayın çoğunluğun,
    Kararın onanması yönündeki görüşüne;
    Karşı oyumun gerekçeleri aşağıda sunulmuştur.
    Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, tarafların kardeş olduklarını, 1979 yılında ...."dan ailecek...."a göç edip ayrı ayrı deri sektöründe çalışmaya başladıklarını, daha sonra bir araya gelip 1987 yılı Mayıs ayında ... Çanta - .... ... ünvanlı deri çanta imalatı ile iştigal eden firmayı kurduklarını, gece gündüz çalışarak önemli kazanımlar elde ettiklerini, firmanın davalı üzerine yapılmasının sebebinin yöresel kültürün ağır basması, davalının yaşça büyük olması, maliyetler ve o dönemki piyasa koşulları gereği olduğunu, buna rağmen taraflar arasında hiç bir konuda ayrım olmadan tam bir elbirliği halinde mülkiyet ve adî ortaklık söz konusu olduğunu, o zaman edinilen taşınmazların yöresel saygı ve anlayış gereği tarafların babası adına alındığını, bu arada işlerin yoğun olması sebebiyle her ayın 15 gününü..."da geçiren davalı ...."in teklifi diğerlerinin onayı ile 1995 yılı Ekim ayında .... İlçesi, ... Köyü 207 ada 3 parseldeki taşınmazın 1/2 hissesinin satın alındığını, taşınmazın bedelinin bütün davalıların elde ettiği gelirden karşılandığını, fakat tapusunun çok parçalı görünmenin doğuracağı sıkıntılar sebebiyle davalı üzerine yapıldığını, her ne kadar taşınmazın geri kalan 1/2 hissesi ... adına gözükse de bu hissenin sahibinin de... ile ... ve.... olduğunu, taşınmaz üzerine sonradan hep birlikte otel inşa edildiğini, otelin işletmesinin bütün hissedarlar tarafından kurulan ... İnşaat Turizm Yatırımları ve İşletmecilik A.Ş."ne verildiğini, yine ekonomik sıkıntılar sebebiyle kardeşler arasında 1996 yılında ... Çanta Deri Mamulleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti"nin kurulduğunu, otelle ilgili ödemelerin çoğunun bu firma üzerinden banka havalesi veya elden yapıldığını, o zamanlar taraflar arasında gelirin bölüşülmediğini, 2003 yılında davalının kardeşlerini toplayıp kendisinin yeni bir şirket kuracağını söyleyip hesabını ayırmak istediğini bildirdiğini, 2005 yılı Mayıs ayında davalının şirket hisselerini davacılara devrettiğini, kendine yeni bir şirket kurduğunu fakat bu şirketin başarılı olamadığını, davalının bu aşamada dava konusu yaptıkları taşınmaz ve otelin kendisine ait olduğunu söylediğini, aile ile bütün bağlarını kopardığını, 2003 yılından itibaren otelin kiralanarak hatırı sayılır bir gelir elde ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla taşınmazdaki davalıya ait hisselerin eşit hisseyle davacı ve davalılar adına tesciline, 100.000 TL ecrimisilin davalıdan alınarak davacılara eşit hisseyle verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekilleri cevap dilekçesinde; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, dava konusu taşınmazın resmî şekilde yapılan işlemle davalıya intikal ettiğini, aynı kuvvette bir delille aksinin ispat edilmesi gerektiğini, davacıların taşınmazı alacak mali gücünün olmadığını, davacıların 1979 yılında....’a geldiklerini 1979 yılında davacılardan....’nın 12,...’in 10, ....’ın 8,....in 7....’ın ise 2 yaşında olduğunu, bu yaştaki çocukların deri sektöründe çalışamayacaklarını, adi şirkete ortak olmak içinde sermaye ve emeklerinin söz konusu olamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.
    Dava konusu taşınmazın tapu kaydı ve taşınmazın tapu kaydında görülen kira şerhine ilişkin sözleşme getirtilmiş, bilirkişiler tarafından taşınmazın dava tarihi itibariyle değeri ve ecrimisil hesabı yapılmıştır.
    Mahkemece beyanlarına itibar edilen;
    Tanık ... beyanında; 1994 yılından beri tarafların yanında çalıştığını, çalışmaya başladığında daha şirketin kurulmadığını, davalının şahsı üzerine mevcut bir işletme bulunduğunu, bütün kardeşlerin burada çalıştıklarını, o zamanlar isminin ... Çanta... ... isimli şahıs şirketi olduğunu, 1995 yılında Limited şirketin kurulduğunu, altı kardeşin de bu şirkete ortak olduklarını, çanta imalatı ve toptan çanta satış işi yaptıklarını, müşterilerinin çoğunun ... Bölgesi"nde bulunduklarını, davalının her ay .... Bölgesi"ne inip....ndan ..."ya kadar hem satış yapıp, hem de tahsilat yaptığını, 1994 yılından önce şirketin dışarıdan muhasebesini tutan müşavirin yanında çalıştığını, tarafları bu sebeple 1994"den önce tanıdığını, 1993 veya 1994 yılında davalı...’in ..."ya geldiğinde arsa alım durumunun ortaya çıktığını, o zamana kadar alınan bütün taşınmazların tarafların anne ve babası adına alındığını, dava konusu yapılan ve üzerinde otel bulunan taşınmazın alınması gündeme geldiğinde davalının bunu İstanbul"a telefonla bildirdiğini, kardeşleri bu bölgeyi davalı daha iyi bildiğinden ve kardeş olmaları sebebiyle taşınmazın alınmasına onay verdiklerini, şirkete sık sık gelip gittiği ve muhasebe işlerini takip ettiği için bunları bildiğini, arsa alındıktan sonra üzerine otel yapılmasının gündeme geldiğini, ... Ticaret Odası"na bağlı .... İnş. Turizm Yatırımları isimli bir A.Ş. kurduklarını, bu şirkete altı kardeşin ortak olduklarını, taşınmazın üzerine otel inşaatına başlandığını, otelin yapımı ve iç donanımı sırasında iki şirketin leasing verdiğini, ... Çanta"nın kullanılan leasinglere kefil olduğunu, otelin 1997 ya da 1998 yılının 6. ayında faaliyete geçtiğini, davalının 2005 yılında kurulan Limited şirketten ayrıldığını, diğer kardeşlerin ortak olduklarını, ..."ya gelip araştırma yaptığında A.Ş. olarak kurulan şirketin beyannameleri verilmediği ve gerekli işlemler yapılmadığı için re’sen kapatıldığını öğrendiğini, davalının 2005 yılında şirketten ayrıldıktan sonra başka bir şirket kurduğunu, kendisinin de burada ortağı olarak çalıştığını, taraflar arasında ortaklığın sona ermesi ile ilgili yazılı bir anlaşma yapılmadığını, arsa alınırken ödenen paraların yine otel yapılırken ödenen paraların o zaman şirket olmadığı için ya davalının şahsî hesabından ya da kendisinin hesabından çıkartılarak verildiğini,
    verilen paranın o zaman .... Çanta ismi ile davalının önderliğinde beş kardeşin çalıştığı firmanın parası olduğunu, 1994"den 2011 yılına kadar çalıştığı süre içerisinde kendisinin altı tane patronu olduğunu, altısına birden hesap verdiğini, bunlardan bazısının imalatla ilgilendiklerini, bazısının dış ilişkileri takip ettiklerini, 2005 yılına kadar dış ilişkileri davalının yürüttüğünü, bunun için diğer kardeşlerinin ön plâna çıkmadıklarını, bunda kardeş olmalarının payının da olduğunu, yatırımlar yapıldıktan, alacaklar verecekler çıktıktan sonra gelen paranın kardeşler arasında bölündüğünü, yaklaşık bir sene önce davanın ilk duruşması yapılmadan ya da dava açılmadan önce davalının teklifi ile ...."da oturan davacılar .... ve ... dışındaki tarafların ...."da bir araya geldiklerini, onlara milletvekili olan ..., Kültür A.Ş. Başkanı...., davalının arkadaşı ve tarafların köylüsü olan soyadını bilmediği ... isimli kişi ile tarafları bütün gelir giderlerini bildiği için kendisinin katıldığını, davalı kardeşlerine 600.000 TL ödemeyi ve bunu 5 yıllık süre içinde ödemeyi teklif ettiğini, kardeşlerinin süreyi ve meblağın azlığını gerekçe göstererek teklifi kabul etmediklerini, davalının ismini taşıyan şahsî işletmenin şirket kurulduktan sonra gerek kalmadığı için tasfiye olduğunu, fakat ortakları arasında bununla ilgili yazılı bir anlaşma yapılmadığını, işletmenin ya da davalının adına bir şey olmadığını, herşeyin tarafların anne ve babasının üzerine olduğunu, şahıs işletmesinin 1995 yılının sonlarında kapandığını düşündüğünü, fakat belirttiği gibi hem şahıs işletmesi varken hem de şirket kurulduktan sonra taraflar arasındaki ilişkilerin değişmediğini,
    Tanık ... beyanında; davanın tarafı olan çocuklarının hep birlikte çalıştıklarını, kazançlarının bir olduğunu, ne zamandan beri birlikte çalıştıklarını tarih olarak söylemeyeceğini, davalının otel işi çıktıktan sonra yaklaşık üç- dört yıl önce diğer çocuklarından ayrıldığını, davalının dava konusu taşınmazın tapusunu kendi üzerine aldığını, daha sonra davacılara sırt çevirdiğini, taşınmazın parasının muhasebecisi vasıtası ile tarafların hepsinden çıktığını, davalıya kardeşlerinin hakkını vermezse hakkını helal etmeyeceğini söylediği hâlde taşınmazı geri vermediğini, paranın hep birlikte kazanıldığını, hep birlikte aktarıldığını, İstanbul"da oturduğunu, yerin ..."da olduğunu, ..."ya gelemediğini, sürekli davalıya “başka kız kardeşiniz yok, altı kardeşsiniz, yeri benim üzerime verin” dediğini, davalının sürekli yeri devredeceği hususunda oyaladığını, davalının yalanla dolanla tapuyu üzerine çevirdiğini, sonra çocuklara dirsek çevirdiğini, İstanbul"daki bütün malların kendisinin üzerinde olduğunu,
    Tanık Hatice ... beyanında; dava konusu yeri bildiğini, yaklaşık 15-16 yıl önce tarafların hepsinin verdiği parayla alındığını, şu anda alınma tarihini söyleyemeyeceğini, taşınmazın tapusunun davalı üzerine olduğunu, davalının taşınmazın alındığı sıralarda taşınmazın bulunduğu yere tura geldiğini, taşınmazın alınma ihtimali doğduğunda bütün kardeşlerini arayıp taşınmazı kendi üzerine almak istediğini söylediğini, diğerlerinin de buna onay verdiklerini, diğerleri uzakta oldukları ve abilerinin emrinden çıkmadıkları için taşınmazın tapusunun davalı adına alınmasına onay verdiklerini, davalı otel olduğu için ve tapu kendi adına olduğu için diğerlerine vermek istemediğini, tarafların üç dört sene öncesine kadar birlikte çalıştıklarını, davalının, davacılar için “bunlar köpek gibi çalıştılar ben haklarını nasıl yiyeyim” dediğini, davalının üç dört yıl önce ayrıldığını, tarafların bu malları kazanıncaya kadar tezgahların altında yattıklarını, davalının 2 yıldır davacılarla görüşmediğini, anne ve baba olarak kendileriyle de görüşmediğini, davalının işlerden ayrılma tarihini net olarak söyleyemeyeceğini,
    Tanık ... beyanında; oğlu..."nün 1993 yılında askerden geldiğini, oğlu askerden geldikten sonra ..."la ortak olduğunu, birlikte çalışırlarken .... Kasabası"ndan bir taşınmazın ortasından yer aldıklarını, daha sonra yol kenarında olan bir taşınmazın sahibinin yerini onlara satmak istediğini, bu yer geniş olduğu için almaya güçlerinin yetmediğini, ...."la-..."nün o zamanlar çanta sattıklarını, davalının da onların dükkanına satmaya çanta getirdiğini, bu sebeple davalıyı tanıdıklarını, yeri almaya güçleri yetmeyince davalıyı yeri almak için aradıklarını, davalının onlara “siz alırsanız ben de katılırım” dediğini, bahsettiği yeri davalı, oğlu ve...."ın birlikte aldıklarını, bu yeri aldıktan sonra oğlu ve..."ın önceden aldıkları yerin % 50 hissesini davalıya verdiklerini, belirttiği taşınmazların ada ve parsel numarasını ve mevkini söyleyemediğini, ancak giderse gösterebileceğini, davalı ve diğerlerinin aldığı taşınmazın tapusunun 1/2 hissesinin kendisinin adına olduğunu, daha doğrusu ilk başta yarı tapusunun oğlunun adına olduğunu, taşınmazın üzerine inşaat yapıldığını, inşaatın borçlarının bir kısmını kendisinin ödediğini, şu anda bunu miktar olarak söyleyemediğini, defterinde kayıtlı olduğunu, borcu kendisi ödediği için oğlunun üzerindeki hisseyi kendisine devrettiğini, 7-8 yıl aralıklarla bura için yapılan borcu ödediğini, fakat borcun tamamını kendisinin ödemediğini, taraflar arasındaki ilişkileri bilmediğini, davalı..."i daha önce gördüğü için tanıdığını, davalıyla taşınmaz üzerine inşaat yapılırken görüştüklerini, diğer davacıları görmediğini, ...,.... ve ...."ın taşınmaza ortak olduklarını, taşınmazın resmen kendisinin adına olduğunu, fakat esas olarak bu kişilere ait olduğunu, daha doğrusu kendisinin üzerinde olan hissenin bu kişilere ait olduğunu,
    Tanık ... beyanında; tarafların 1979 ya da 1980 yılında...."den...."a geldiklerini, kendilerinin ..."e gittiklerini, taraflarla hem köylü hem de akraba olduklarını, bir süre sonra davalı...."in çanta işi üzerine bir dükkan açtığını duyduğunu, o zamanlar davacıların başka yerlerde çalıştıklarını, 1986 yılından sonra davalının dükkanı şahsî işletme hâline getirdiğini, 1990 yılına kadar bu şekilde çalıştığını, daha doğrusu 1990"lı yıllara kadar bu şekilde çalıştığını, 1990"lı yıllarda davalı tarafından Limited Şirket kurulduğunu, yine dava konusu yapılan taşınmazı aldığını bildiğini, fakat taraflar arasındaki iç ilişkileri bilmediğini, sadece taşınmazın .... tarafından alındığını bildiğini, taşınmazın davalı tarafından arsa olarak alındığını, davalıdan ve davalının ortaklarından taşınmaz üzerindeki otelin davalı tarafından yapıldığını duyduğunu, otele gelip kaldığı için taşınmazı bildiğini, 2004 yılında davalıyla görüştüğünde ... Çanta"yı kardeşlerine bıraktığını, ayrıldıklarını söylediğini, 1997 ve 1998 yılında ... Çanta isimli işyerine gittiğinde davacıların da orada olduklarını, birlikte çalıştıklarını gördüğünü, davacıların orada hangi sıfatla çalıştıklarını bilmediğini, şirketin durumu hakkında da bilgisinin olmadığını, ifadesinde geçen ve doğrudan bildiğini söylediği hususlar dışındaki şeylerin davalıdan duyduğu şeyler olduklarını, kendilerinin de aile olarak kardeşleriyle birlikte çalışmaya başladıklarını, iki kardeşinin ayrıldığını, hâlen diğer kardeşleriyle birlikte çalışmaya devam ettiğini, dışardan gördüğünün işin davalı tarafından yürütüldüğünü,
    Tanık ... beyanında; dava konusu taşınmazın % 50"sinin ..."ın oğlu olan.... ve kendisine ait olduğunu, fakat tapuda % 50 hissenin ... adına olduğunu, bir dönem sıkıntılarının olduğunu, otele icra gelmesin diye tapuyu ... adına yaptıklarını, 1994 ya da 1995 yılında şu anda otel bulunan dava konusu taşınmazın arka tarafındaki taşınmazı .... ile birlikte satın aldıklarını, daha sonra dava konusu yerin satılığa çıktığını duyduklarını, taşınmazı almaya paralarının yetmediğini, aynı gün ticaret yaptıkları davalının işyerlerine uğradığını, yeri almadan önce .... ile birlikte mağazalarında deri çanta sattıklarını, davalının da İstanbul"da kardeşleriyle birlikte .... Çanta ismiyle çanta imali yaptığını, atölyeleri olduğunu, davalıya durumu anlattığını, bu yerin satıldığını, kendisinin yerine komşu olduğunu, satılığa çıkan yeri almaya gücünün yetmediğini söylediğini, davalıya yeri gösterdiğini, davalının kendisine “senin olan yeri bu yerle birleştirmek koşuluyla yeri alalım” dediğini, davalıya “senin kardeşlerin var, benim zaten bir ortağım var, ben karşımda birden çok muhatap istemem, karışıklık istemem” deyince davalının kendisine “senin tek muhatabın var benim, senin tek ortağın benim” dediğini, bir gün sonra yerin sahibiyle birlikte tapuya gittiklerini, taşınmazı 354.000 Alman Markına satın aldıklarını, paranın yarısını davalının, yarısını kendisi ve ortağı ..."nün
    verdiğini, tapunun yarısını davalı..."in adına, yarısının ortağı .... adına olduğunu, 1 sene sonra taşınmazın üzerine otel inşaa etmeye başladıklarını, 54 odadan oluşan apart otel yaptıklarını, inşaat masraflarını parası olduğu sürece kendisinin verdiğini, olmadığı zamanlar davalı..."i aradığını, onun gönderdiğini, genelde banka hesabıma gönderdiğini, hesaplara bakıldığında görüleceğini, otel ve taşınmaza yaklaşık toplam 3-3,5 Milyon Alman markı para harcadıklarını, işin sonunda davalıyla hesap gördüklerinde davalının 300.000 Alman Markı kadar fazla ödediğini tespit ettiklerini, bunun karşılığında davalıya senet düzenleyip verdiklerini, sonrada ödediğini, davacıların iddiaları hakkında pek bir bilgisinin olmadığını, davalıyla oturduklarında bazen anlatmak istediğini, dinlemediğini, bir defasında davacı İbrahim ve davacı vekiliyle oturup konuştuklarını, oteli 1997 yılında açtıklarını, aynı yıl şirket kurduklarını, adının As İnşaat olduğunu, şirketin %50"sinin kendisi, kardeşi .... ve...."a, % 50 hissesinin davalı..., davacılar ..., ..., .., ... ve ..."a ait olduğunu, ... ile...."ın mal sahibi olarak oteli bu şirkete kiraya verdiklerini, bunun da 1997 yılında olduğunu, 2004"e kadar oteli bu şirketin işlettiğini, iyi işletemedikleri için şirketi kapatmaya karar verdiklerini, davalının kendisine “bu otelle artık sen ilgilen” dediğini, 2004 yılından beri oteli kiraya verdiğini, paranın %50"sinin otelle ilgili borçlara gittiğini, geri kalan %50"nin yarısını kendisi ve...., yarısını davalı..."in aldığını, otel yapıldıktan sonra yatırım yapıldığını, çatısının değiştirildiğini, yine 100 odaya çıkartıldığını, bu sebeple borçlandıklarını, 2009 yılında davacı ... ve vekilinin kendisine davalının otel nedeniyle kendilerine para vermediğini, bu sebeple dava açacaklarını söyleyince onlar"a “madem neden biz şirketi 2004"te kapattığımızda 600.000 Euro civarında borç varken bu hususu söylemediniz” dediğini, 2005 yılında imar kirliliği sebebiyle mahkemelik olduklarını, davaya kendisi, davalı ve ..."ın geldiklerini, davacıların gelmediklerini, çağırılmadıklarını, 2011 yılında çıkan torba yasadan vergi borçları sebebiyle faydalandıklarını, vergi dairesine, belediyeye ne kadar borç varsa bunları davalıyla birlikte gidip yapılandırdıklarını, ödemelerle ilgili makbuzların kendisinde durduğunu, gelen kirayı borca kullandıklarının olduğunu, yeri geldiğinde kendi ceplerinden para ödediklerini, şahsi kefaletlerini verdiklerini, bankadan kredi çekip ödeme yaptıklarını, kredi kullanırken davalının şahsi kefalet kullanmadığını, fakat kendisine “ödemeler gelince ne kira gelirse götürüp yatırırsın” dediğini, davalıyla ilk başta konuşurken davalının atölyede kardeşleriyle birlikte çalışması sebebiyle davalıya “daha sonra başka şeyler çıkar” demesinin sebebinin davalının İstanbul"da kardeşleriyle ortak ticareti olmasından kaynaklandığını, daha önce belirttiği gibi ... Çanta"yı işlettiklerini, bu sebeple davalıya “tek ortak istediğini” söylediğini, para işinde hep davalıyla muhatap olduğunu, davacıların ve davalının para işlerini bilmediğini, sipariş vermek için tarafların işlettiği İstanbul"daki işyerine gittiğinde davalı tarafından verilen paraların taraflar tarafından birlikte verildiği kanısına kapıldığını, bu hususu davalıya sorup bir sorun oluşturabileceğini
    söylediğinde kendisinin verdiğini söylediğini, davalının o zaman kendisine “benim çocuklarım özel okula gidiyor ben bunun parasını ödüyorum, onlar göndermiyor, herkes kendi parasını kullanıyor” diye cevap verdiğini, davalıya verdiği senette kendisinin ve..."ın borçlu olduğunu, alacaklının davalı olduğunu, hesap gördükleri zaman yanlarında ...."ın olduğunu, davalının o zamanlar haftada ya da iki haftada bir...."e sipariş dağıtmaya geldiğini, yanında da kardeşlerinden birisinin olduğunu, bu sebeple bu konuşma sırasında yanlarında davacılardan ..., ... ya da İsmail"den birinin bulunduğunu, fakat şu anda hangisinin olduğunu hatırlamadığını, şirket kurarken kardeşini ...."dan çağırdığını, otelle ilgilenmesini istediğini, davacıların şirkete niçin ortak oldukları hakkında bilgisinin olmadığını, ilk 3-4 yıl şirketin yönetim kurulu başkanının...olduğunu, ondan sonraki 3-4 yılda yönetim kurulu başkanının... ... olduğunu,
    Tanık ....... beyanında; tarafların halasının çocukları olduklarını, annesi erken yaşta öldüğü için halasının yanında büyüdüğünü, 1986 senesinde ..."ta hep beraber dükkan açtıklarını, davalı... ..."un en büyük kardeş olduğu için işleri hep organize ettiğini, ortak olduklarını, birlikte kazandıklarını, kendisinin de yanlarında çalıştığını, davaya konu ..."daki taşınmazı da beraber aldıklarını, ancak tapunun davalı adına yapıldığını, tarafların birbirine güvenlerinin olduğunu,
    Tanık Nedim ... beyanında; tarafların babasıyla amca çocukları olduklarını, dava konusu...."daki otel olan yeri tüm tarafların aynı işi yaparak birlikte çalıştıkları birikimlerle 90"lı yıllarda satın aldıklarını, ancak ailenin en büyük çocuğu davalı olduğu için tapunun onun adına yapıldığını, çalıştıkları işin işlerini en büyük çocuk olarak davalının yaptığını, taşınmazı tarafların tamamına ait olduğunu, kendi kazançlarıyla alındığını, miras kalan bir yer olmadığını,
    Tanık ... beyanında; tarafların kız kardeşinin çocukları olduklarını, tarafların 1979 yılında ailece İstanbul"a göç ettiklerini ve orada deri sektöründe çalıştıklarını, 1987 yılında tarafların ortaklaşa deri çanta üzerinde birlikte bir şirket kurduklarını, kazançlarının ortak olduğunu, kazançları ile ortaklaşa ... ...."nda işyeri aldıklarını, yine .... Parselde bir bina yaptıklarını, binayı babalarının ismine tapuya kaydettirdiklerini, ... de bir daire aldıklarını, yaklaşık olarak bundan 10-15 yıl önce .... İli, .... İlçesi"nde bir arsanın 1/2 hissesini tarafların ortaklaşa satın aldıklarını, tarafların bu arsa üzerine ortaklaşa bir otel yaptıklarını, söz konusu oteli davalının kendi adına tapuya kaydettirdiğini, bundan yaklaşık 3 yıl öncesine kadar otelin gelirini ortaklaşa aldıklarını, ancak 3 yıldır oteli davalının kiraya verdiğini ve davalının kullandığını, gelirini de kendisinin aldığını, davalının davacılardan yaklaşık 5-6 yıl önce ayrıldığını, davalının ... Çanta Şirketi"nden herhangi bir bedel almadan ayrıldığını, davalıya kardeşlerinden ayrılma dediğini, davalının kendisine kardeşleriyle yapamadığını söylediğini, davacılardan hiçbir karşılık almadan ... Çanta şirketinden ayrıldığını, İstanbul"daki taşınmazların da zaten babalarının üzerine kayıtlı olduklarını, dava konusu oteli hâlen davalının kullandığını,
    Tanık ... beyanında; 1997 yılında malî müşavir olarak davacılar ve davalının ortak olduğu şirketin muhasebesine baktığını, 1999 yılında kendisine ait büro açtığını, tarafların şirketinin işlerine bakmaya devam ettiğini, 1997 yılında çalıştığı şirkette şirketin sahibi olarak... beyi bildiğini, sonradan altı ortak olduklarını ağabey konumunda olduğu için davalı..."in işlerle ilgilendiğini öğrendiğini, 1999 yılında kime karşı sorumlu olacağını sorduğunda davalı..."in “altı kardeşiz, şirket hepimizin, herkes senin patronundur” şeklinde cevap verdiğini, yaklaşık 2-3 yıl davalı..."in sürekli ön plânda tutulduğunu, şirketin diğer ortakları olan kardeşlerinin davalı..."e araba almak istediğinde bile “sana bu yakışır” şeklinde daha lüks araba almasını söylediklerini, 2-3 yıl sonra davalı..."in şirketten ayrıldığını, değişik işler yaptığını, tutunamadığını, en son kendisine bir şirket kurduğunu, o şirketinin de para kazanamadığını, kapattığını, onun o şirketinin de muhasebesine baktığını, taşınmazın satın alındığı tarihte kendilerini tanımadığı için nasıl alındığı konusunda bilgisinin olmadığını, ancak gerek davalı..., gerekse diğer ortakları olan kardeşleri ile yaptığı görüşmede kendisine şirketten kazandıkları parayı ..."ya göndererek oradaki taşınmazı satın aldıklarını, daha sonra oraya otel inşa ettiklerini söylediklerini, davalı... şirketten ayrıldığında otelin tamamının kendisine verilmesini, şirketin hisselerinin de kardeşlerinde kalmasını önerdiğini, ancak kardeşleri olan davacı ortakların otelin çok değerli olduğunu, arada fahiş fark bulunduğunu belirterek kabul etmediklerini, davacılar ve davalının ataerkil bir aileden geldiklerini, büyüklerine son derece değer verdikleri ve her şeyi onun isteği doğrultusunda yaptıkları için...."da altı kardeş çalışarak kazançlarından aldıkları bütün malı mülkü babalarının üzerine yaptıklarını, dava konusu..."daki taşınmazın nasıl satın alındığını, kimin ne kadar hissesi olduğu konusunda bilgisinin olmadığını, sonradan duyduğuna göre burası alındıktan sonra ağabey konumundaki..."un taşınmazın kendi adına alınmasını istediğini, ataerkil bir aile oldukları için onun adına yaptıklarını, ancak taşınmazın tamamının mı, 1/2"sini mi yaptıklarını bilmediğini,
    Tanık ... beyanında; .... Bankası .... Şubesi"nde memur olarak çalıştığını,..."u dayısı.... aracılığı ile tanıdığını, tarihini kesin olarak hatırlamadığını, tahminen 15 yıl kadar önce çalıştığı ... Bankası .... Şubesi"nde... ... adına Türk Lirası, Dolar, Mark, Sterlin, ... ..., ... Sterlini olarak hesap açtığını,...."un dericilik yaptığını söylediğini, açtırdığı bu hesaplar aracılığıyla havaleler gönderdiğini, deri alışverişlerinde kullandığını, işçilerin haftalıklarını ödemek için bu hesaplardan para çektiğini, 5 veya 7 yıl kadar sonra... ... ile daha sonradan tanıdığı diğer davacıların deri ve çanta üzerinde şirket kurduklarını öğrendiğini, daha doğrusu ... Çanta diye bir firma kurulduğunu öğrendiğini, ancak davacılar ile davalının bu ... Çanta"da ortak olup olmadıklarını bilemeyeceğini,... ..."un...."da taşınmaz aldığını söylediğini, hesabından para gönderdiğini,
    hatta bankanın performansının düşmesini istemediği için... ..."tan hesaptan göndermemesini istediğini, bildiği kadarıyla ..."dan alınan taşınmazın tüm satış bedelini...."in .... Bankası .... Şubesi"ndeki hesabından ödendiğini, o hesaplardaki parayı... Bey"in diye bildiğini, diğer davacıların o paranın ortağı olup olmadığını bilmediğini, ancak dava dilekçesinde belirtilen .... Ticaret Turizm Yatırım Şirketi hakkında bir bilgisinin olmadığını, otelin paralarının ... Çanta Deri Mamülleri San ve Tic. Ltd. Şti. tarafından ödenip ödenmediği konusunda da bilgi sahibi olmadığını, ayrıca davacıların herhangi bir bedel almadan bu şirketten ayrılıp ayrılmadığı hakkında da bir bilgisinin olmadığını, sadece... Bey"in çalıştığı ... Bankası .... Şubesi"nden yukarıda belirttiği Türk Lirası ve yabancı para cinsinden hesap açtırdığını bildiğini, o paraların da ona ait olduğunu bildiğini, diğer davacıların paraların ortağı olup olmadığı konusunda da bilgisinin bulunmadığını, şirketler hakkında da bilgisinin olmadığını,
    Tanık ... beyanında; tarafları 1983 -1985 yılından beri tanıdığını, davacılar ile davalının 1986 yılında şahıs firması kurduklarını, ortak olarak çalışıp işlettiklerini, çanta imalatı yaptıklarını, 2005 yılında şirkete dönüştürdüklerini, kendisinin sigorta işlerini takip ettiğini, ortak paraları ile aldıkları taşınmaz üzerine otel yaptıklarını, parasını ortak olarak ödediklerini,
    Beyan etmişlerdir.
    Mahalli mahkemece açılan davanın adi ortaklık sebebine dayalı tapu iptali ve ecrimisil davası olduğu, kardeş olan tarafların birlikte çanta işi yaptıkları kazançlarını, gayrimenkule yatırdıkları,..."da aldıkları taşınmazların tapu kayıtlarının babaları adına tescil ettirdikleri, dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin tarafların ortak kazancıyla alındığı, hissenin davalı adına tescil edildiği, taşınmazın üzerine diğer ortaklarla birlikte otel yapıldığı, otel yapım masraflarının birlikte karşılandığı, daha sonra tarafların birlikte çalışmayı bıraktıkları ancak, aralarında tasfiye işlemini gerçekleştirip kazancın paylaşılmadığı, bu sebeple adi ortaklıktan kaynaklanan talepler için ön görülen zamanaşımı süresinin başlamadığı, gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Adî ortaklık iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Somut olayda tarafların adî ortaklığın kurulmasına ilişkin açık ve zımni bir beyan ve iradeleri olduğu söylenemez.
    Davacılar dava dilekçesinde dava konusu ... Çanta ünvanlı adî ortaklığın 1987 yılında kurulduğunu belirtmişlerdir. Dosyaya mübrez nüfus kayıtlarına göre davacı ... bu tarihte (adi ortaklığın kurulduğu tarihte) 16, ... 20, ... 11, ... 18, ... 15 yaşındadır. Hayatın olağan akışına ve mantık kurallarına göre bu yaştaki kişilerin bir ortaklık kuracak kadar ya da iddia ettikleri adî ortaklığa ortak olacak kadar para ve birikmiş sermayelerinin olması mümkün değildir. Ayrıca ..., ... ve...."in yaşları itibariyle adî ortaklığa emeklerini koymaları dahi söz konusu olamaz. Ayrıca, davacıların da kabulünde olduğu üzere İstanbul"daki taşınmazlar ve mallar baba üzerine yapıldığı hâlde dava konusu taşınmazın davalı adına yapılması da hayatın olağan akışına uygun değildir.
    Dinlenen tanıkların beyanları olayların ve hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi bu beyanlardan hareket ederek yazılı olduğu şekilde karar vermeye de yeterli değildir. Tanık beyanları olay ve belgelerle doğrulanmadığı gibi soyut niteliktedir.
    Davacılar adî ortaklığın 1995 yılında Limited Şirkete dönüştürüldüğünü daha sonra da Anonim Ortalığa dönüştürüldüğünü belirtmişler ve mahkemece de bu iddia kabul edilerek, adî ortaklık sona ermeden 1995 yılında Limited Şirkete dönüştürüldüğü kabul olunmuş ve dolayısıyla da adî ortaklık sona ermediğinden zamanaşımının süresinin başlamadığı kabul edilmiştir.
    Oysa ki, 6102 sayılı (yeni) Türk Ticaret Kanununa ticari işletmelerin başka bir şirkete dönüştürülmesine olanak sağlanmış ise de, 6762 sayılı (eski) Türk Ticaret Kanununa göre, adî ortaklık sona erdirilmeden başka bir şirkete dönüştürülemez. 6102 sayılı (yeni) Türk Ticaret Kanunuyla getirilen önemli düzenlemelerden biri de ticari işletmelerin dönüştürülmesine olanak sağlanmış olmasıdır. Bu olanak eski ticaret kanununda yoktur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve adî ortaklıktan kaynaklanan uyuşmazlıklara bakan Dairelerden hiçbirinin adî ortaklığın son bulmadan ve tasfiye edilmeden başka bir ortaklığa (olayımızda Limited) dönüşebileceğine dair eski Ticaret Kanunun uygulamasına yönelik hiçbir uygulaması mevcut değildir. Eski Ticaret Kanununa göre adî ortaklığın Limited Şirkete dönüşmesi mümkün olmayacağına göre tarafların kurdukları ve ortak oldukları Limited Şirketin kurulmasından önce taraflar arasında olan adi ortaklığın Limited Şirketin kuruluşundan önce son bulduğu ve tasfiye edildiği kabul edilmelidir. Böyle olduğu kabul edildiğinde taraflar arasında adî ortaklıktan kaynaklanan hukukî çekişmeler için zamanaşımının en geç Limited Şirketin kurulduğu tarihten başlamış olacağı izahtan varestedir.
    Davalı vekili esasa cevap süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Ancak, Yerel Mahkemece zamanaşımı itirazının süresinde yapılmadığı gerekçesiyle zamanaşımı itirazı reddedilmiş, ayrıca gerekçeli kararda da adî ortaklık son bulup tasfiye edilmediğinden zamanaşımı süresinin başlamadığı belirtilmiştir. Oysa ki, zamanaşımı süresindedir. Şöyleki; HUMK’nun 176/3. maddesine göre adlî tatilde bakılamayacak olan bir dava ile ilgili olarak adlî tatil sırasında verilen bir dilekçenin tebliğ üzerine karşı tarafın buna karşı yapabileceği işlem veya verebileceği cevap hakkında kanunî süreler adlî tatilde işlemeye başlar ve adlî tatil günleri de süreye dâhildir. Ancak, böyle bir sürenin bitmesi adlî tatile rastlarsa süre HUMK. 177. maddeye göre (7) gün daha uzatılmış sayılır. Dosyamızda da böyle bir durum söz konusudur. Davalı vekili de adlî tatilden sonraki (7) günlük sürede zamanaşımı itirazında bulunmuştur. O hâlde davalı vekilinin zamanaşımı itirazının süresinde olduğu kabul edilmelidir ve zamanaşımı itirazı irdelenmelidir.
    Davaya konu gayrimenkulün 1/2 hissesinin davalı adına tapuda kayıtlı olduğu nazara alındığında; genel kural gereğince resmî ve yazılı bir belgenin aksinin yazılı belgeyle ispat edileceği, ancak dosyamızda kardeş olan tarafların arasındaki uyuşmazlığın tanıkla da ispat edilebileceği istisnasından hareketle taraflar arasında adî ortaklığın olduğu ve taşınmazın da adî ortaklıktan elde edilen gelirle alındığı, mahkemece kabul edilmişse de; taraflar arasındaki adî ortaklığın mevcut olup olmadığı ve taşınmazın da bu ortaklıktan elde edilen gelirlerle alınıp alınmadığı kuşkuya yer vermeyecek ve tam bir vicdani kanı oluşturacak derecede ispat edildiği söylenemez. Ayrıca, mahkemenin kabulüne göre de tanıkla ispatı mümkün olan akrabalar arasındaki tapu kayıtlarının güvenilirliği zedelenmiş olur. Böyle durumlarda tanıkla ispatın daha ayrıntılı, somut bir şekilde ve tam bir vicdani kanı oluşturacak şekilde ispat edilmesi gerekir. Aksinin kabulü (olayların tanıkla ispatın mümkün olduğu) akrabalar arasında adî ortaklıktan kaynaklanan tapu iptal davalarında tapunun güvenilirliği kalmaz. Bir iki tanığın soyut beyanı ile 20-30 yıllık tapu kaydı iptal edilebilir. Dolayısıyla akrabalar arasındaki uyuşmazlıklarda tapunun güvenilirliği kalmaz. O hâlde taraflar arasında adî ortaklık olup olmadığı, taşınmazın bu ortaklıktan elde edilen gelirle alınıp alınmadığı, adî ortaklığın son bulup bulmadığı tam bir vicdani kanı oluşturacak şekilde somut delillerle (her türlü) açıklığa kavuşturulmalıdır. Kabule göre de adî ortaklık son bulmadan ve tasfiye edilmeden (6762 sayılı Tür Ticaret Kanununa göre) Limited Şirkete dönüşüp dönüşemeyeceği hususunda inceleme yapılmalıdır.
    Her ne kadar yerel mahkemece, davalı aleyhine ecrimisilede hükmedilmişse de bu yerinde değildir. Çünkü bu hususta da yeterli bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Medenî Kanunun 995/1 fıkrasında “iyi niyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır”. Davalının kötü niyetli olup olmadığı dahi tartışılmamıştır. Yerel mahkemenin bu takdiri de yerinde değildir.
    Bu itibarla; yerel mahkemenin, davanın kabulüne ilişkin kararının yerinde olmadığını, izah edilen hususların araştırılıp incelenmesi için kararın bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan, Sayın çoğunluğun aksi (onama) yöndeki kararına katılamıyorum. 24.02.2014


    KARŞI OY

    Sayın çoğunluğun ecrimisil yönünden kararına aşağıdaki gerekçelerle Karşı Oyum"dur.
    Taraflar arasında adi ortaklığın varlığı üzerinde bir uyuşmazlık yoktur. 30.01.1996 tarihinde taraflar arasında Ltd.Şti. kurulmuştur.
    Davalı 31.03.2005 tarihinde Ltd.Şti. üzerindeki hisselerini davacılara intikal ettirmiştir. Adi ortaklığın tasfiyesi olarak intikalinin sağlandığı savunması yoktur.
    26.03.1997 yılında 1/2 hisseyi tarafların dışında, 1/2 hisseyi ise tarafları ayni bir A.Ş."nin kuruluşu yapılarak adi ortaklığa konu taşınmazın idaresi için yetkilendirme yapıldığı açıktır.
    Anılan A.Ş."nin temsilcisi ise davacılardan ... olup, 31.12.2007 tarihinde sicilden terk edildiği belirlenmiştir. Kuruluş tarihi ile sicilden terk tarihleri arasındaki süreler içinde belirtilen A.Ş. ve yetkilisinin adi ortaklık ile elde edilen taşınmaz üzerinde otelin kiralanmasına dair işlemlerin yapılmasına çalışıldığı anlaşılmaktadır.
    Ecrimisile konu olan taşınmaz için S.Turizm A.Ş."ye kira mukavelesinin başlangıcı olan 01.10.2005 tarihinin esas alınması, yukarıda belirtilen açıklamalara göre uygun bir sonuç olamayacak; oluşa göre kabul gerektirmeyecektir.
    Taşınmazın idaresi için kurulan A.Ş."nin 2007 tarihine kadar kiralama işlemlerini yaptığı temsil ve ilzam yetkisinin davacı ... ve diğer davacıların da A.Ş."de hissedar olmalarına göre ecrimisilin değerlendirilmesinde 01.10.2005 tarihinin esas alınması, bu nedenlerle uygun olamayacaktır.
    Adi ortaklık çalışması ile elde edilen taşınmazın idaresi ve yönetimi için kurulan A.Ş."de davacıların hissedar olmaları sebebiyle ecrimisilin bu tarih içinde talep edilmesi iyiniyet kuralları ile bağdaşmayıp, davacıların davranışlarının -Çelişkili Davranış Yasağı - ....) ile karşı konulması M.K. 2.maddesinde yerini bulan iyiniyetin korunması, kötüniyetin himaye görmemesi sonucunu doğuracak ve adil sonuç -Adli Hakikat- yaratacaktır.
    31.12.2007 tarihinden sonra ise taşınmazın davalı tarafından kullanıldığı belirlenememiş, davalı tarafından kiralandığı isbat da olunmamış, isbat külfetinin davacılarda olmasına ve M.K. 6.madde hükmü gereğince bu külfetin yerine getirilmemesi sebebiyle davanın reddi gerekecektir.
    Belirtilen gerekçeler karşısında ecrimisil talebinin reddi gerekirken, kabulü kararına karşı gerekçeleri belirten Karşı Oyum"dur.



    ...

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi