"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “
“Tapu iptal ve tescil”
” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.9.2006 gün ve 203/208 sayılı kararın incelenmesi davalılardan Hazine ve Orman vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 27.2.2007 tarih,17525-2353 sayılı ilamı ile
(... Davacı, 3116 sayılı yasaya göre yapılan orman kadastrosunda orman sınırları içinde bulunan, ancak; daha sonra kesinleşen 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan M..... Ş..... Paşa Köyü .S..... Mevkii Mayıs 1961 tarih 2 numaralı tapu kaydı kapsamındaki taşınmazı noterde düzenlenen 01.07.1997 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile M..... E.... "den satın alıp zilyetliğini de teslim aldığı halde bu güne kadar tapuda devir işlemini yapmaya yanaşmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne, M..... Ş..... Paşa Köyü Mayıs 1961 tarih, 2 numaralı 5600 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davalı M..... E.... adına olan tapu kaydının iptali ile fen bilirkişinin 26.06.2006 tarihli krokili raporunda belirtildiği gibi 5400 m2 yüzölçümlü taşınmazın davacı M..... Ö...... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1939 yılında 3116 sayılı yasaya göre yapılan orman tahdidi ile, 25.04.1986 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 2896 sayılı yasayla değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B uygulaması bulunmaktadır.
M..... Ş..... Paşa Köyü S...... Mevkii 5600 m2 yüzölçümlü Aralık 1944 tarih 2 numaralı tapu kaydının iktisabında "Hazineye ait" emvalden olup, 2 nolu Toprak Tevzi Komisyonunca tevzi edilerek tescilide Mal Müdürlüğü"nün 18.08.1944 tarih ve 1024 sayılı teskeresi ile bildirildiği" belirtilerek tapuya tescil edilmiş, daha sonra da Mayıs 1961 tarih 2 numarada davalı M..... E....."ye satılmıştır.
Keşifte dinlenen uzman orman bilirkişinin ve fen bilirkişinin düzenledikleri raporlarda, M..... Ş..... Paşa Köyü Aralık 1944 tarih 2 numaralı sicilden, gelen 5600 m2 yüzölçümündeki Mayıs 1961 tarih 2 numaralı tapu kaydı kapsamındaki taşınmazın zeminde 5400 m2 olduğu, 3116 Sayılı Yasaya göre 1939 yılında yapılan ve kesinleşen orman tahdidinde Z...... Devlet Ormanı sınırları içinde bulunduğunu, 25.04.1986 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 6831 sayılı orman yasasının 2896 sayılı yasa ile değişik 2/B madde uygulamasında XXXIII numaralı 2/B madde parseli olarak Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığını, M..... Ş..... Paşa Köyünde, 766 Sayılı Yasaya göre 1970 yılında yapılan tapulama çalışmalarında bu tapu kaydı kapsamında kalan taşınmazın orman sınırları içinde bulunması nedeniyle tapu kaydı uygulanmayarak, tapulama dışı bırakıldığını bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı ile bilirkişi raporlarından, dava konusu taşınmazın 1939 yılında 3116 sayılı yasaya göre yapılan orman kadastrosunda Zerzavatçı Devlet Ormanı sınırları içinde bulunduğu, 25/04/1986 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 2896 sayılı yasanın 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, tapu kaydının ilk kez 1944 yılında 2510 Sayılı Yasa hükümlerine göre iskan tahsisi yoluyla oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Kesinleşen orman sınırları içinde bulunan bir taşınmazın iskan yada tevzi edilmesine olanak bulunmamaktadır. 2510 Sayılı Yasanın 21. maddesinde hangi tür arazilerin dağıtıma tâbi tutulacağı açıklanmış olup, ormanlar dağıtım dışında bırakılmıştır.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 11.9.1989 gün ve 1989/8162-9365, 8. Hukuk Dairesinin 10.06.1987 gün ve 1987/7525-7455,
14. Hukuk Dairesinin 14.05.1984 gün ve 1984/1493-3555 sayılı kararları ile ilgili hukuk dairelerinin birçok kararlarında da açıklandığı gibi orman olan yerlerin 2510 sayılı yasaya göre başkasına tevzi edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Doğal servet ve kaynak niteliğinde kamu malı olan ormanların, özel mülkiyet konusu olamayacağından, bu tür yerler hakkında gerçek kişiler adına tapu kaydı oluşturulmasıda özde kamu malı taşınmazın bu özelliğini değiştirmez. Anayasanın 169. maddesi gereğince ormanlar hiç bir suretle daraltılamaz. Bu nedenlerle, Devlet Ormanları içinde bulunan taşınmazlar hakkında kişiler adına oluşturulan tapu kaydı geçerli mülkiyet belgesi olamaz ve hukuken bir değer taşımaz. 10.10.1987 Tarihinde yürürlüğe giren,3402 Sayılı Yasanın 45. maddesi ile “
“orman sınırları içinde kalan veya orman sınırları dışına çıkartılan alanlardan zilyetliğe, eski tapu kayıtları ile iskan yoluyla oluşturulan tapu kayıtlarına değer verileceği konusundaki" hükümler Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün 1987/31-13 ve 14.03.1989 gün ve 1988/35-13 sayılı kararları ile Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 23.09.1998 gün ve 6325/14357, 07.07.1989 gün ve 1988/11017-11366, 06.11.1989 gün ve 588/15936 sayılı kararlan ile Dairemizin Yargıtay ve ilgili Hukuk Dairelerinin birçok kararlarında da benimsendiği gibi Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının görülmekte olan davalara uygulanması zorunludur. Anayasa Mahkemesince iptal edilen 3402 sayılı kadastro yasasının 45. maddesinin ilgili hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Yine toprak tevzi yoluyla verilen yerlerin orman rejimi dışına çıkartılması halinde hak sahipleri adına tesbit ve tescil edileceğini öngören 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesi de 22.02.2005 tarihinde kabul edilen ve 03.03.2005 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5304 sayılı yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 3402 Sayılı Yasanın 12/4. maddesi hükmüne göre, "kadastrosu tamamlanan çalışma alanı içerisinde kalan eski tapu kayıtları, işleme tabi kayıt niteliğini kaybederler. Bu kayıtlara dayanılarak Tapu Sicil Müdürlüğünde kayıt yapılamaz".
Bu nedenlerle; orman olan taşınmazların tapu ve zilyetlik yoluyla özel mülke konu olamayacağı kesinleşen Devlet Ormanı sınırları içinde bulunan taşınmaz hakkında 2510 Sayılı Yasaya göre oluşturulan tapu kaydının hukuki değerinin bulunmadığı, böyle bir taşınmazı, tapuda ya da satış vaadi sözleşmesi ile satın alan kişiler yararına her hangi bir hak doğurmayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN :Davalılardan Hazine ve Orman vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davalılar Hazine ve Orman vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesl gereğince BOZULMASINA, 25.02.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.