"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “
“Tespite İtiraz”
” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kahramanmaraş Kadastro Mahkemesince davanın reddine dair verilen 5.10.2007 Tarih, 49-228 sayılı kararın incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 10.4.2008 Tarih ve 541-1482 Sayılı ilamı ile;
(....İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliği dikkate alındığında mahkemece yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Davalı tarafın dayandığı Ağustos 1328 tarih, 68 sayılı tapu, kaydının uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi sözleri, komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmediğinden soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibaret olduğu gibi uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve eki haritada, keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan vermediğinden yetersizdir.
0 halde saptanan dava niteliği dikkate alındığında sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle davalı tarafın tutunduğu tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden ayrı ayrı getirtilmeli, bundan sonra tapu kaydına dayanan davalı tarafın kayıt maliki yada malikleri ile akdi, irsi ilişkisi sorulup saptanmalı, bu nedenle kayıt maliki yada maliklerinin tüm mirasçılarını gösterecek şekilde onaylı nüfus aile kayıt örnekleri, ilgili Nüfus Müdürlüğünden getirtilmeli, yada bu konuda istihsal edilmiş veraset belgesi varsa ilgilisine ibraz ettirilmeli, bu yolla irsi ilişki sağlıklı biçimde duraksamasız belirlenmeli, akdi ilişkiye dayanıldıgı takdirde ilgiliden bu konudaki delilleri sorulup saptanmalı, göstereceği deliller toplanmalı yada bu konuya ilişkin yazılı kayıt ve belgeleri varsa ibraz ettirilmeli, kayda dayanan davalı tarafın tapu kayıt maliki yada malikleri ile akdi yada irsi ilişkisi saptandığı takdirde dayanılan tapu kaydının dava dışı başka taşınmaz yada taşınmazlara revizyon görüp görmediği, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu 1204 ada 16 parsel sayılı otomasyon sonucu 698 ada 16 parsel sayısını aldığı belirlenen taşınmazla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara dıştan komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyaları da getirtilmeli, dayanılan tapu kaydının dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü ve davalı oldukları saptandığı takdirde usulün 43 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalarının birleştirilip birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulmalı, vurgulanan bu olgunun dava ekonomisi ve tapu kaydının kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi için zorunlu olduğu özellikle dikkate alınmalı, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde dava konusu taşınmaz başında keşif yapılmalı, 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydı ve tedavülleri yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, uygulamada tapu kaydının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazın dayanılan kök tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, dava konusu taşınmazın tümü yada bir bölümü dayanılan kök tapu kaydının kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde kayıt kapsamı dışında kalan taşınmaz yada taşınmaz bölümleri yönünden yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, bu konuda zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı, ayrı dinlenerek, çelişki duraksamasız giderilmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, davalı tarafın tutunduğu kök tapu kaydının varsa kapsamının haritasına göre belirleneceği, kök tapu kaydı ifraz görmüş ise ifraz yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtlarının kapsamının kök tapu kaydı kapsamı içerisinde aranmasının zorunlu olduğu, kök tapu kaydında tarif edilen sınır yerlerinden "Kadir" dışındaki sınır yerlerinin doğal nitelikte sınır yerlerinden olduğu her yerde bulunmasının mümkün olduğu "Tavşan Tepesi" olarak tarif edilen sınır yerinin ise istikamet gösteren nokta sınır olduğu düşünülmeli, deliller değerlendirilirken 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/A maddesi hükmü özellikle saptanan dava niteliği eşliğinde dikkate alınmalı, bundan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir....) gerekçesi ile hüküm bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı Hazine vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı Hazine,çekişme konusu 16 parsel sayılı taşınmaza uygulanan Ağustos 1328 Tarih 67 ve 68 nolu tapu kayıtlarının taşınmaza uymadığını,uysa dahi miktar fazlalıklarının Hazine adına tescilinin gerektiğini,davalı lehine zilyetlikle edinim koşullarının da oluşmadığını ileri sürerek tespite esas komisyon kararının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı,taşınmazı 1960-1965 yıllarında edindiğini,üzerine ev yaptırdığını,davanın reddinin gerektiğini cevaben bildirmiştir.
Çekişme konusu 16 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tutanağı incelendiğinde; kargir ev vasfı ile 25.4.1973 yılında davalı adına tespit edildiği,edinim sebebinde ise 1101 ada 1 parsel tutanağındaki tapu kayıtları,posta mütealası ve rızai taksim mukavelesine dayanıldığının belirtildiği görülmektedir.1101 ada 1 parseldeki dayanak tapu kayıtlarının Ağustos 328 Tarih 68 nolu tapu ve diğer tedavülleri olduğu görülmektedir.
17.8.2007 günlü duruşma zaptından da anlaşılacağı üzere yargılama sırasında eldeki dosyaya sunulan aynı yer 1.2.2005 Tarih, 2002/75 Esas 2005/5 karar sayılı dosyanın yapılan keşfinde eldeki davanın dayanağını oluşturan Ağustos 328 Tarih 67 ve 68 nolu tapu kayıtlarının uygulandığı ve anılan dosyada düzenlenen 15.4.1980 Tarihli fen bilirkişisi raporunda dayanak tapu kayıtlarının dava konusu 16 parsel sayılı taşınmazın da bulunduğu bir çok parseli kapsadığının belirlendiği ve 16.Hukuk Dairesinin 9.5.2005 Tarih 6305-3880 sayılı ilamı ile de verilen hükmün onandığı sabittir.Bu nedenle kesinleşen bu dosyaki tapu kaydı uygulaması eldeki dava için de kuvvetli delil niteliğindedir. Bu uygulama ile bahsi geçen tapu kaydının kapsamı belirlenmiş ve niza konusu parseli de kapsadığı belirlenmiştir.O halde dayanak tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazı kapsadığı anlaşılmakla,tapunun tekrar kapsamının belirlenmesi gerekmez.
Öte yandan,keşifte dinlenen yerel bilirkişi beyanına göre davalının zilyetliğinin 55-60 yıldır sürdüğünün bildirildiği,davacı tarafından aksine bir delil de sunulmadığına göre, zilyetlik koşullarının da davalı lehine oluştuğu anlaşılmaktadır.
O halde,yerel mahkemece verilen hüküm yerindedir. Usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, 25.2.2009 gününde oy çokluğu ile karar verildi.