"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “
“tazminat”
” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yargıtay 1.Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla
(“
“...Davacı, Ankara 21.Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı 2003/200 Esas sayılı tapu iptal ve tescil davasını anılan mahkemenin 28.12.2005 tarih, 2003/200 esas, 2005/474 sayılı kararı gereğince kazandığını ve 1028 ada 7 sayılı parseldeki 12. nolu bağımsız bölümün İlknur Kara üzerindeki sicil kaydının iptal edilerek kendi adına tesciline karar verildiğini ve kararın 10.05.2006 tarihinde kesinleştiğini, ancak sicil kaydındaki tedbirin kaldırılmasını fırsat bilen İ... K..."nın taşınmazı satış suretiyle elden çıkarması sonucu zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ve faize ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla satış tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte 6.000.-YTL tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, tedbiri kaldırmakla yasanın gereğini açıkladığını, bir başka ifade ile malûmu Tapu Sicil Müdürlüğüne bildirdiğini zira daha önce yargılama aşamasında ara kararıyla taşınmazın sicil kaydına konulan tedbir şerhinin kararın kesinleşmesi ile kendiliğinden kalkmış sayılacağını, somut olayda HUMK."nun 573. maddesinde öngörülen sorumluluk koşullarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine ve savunmaya göre davanın HUMK."nun 573. maddesine dayalı olduğu sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, dayanağını anılan düzenlemenin teşkil ettiği böylesine bir davanın görülebilmesi için davayı tedvir ve intaç eden hakimin kasıtla hareket etmesi ve verdiği kararın yasaya aykırı olması yanında hakimin görevini savsaklaması gerekmektedir. Oysa dava konusu olayda davacının açtığı tapu iptali ve tescile ilişkin davanın devamı sırasında davaya konu edilen ve eldeki davadaki tazminat isteğinin mesnedini teşkil eden taşınmazın sicil kaydına tedbir konulmuş olmakla beraber, dava kabul edilmiş ve temyiz edilmemek suretiyle karar kesinleşmiştir. Bilindiği üzere HUMK. nun 112. maddesinde aynen "Esas hakkında mahkeme tarafından verilen kararın tefhim veya tebliğ olunmasını müteakip ihtiyaten icra kılınmış olan tedbir mürtefi olur. Şu kadar ki, mahkeme hükmün icrasını temin için işbu tedbirin tayin edeceği müddet zarfında devamına karar verebilir." düzenlemesi öngörülmüştür. Bu düzenlemeler çerçevesinde somut olaya bakıldığında özellikle dosya içeriğine toplanan delillere yargılama sırasında ittihaz edilen tedbir kararının mahiyeti, niteliği ve içeriğine göre kararın hükmün icrası sürecini kapsamadığı tartışmasızdır. O halde, somut olayda kararın kesinleşmesiyle taşınmaz kaydına önceden konulan tedbirin yasal olarak kendiliğinden kalktığı açıktır. Ayrıca hakimin bu konuda bir karar almasına gerek bulunmadığı, kaldı ki tapu idaresinin bunu kendiliğinden gözetmesi gerekeceği gibi istek üzerine tapuya keyfiyeti bildirme şeklindeki davalının işleminin de malûmu ilan etmekten başka bir şey olmayacağı açıktır.
Bu nedenlerle davalının eylem ve işleminden kaynaklanan ve onun sorumluluğunu gerektiren tazminat koşullarının somut olayda gerçekleştiği söylenemez. Öyleyse, davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Diğer taraftan, dava reddedildiğinden HUMK."nun 576. maddesi hükmü res"en gözetilmiştir...”
”) gerekçesiyle davanın reddine, davalı hakim lehine tazminata hükmedilmesine dair verilen 02.12.2008 gün ve 2008/1-1 Bidayet sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir.
TEMYİZ EDEN :Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek kararın süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, Yüksek Mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 25.02.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.