11. Hukuk Dairesi 2016/6363 E. , 2017/6652 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... (...) 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01/10/2014 tarih ve 2013/138-2014/187 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 28.11.2017 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkili ...nin ticaret unvanı ve markası olan "..." olarak eğitim alanında 1960 yılından bu yana faaliyet gösterdiğini, müvekkillerinden çok sonra kurulan davalı firmanın "özel eğitim ve öğretim kurumları, sınavlara hazırlık dershaneleri, ilköğretim, lise kurumları açmak ve işletmek" alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilleri ile davalının ticari faaliyetlerinin birbiriyle örtüştüğünü, tüketiciler nezdinde karıştırılma ve birbiriyle bağlantılı oldukları izlenimi verdiğini, davacıların "..." esas unsurlu ticaret unvanları ile davalının ticaret unvanının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalının kötü niyetli ve haksız rekabet oluşturacak şekilde müvekkillerinin ticaret unvanı ve markalarının tanınmışlığından faydalanmaya çalıştığını, davalı şirketten yeni haberdar olduklarını ileri sürerek, davalının eylemin marka hakkına ve ticaret unvanına tecavüz, haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, önlenmesine, davalının ticaret unvanındaki "..." ibaresinin terkinine, 556 sayılı KHK"nin 66/c maddesi uyarınca 100.000,00 TL maddi ve 100,000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 2004 yılında kurulan müvekkili şirketin ticaret unvanının sadece işletme işlemlerinde kullanıldığını, markasal olarak kullanılmadığını, "...", "... ...", "... ... ..." ve "... ..." markalarının kullanım hakkını bu markaların sahibi olan dava dışı ... Eğitim ve Ticaret Ltd. Şti"den sözleşme ile devraldığını, davacıların sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının 30.03.2004 tarihli tescilinin 02.04.2004 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, 6762 sayılı TTK hükümleri uyarınca, davalının iltibası önleyici ibareler taşıyan ticaret unvanını alması gerekir ise de; davacı tarafın Ticaret Sicil Gazetesindeki ilan nedeniyle bilmek durumunda olduğu bu hususa karşı aradan 13 yıl geçtikten sonra ticaret unvanına tecavüz ve terkin iddiasının MK"nin 2. maddesindeki dürüstlük kuralıyla bağdaşmayacağı, 1 numaralı davacının faaliyet alanı ile davalının faaliyet alanının farklı olması sebebiyle ticaret unvanları arasında bir karışıklığın söz konusu olmadığı, davalı tarafça verildiği ileri sürülen internet sitelerindeki reklamlarda ve tanıtımlarda "... ..." ibarelerinin kullanılmasının davacılar adına benzer sınıfta tescilli 2006/27297 nolu "... ... ..." ve 2006/26798 nolu "... ..." markasına tecavüz teşkil etmediği, davalıya izafe edilen ve halen faal olmayan "..." alan adının davacının 2012/36867 tescil nolu "... ..." ibareli markasına tecavüz teşkil etmeyeceği, bu alan adının 2004 yılında davacı markasının tescilinden önce faaliyete geçtiği gerekçesiyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, marka hakkına ve ticaret unvanına tecavüzün, haksız rekabetin tespiti, men"i, ticaret unvanının terkini, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıların “...” ibareli markalarının tescilli olduğu eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfı yönünden ayırt ediciliği zayıf bir ibare olduğu ve davalının kullanımının davacıların markalarına tecavüz etmeyeceği belirtilmişse de; “...” ibaresinin eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfı yönünden tanımlayıcı nitelikte bir marka olarak kabulü mümkün değildir.
Davacıların “...” ibareli markalarının eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfında tescilli olduğu, davalının “... ...” ibaresini markasal olarak kullandığı, davalının kullandığı “...” ibaresinin markaya herhangi bir ayırt edicilik katmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, mahkemece davalı kullanımının davacılara ait “...” ibareli markalarla ortalama tüketiciler nezdinde iltibasa neden olacağı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2-Ayrıca yerel mahkemece davalı şirketin ticaret unvanının tescili üzerinden çok uzun süre geçmesi sebebiyle sessiz kalma sebebiyle hak kaybının kabulüyle unvan terkini talebinin reddine karar verilmiş ise de; davalı şirketin tescil tarihinde ve halen kurucuları olan şahısların benzer şirketlerine karşı “...” tanıtıcı işaretinin haksız kullanıldığı iddiasıyla aralarında halen devam eden davaların varlığı sebebiyle sessiz kalma nedeniyle hak kaybından ve MK’nin 2. maddesine aykırılıktan söz edilemeyeceğinden bu istem yönünden de davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 28/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.