8. Hukuk Dairesi 2009/6564 E. , 2010/1818 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Alanya 3.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 06.11.2008 gün ve 67/547 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekilleri, dava dilekçelerinde kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tescil edilen 133 ada 2 parselin ölçüm sırasında sınırının yanlış belirlendiğini, yanlış belirlenen sınırın düzeltilerek parsele ait tapu kaydının kısmen (1000 m2 için) iptaliyle vekil edenlerine ait 133 ada 1 nolu parsele ilavesi suretiyle tespit ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Hazine vekili, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, bu niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, teknik bilirkişinin krokisinde A harfi ile gösterilen 918,17 m2’lik kısım bakımından Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 133 ada 2 nolu parselin tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıtlı olan 133 ada 1 sayılı parsele eklenmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK’nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17.maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu 133 ada 2 sayılı parsel 26.08.1994 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit edilmiş, kadastro tutanağının 13.4.1995 tarihinde kesinleşmesiyle tapu kaydı oluşmuştur. Bitişikte bulunan davacıya ait aynı ada 1 sayılı parsel ise, tarla niteliğiyle tespit edilmiştir. Her ne kadar davacı vekilleri dilekçelerinde yanlış belirlenen sınırın düzeltilmesi isteminde bulunmuşlar ve uyuşmazlığı tersimat hatası olarak nitelendirmişler ise de, esasen dava dilekçesinin kapsamı, keşif tutanağına geçen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, teknik bilirkişilere ait kroki birlikte değerlendirildiğinde, kadastro çalışmaları sırasında ve kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak taşınmazın bir kısmının Hazineye ait 133 ada 2 nolu parsel içerisinde kaldığı gerekçesiyle açılan tapu iptali ve tescil davası olduğunun kabulü gerekir. Yani davacı kadastrodan önceki nedenlere dayanarak taşınmazının bir kısmının Hazineye ait parsel içerisinde kaldığı görüşüyle iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Ortada bir tersimat hatasından söz edilemez. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise hakime aittir. ( HUMK.74,75 ve 76 md.)
Açıklanan nedenlerle teknik bilirkişilerin tersimat hatasına yönelik görüşlerine değer verilemez. 15.12.2006 günlü keşifte dinlenen uzman bilirkişi ziraat yüksek mühendisi Hüseyin Şahin 17.12.2007 günlü raporunda; “ dava konusu taşınmazın toprak yapısı itibariyle yer yer taşlık, makilik, %35-40 eğimi olan bir yer olduğunu, içerisinde 70-80 yaşlarında 5 adet çam ağacı ile 1 adet çınar ağacı ve 2-3 yaşlarında meyve fidanlarının yer aldığını, üzerinde mevcut belirtiler, toprak yapısı ve taşınmazın genel konumu gözetildiğinde ekilip dikilen yerlerden olmadığını, yani tarım arazisi vasfını taşımadığını, sonuç olarak, özel mülkiyete tabi yerlerden bulunmadığını” açıklamıştır.
Uzman bilirkişi ziraat yüksek mühendisi tarafından belirlenen taşınmazın bu nitelik ve özellikleri göz önünde tutulduğunda, taşınmaz her ne kadar “ham toprak niteliğiyle” Hazine adına yazılmış ise de, esasen TMK.nun 715.maddesi kapsamında kalan zilyetlik imar ve ihyayla edinilecek yerlerden olmayan, TMK.nun 999.maddesi gereğince esasen sicile kaydı da yapılması mümkün bulunmayan yerlerden olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş bulunması doğru değildir. Taşınmazın nitelik itibariyle kazanmaya elverişli yerlerden olmadığı açıktır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.