8. Hukuk Dairesi 2009/7229 E. , 2010/1817 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Denizli 2. Aile Mahkemesinden verilen 29.09.2009 gün ve 132/842 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde, vekil edeninin eşi ölü ...’ın bankadan kredi çekmek istediğini, tamamlanmış ve içinde oturulmakta olan dava konusu taşınmazın kooperatifçe ferdileştirilmesinden önce devralmak istediğini, vekil edeninin ölen eşi tarafından kredi çekildikten sonra vekil edenine iade etmek koşuluyla taşınmazın ait olduğu kooperatif kanalıyla üyelik hakkını ...’a devrettiğini, ... tarafından sonradan kendisine taşınmazı iade edeceği inancı, eşine duyduğu güven ve saygının gereği olarak kooperatifin üyeliğini 2007 yılının başlarında eşi ...’a devrettiğini, kooperatif üyeliği için ödemeleri biriktirdiği parasından yaptığını, bankadan kredi çekmek için ... tarafından taşınmazın devrinin istendiğini, ...’ın bankadan kredi çektiğini ve kullandığını, teminat göstermeye gerek kalmadığını, bu arada kooperatifçe yapılan ferdileşme sonucu 326 ada 1sayılı parsel üzerinde kurulu binadan 17 nolu bağımsız bölümün tapusunun ... adına çıktığını ve onun adına kayıtlı bulunduğu sırada kendisine iadesi ( devri) sağlanmadan 15.10.2007 tarihinde öldüğünü, ferdileşmenin de 01.02.2007 tarihinde yapıldığını açıklayarak anılan bağımsız bölümünün tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, ...’ın 15.10.2007 tarihinde öldüğünü, işlerinin yoğun olması nedeniyle kooperatif üyeliğine eşini kaydettirdiğini, tüm ödemelerin ölen ... tarafından yapıldığını, davacının herhangi bir ödemesinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; “…01.01.2002 tarihinden sonra yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK hükümleri uyarınca başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğunu, gerek bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce ve gerekse yürürlüğe girmesinden sonra eşler tarafından alınan taşınmazlar nedeniyle edinilmiş mallara katılma alacağı ya da katkı payı alacağı bakımından ayni hak talep etmeleri mümkün olmadığını, sadece nakdi talepte bulunma haklarının bulunduğunu, bu nedenle davacının edinilmiş maldan dolayı yapmış olduğu ödemelere dayanarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmasının mümkün olmadığını” gerekçe göstererek davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; istek ve olayın gelişimi gözönünde tutulduğunda katkı payı alacağı ya da edinmiş mallara katılma alacağı isteğiyle bir ilgisi bulunmayıp, taraflar arasında oluşan inanç sözleşmesinden kaynaklanan ve 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında çözümlenmesi gereken tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Dava başlangıçta doğru olarak Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. Ne var ki; Denizli 1.Asliye Hukuk Mahkemesi, 05.02.2009 tarihinde kesinleşen 11.11.2008 tarih, 2008/163 Esas ve 2008/438 Karar sayılı kararı ile uyuşmazlığın mal rejiminden kaynaklanan kişisel malın tespiti ve tescili isteğine ilişkin bulunduğundan görevli ve yetkili mahkemenin Denizli Nöb. Aile Mahkemesi olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir. Dava dosyası HUMK.nun 193/3.fıkrasında açıklanan 10 günlük hak düşürücü süre içerisinde Denizli Aile Mahkemesine aktarılmıştır. Denizli Aile Mahkemesi ise, 29.09.2009 gün, 2009/132 Esas ve 2009/842 Karar sayılı kararıyla davacının tapu iptali ve tescil isteğinde bulunamayacağı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde açık bir biçimde ve yukarıda açıklandığı gibi eşinin bankadan kredi çekmesi için teminat göstermesi nedeniyle ve iade edeceği inancı, eşine duyduğu güven ve saygının sonucu olarak taşınmazı ...’a devrettiğini bildirmiştir. Bu açıklamayla taraflar arasında inanç sözleşmesi gerçekleşmiş olup uyuşmazlığın 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Saptanan bu olgu karşısında görevli mahkemenin Aile Mahkemesi olmadığı, uyuşmazlığın mal rejiminden kaynaklanmadığı ve inanç sözleşmesinden kaynaklandığı gözetilerek Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunun kabulü gerekir.
Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde tutulur. Bu nedenle görevli mahkemenin Denizli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dosyanın görevli ve yetkili Denizli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerekirken işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca görev yönünden BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 15.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.