8. Hukuk Dairesi 2018/7280 E. , 2020/7765 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili; mülkiyeti müvekkili Orman Genel Müdürlüğüne ait 100 ada 8 parselde kayıtlı taşınmazın, davalı tarafça Gençlik Merkezi yapılarak işgal edilmesi nedeni ile müvekkil İdarenin fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 2010-22.04.2015 tarihleri arasında toplam 101.000,00 TL ecrimisil bedelinin işgal edilen yılın sonundan itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı tarafından ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı idare vekili süresinde davaya cevap vermemiş, duruşmadaki beyanlarında davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile; 96.454,16 TL ecrimisilin dava açma tarihi olan 14.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine kararı verilmesi üzerine hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; ecrimisile konu 100 ada 8 parsel sayılı taşınmazın “Fidanlık ve lojmanları ” vasfı ile “ davacı ... Genel Müdürlüğü” adına kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı görülmektedir.
Bir hak üzerinde uyuşmazlığa düşmüş olan iki tarafın anlaşarak, bu uyuşmazlığın çözümlenmesini özel kişi veya kişilere bırakmalarına ve uyuşmazlığın bu özel kişi veya kişiler tarafından incelenip karara bağlanmasına tahkim denir.
Kural olarak taraflar bir uyuşmazlığın çözümlenmesi için hakeme başvurmaya mecbur değildirler. Ancak, bazı hallerde bir uyuşmazlığın çözümlenmesi için hakeme başvurmak zorunludur ki; buna zorunlu tahkim denir.
Tahkimin hangi hallerde zorunlu olduğu, özel bir kanun hükmü ile belirlenir.
Mecburi tahkim hallerinden birinin düzenlendiği; 3533 Sayılı Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Ait Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yol ile Halli Hakkında Kanun"un 1. maddesi hükmünde açıkça; “Umumi, mülhak ve hususi bütçelerle idare edilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı devlete veya belediyeye veya umumi idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkan ihtilaflardan adliye mahkemelerinin vazifesi dahilinde bulunanları, bu kanunda yazılı tahkim usulüne göre halledilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
03.07.2003 tarihli 4916 sayılı Kanun"un 24. maddesi ile değişik aynı Kanun"un 4. maddesi ise; “ Katma bütçe ile idare edilen daireler, belediyeler, özel bütçe ile idare olunan veya sermayesinin tamamı Devlet, belediye veya özel idarelere ait olan daire ve müesseselerin veya bu daire ve müesseselerden biriyle ikinci maddede yazılı dairelerden biri arasında çıkan uyuşmazlıklar, bulunduğu yerin ve taşınmaza ilişkin uyuşmazlıklarda, taşınmazın aynına yönelik olanlar hariç olmak üzere o taşınmazın bulunduğu yerin ve taraflar değişik yerlerde bulunuyorlarsa davalı durumunda olan daire veya müessesenin ve davalılar birden çok olduğu takdirde bunlardan birinin bulunduğu yerin yüksek dereceli hukuk mahkemesi başkanı veya hakimi tarafından hakem sıfatıyla çözümlenir.” hükmünü içerir.
Somut olaya gelince, davacı ile davalı 3533 Sayılı Kanunun 1. maddesinde gösterilen kuruluşlardandır. Bu Kanun"un 2570 sayılı Kanun"la değişik 4. maddesi gereğince taraflar arasındaki uyuşmazlığın "Hakem" sıfatı ile çözümlenmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
O halde; tarafların sıfatı ile 3533 sayılı Kanun"un 1. ve 4. maddeleri hükümleri dikkate alınarak uyuşmazlığın hakem sıfatı ile çözümlenmesi gerektiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, genel hükümlere göre incelenerek sonuca gidilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 01.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
.