23. Ceza Dairesi 2015/6565 E. , 2016/529 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık (değişen suç vasfına göre basit dolandırıcılık), resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat,mahkumiyet (resmi belgede sahtecilik suçundan her iki sanık hakkında beraat, sanık ... hakkında dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı TCK"nın 157/1, 35/2, 50/1.a, 52/2 maddelerinin uygulanarak sanığın hapisten çevrilen 5.400 TL adli para cezası ve doğrudan verilen 300 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanık ... hakkında 5237 sayılı TCK"nın 157/1, 35/2, 62/1, 52/2 maddelerinin uygulanarak sanığın 7 ay 15 gün hapis ve 240 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanık ... hakkında CMK"nın 231/5 maddesinin uygulanarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanık ... hakkında dolandırıcılık suçundan verilen hükme yönelik olarak katılan vekili tarafından yapılan temyiz taleplerinin incelenmesinde;
5271 Sayılı CMK"nın 231. maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan "hükmün açıklanmasını geri bırakılmasına" ilişkin karara karşı aynı kanunun 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından 5271 Sayılı CMK"nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran katılan vekilinin haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için dosyanın incelenmeksizin mahalline iadesine,
2- Sanıklar haklarında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik olarak katılan vekili tarafından yapılan temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Yargılama konusu resmi belgede sahtecilik suçuna konu teşkil eden ve üzerinde tahrifat yapılmış olduğu tüm dosya kapsamına göre sabit olduğu anlaşılan nüfus cüzdanı aslının temin edilememesi sebebiyle yapılan tahrifatın başkalarını aldatma (iğfal) kabiliyetinin bulunup bulunmadığının tespit edilemediğinin dikkate alındığında, resmi belgede sahtecilik suçunun kurucu unsuru olan iğfal kabiliyetinin var olup olmadığı belirlenmesinin mümkün bulunmadığından resmi belgede sahtecilik suçunun oluşmayacağının anlaşılması karşısında unsurları oluşmayan resmi belgede sahtecilik suçundan verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiş ve tebliğnamedeki bozma isteyen düşünce benimsenmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
3- Sanık ... hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik olarak katılan vekili ve sanık ... tarafından yapılan temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekili ve sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-Sanık ..."un, söz konusu sahte kimliği ve sanık ... adına düzenlenen bankanın maddi varlığından sayılan hesap cüzdanını kullanmak suretiyle ve sahte banka dekontlarına istinaden sanık ..."nın hesabındaki paraları, kendisinin hesap sahibi olduğuna dair yalan söyleyip, 06.06.2007, 07.06.2007, 08.06.2007, 09.06.2007 ve 11.06.2007 tarihlerinde katılan bankanın değişik şubelerinden toplam 131.500 TL çektikten sonra sanık ..."nın, faili meçhul kişiler tarafından kendisinin haberi olmadan hesabından paralar çekildiğini belirterek ve bu durumdan bankanın denetleme yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle kusurlu olduğunu öne sürmek suretiyle katılan Banka aleyhine ilamsız icra takibinde bulunduğu ve ... İcra Müdürlüğü aracılığıyla katılan bankaya 14.06.2007 tarihli ödeme emri tebliğ edilmesini sağlayıp 131.500 TL paranın kendisine iade edilmesini talep ettiği, katılan banka tarafından takibe yapılan itiraz üzerine ... Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen itirazın iptali davası yargılamasının sonucunda; katılan bankanın kusurlu olduğu tespit edilerek sanık ..."nın, katılan bankadan 131.500 TL alacaklı olduğuna hükmedildiği, mezkur hükmün Yargıtay 19.Hukuk Dairesi tarafından 05.10.2011 tarihinde onandığı, katılan banka tarafından paranın icra müdürlüğüne yatırılması suretiyle fikir ve eylem birliği içerisinde hareket eden sanıkların haksız menfaat temin etmeleri şeklinde tamamladıkları dolandırıcılık eylemlerinin, 5237 sayılı TCK"nın 158/1-d-f maddelerinde öngörülen kamu kurumlarının ve bankanın aracı kılınması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturacağı ve sanık ..."nın tamamlanmış bu suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek basit dolandırıcılığa teşebbüs suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,
b- Kabule göre de, adli para cezası tayini açısından; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E.,2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 20 gün olarak tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.