14. Hukuk Dairesi 2017/1957 E. , 2017/8463 K.
"İçtihat Metni"
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.11.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 24.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 14.11.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı asil ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, 583 ada 61 parsel sayılı taşınmazı Hayriye Arslan mirasçılarından satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını, satışı vaad edilen payların iptali ile adına tescilini istemiştir.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Kaynağını Borçlar Kanunu’nun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanunu’nun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanunu’nun 706 (önceki Medeni Kanunun 634) ve Noterlik Kanunu’nun 89. madde hükümleri uyarınca noter önünde resen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaad alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Medeni Kanunun 716 (önceki Medeni Kanun 642) maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcunu isteyebilir.
Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağının bulunması zorunludur. Elbirliği mülkiyetine (Türk Medeni Kanunu m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığı düşünülemez.
Somut olayda; mahkemece, taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri ile ilgili olarak yasalarımızda özel bir zaman aşımı süresi ön görülmemiş olup BK"nın 125. maddesi hükmü gereğince bu davalarda 10 yıllık zaman aşımı süresi uygulanır. Davada muris 1972 yılında ölmüştür. Diğer muris Sadık da aynı yıl ölmüştür. Bu nedenle zaman aşımı süreleri bu tarihten işleyeceği açık olup dava 40 yıl civarında bir süre sonra açılmış olduğu gerekçesiyle davanın zaman aşımı sebebiyle reddine karar verilmiştir. Ancak, dosya kapsamına göre, davacıların murisi Sadık"ın 11.01.1999 tarihinde vefat ettiği, tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere müris Sadık"ın dava konusu taşınmazı vefat edene kadar kullandığı anlaşılmıştır.
Dava konusu taşınmaz tapuda davalıların kök murisi adına 1/2 hisse ile kayıtlı olup, veraset ilamına göre davacıların murisi satış vaadi sözleşmesi yaptığı dışında mirasçıları bulunduğu, ayrıca ile yapılan sözleşmenin kanunun aradığı şekil şartına uygun olmadığı adi yazılı şekilde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Buna göre satış vaadine konu taşınmaz elbirliği mülkiyeti rejimine tabidir. Taşınmazda miras şirketini oluşturan malikler, elbirliği hükümleri uyarınca maliktir. Davanın, sözleşmenin ifa olanağının bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yukarıda yazılı gerekçelerle reddi doğru değildir. Ancak, hüküm sonuç itibarı ile doğru olduğundan HUMK"nun 438/son maddesi uyarınca hükmün gerekçesinin açıklandığı şekilde değiştirilerek düzeltilmesine ve kararın düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacıların temyiz itirazlarının reddine, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin yukarıdaki şekilde DEĞİŞTİRİLEREK hükmün bu gerekçe ile ONANMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.