Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/10397
Karar No: 2015/7441
Karar Tarihi: 19.11.2015

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/10397 Esas 2015/7441 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2014/10397 E.  ,  2015/7441 K.
"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı tarafça müvekkili aleyhine Ezine İcra Müdürlüğü"nün 2012/717 Esas sayılı dosyasında 4.197,00 TL huzur hakkı ücreti, 2.490,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.687,00 TL"nin tahsili için icra takibine başlandığını, davalının icra takibinde sadece denetleme kurulunun bila tarihli raporuna dayandığını, bu belgenin resmi anlamda hiçbir geçerliliğinin olmadığını, muhasebe kayıtlarında böyle bir borcun gözükmediğini, davalının icra takibi ekine koyduğu bilançonun 01.01.2011 ile 31.12.2011 dönemini kapsadığını, davalının kooperatif yönetim kurulu üyeliğinde bulunduğu dönemle hiçbir ilgisinin olmadığını, davalının kooperatif yönetim kurulu başkanlığını 2006 yılı Şubat ayında bıraktığını, Borçlar Kanunu hükümlerine göre her türlü ücret hakkının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davalının huzur hakkı ücretlerinin zamanaşımına uğradığını, kooperatif başkanlarına ya da yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesi ile ilgili anasözleşmede bir hüküm olmadığı gibi, genel kurullarda alınmış bir karar da olmadığını, davalının huzur hakkı talep ettiği dönemlerde kooperatifin yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığını, genel kurullara bizzat kendisinin katıldığını ve alınan kararların icrasını gerçekleştirmekle yükümlü olduğunu, dolasıyla genel kurullarda yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesi yönünde bir karar alınmadığını ileri sürerek, takip dosyasında borcunun bulunmadığının tespitini, icra takibinin kötü niyetli olarak yapılması nedeniyle kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 5 yıllık zamanaşımı süresinin hizmet akdine dayanan ücret alacaklarına ilişkin olduğunu, huzur hakkının işçilik ücreti alacağı olmadığını, zira hizmet akdi olabilmesi için bağımlılık unsuru arandığını, bu nedenle müvekkili alacağının 5 yıllık değil 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olduğunu, davacının iddiasının aksine denetleme kurulu raporunun resmi belge olduğunu, kooperatif genel kurulunda okunduğunu, görüşmeye açılıp oylandığını, ibra edildiğini, divan tarafından genel kurul adına imzalandığını, diğer yandan kooperatif muhasebe kayıtlarında, gelir gider kayıtlarında ve tahmini bütçede müvekkilinin bizzat ismiyle alacaklı olarak gözüktüğünü, müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğinin bulunmadığı 2011 dönemi bilançosunda dahi kooperatifin müvekkiline olan borcunun gözüktüğünü, kooperatif anasözleşmesinin 23. maddesinin 3. bendinde genel kurulun görev ve yetkileri arasında, yönetim kurulu başkanı ve yönetim ve denetim kurulu üyelerine verilecek huzur hakkı ve yolluk miktarı ile bütçeyi görüşerek karara bağlamak görevinin yer aldığını, bu maddeye istinaden tahmini bütçe ve çalışma raporu hazırlanarak bu bütçelere başkan aylığı, huzur hakları ve yolluklar konularak ödeme yapıldığını, 1998, 1999, 2000, 2001, 2002, 2003, 2004, 2005, 2006 yıllarının tahmini bütçesi ve çalışma raporlarına bu ödemelerin konulduğunu, görüşmeye açılarak genel kurulca oylandığını, oybirliği ile kabul edildiğini, genel kurullarda yönetim kuruluna huzur hakkı ödenmesinin karara bağlandığını, kooperatif genel kurul tutanaklarının ve tahmini
bütçelerinin bir suretinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çanakkale İl Müdürlüğü"nde mevcut olduğunu savunarak, davanın reddini ve % 20 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının davacı kooperatifin başkanlığını yaptığı, davalı tarafından davacı kooperatif aleyhine huzur hakkı alacağının tahsili için Ezine İcra Müdürlüğü"nün 2012/717 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalının huzur hakkı alacağının başkanlık yaptığı dönemin bilanço ve tahmini bütçe kayıtlarında yazılı olduğu ve bütçenin genel kurul tarafından onaylandığı, ancak davacı kooperatifin takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin dosyada bir delil bulunmadığı, alacağın yargılama ile belirlenmesi nedeniyle likit nitelikte olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 4.197,00 TL asıl alacak borcunun bulunduğunun ve takip tarihi itibariyle işlemiş faiz borcu bulunmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemlerin ve davacının icra inkâr tazminatı isteminin reddine, borçlu olunmayan kısım yönünden takibin iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Ezine İcra Müdürlüğü"nün 2012/717 Esas sayılı dosyası kapsamından, davalı tarafından davacı aleyhine huzur hakkı alacağının tahsili talebiyle 4,197,00 TL asıl alacak, 2.490,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.687,00 TL"nin tahsili için ilamsız icra takibine başlandığı, ödeme emrinin borçluya 16.08.2012 tarihinde tebliğ edildiği, takibe itiraz edilmediği anlaşılmıştır.
Ödeme emrine itiraz etmemiş (böylece zamanaşımını ileri sürmemiş) olan borçlu, takip konusu alacağın takip talebinden önceki dönemde zamanaşımına uğramış olduğunu bildirerek menfi tespit davası açamaz. (Prof. Dr. Baki Kuru, Menfi Tesbit Davası ve İstirdat Davası, Ankara, 2003, Sh 40) Borçlunun zamanaşımı def"ine takibe itiraz aşamasında dayanmamış olması, bundan vazgeçtiği anlamına gelir ve takip öncesi dönemde borcun zamanaşımına uğramış olduğunu bildirerek menfi tespit davası açamaz. (YHGK"nın 15.04.1972 tarih ve 265 E., 242 K; 11. HD"nin 07.07.1975 tarih ve 2912 E., 4679 K; 21.12.1979 tarih ve 5603 E., 5827 K; 15. HD"nin 21.05.1993 tarih ve 3966 E., 2466 K; 20.03.2000 tarih ve 68 E., 1964 K; Dairemizin 19.06.2015 tarih ve 3361 E., 4744 K. sayılı ilamları bu yöndedir.)
Ödeme emrine itiraz ederken takip konusu alacağın zamanaşımına uğradığını ileri sürmeyen veya ödeme emrine süresi içerisinde hiçbir itirazda bulunmayarak ödeme emrinin kesinleşmesine sebebiyet veren borçlu, takip konusu alacağın, alacaklının takip talebinden önceki bir tarihte zamanaşımına uğradığından söz ederek menfi tespit davası açamaz. Takip konusu alacağın takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımına uğramış olması halinde borçlu, İİK"nın 71, 33-a ve 33. maddeleri uyarınca zamanaşımını ileri sürebilir.(Prof. Dr. Timuçin Muşul, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2014 Sh 149)
Bu durumda mahkemece, davacı tarafça dava dilekçesinde ileri sürülen takip konusu alacağın zamanaşımına uğradığı yönündeki iddiası ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş ise de, bu iddia, ödeme emrine itiraz edilmemesi nedeniyle ileri sürülemeyeceğinden, mahkemece uyuşmazlığın esasının incelenmesi sonucu itibariyle doğru olmuştur.
Öte yandan, İİK"nın 72/4. maddesi uyarınca, menfi tespit davasının borçlu lehine sonuçlanması durumunda, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. İşbu tazminata hükmedilmesi için takibin haksız olması tek başına yeterli olmayıp, ayrıca alacaklının kötüniyetli olması da gerekmektedir. Alacaklının kötüniyetli sayılabilmesi için de, takibin haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi
gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerekir. Bu hususun ispat yükü de, davalı borçludadır. (Bkz. Prof. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, sayfa 173 vd. ayrıca Dairemiz"in 19.01.2012 tarih ve 2011/2342 E., 2012/239 K; 04.06.2013 tarih ve 3079 E., 3767 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir.)
Somut olayda, huzur hakkı alacağının işlemiş faiziyle tahsili için başlatılan icra takibi, var olduğu düşünülen asıl alacak ve işlemiş faiz borcunun tahsili amacına yönelik olup, davalının icra takibinde kısmen haksız olduğu yargılama sonunda belirlenmiş ise de, icra takibinde haksızlık, icra takibinin salt bu nedenle kötüniyetle başlatıldığının kabulüne yeterli olmayıp, takibin kötüniyetli olduğuna dair somut bir kanıt bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, davacının kötüniyet tazminatı isteminin bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken, İİK"nın 67. maddesine dayalı itirazın iptali davalarında, borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi halinde hükmedilmesi gereken icra inkâr tazminatı yönünden uygun olan, ""alacağın yargılama ile belirlenebildiği, likit olmadığı"" gerekçesiyle, davacının talep ettiği tazminatın niteliğinde hataya düşülerek, ""davacının icra inkâr tazminatı talebinin"" reddine karar verilmesi doğru olmamış ise de, davacının kötüniyet tazminatı niteliğindeki isteminin reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğru olmuştur.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davalının görev yaptığı dönemde huzur (katılacakları her bir toplantı için ücret) hakkının ve aylık ücretin (maaşın) birlikte yer aldığı tahmini bütçelerin dosyada mevcut genel kurullarda onaylanmış bulunmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Dava, davacı kooperatifin eski yönetim kurulu başkanı olan davalının huzur hakkının tahsili için başlatılan icra takibine konu alacaktan dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Davalı tarafça 1998-2006 yılları arasındaki döneme ilişkin huzur hakkı istenmiştir. Talep konusu dönemde genel kurullarda huzur hakkı kararlaştırılmamış, onaylanan bilançolarda bu yönde bir harcama kalemine rastlanmamış olup, davalıya ödeme yapılmadığı hususu, uyuşmazlık dışıdır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 56/son maddesinde, “Genel kurulca belirlenen aylık ücret, huzur hakkı, risturn ve yolluk dışında hiçbir ad altında başkaca ödeme yapılamaz” hükmüne yer verilmiş olup, bu hüküm başkaca ödeme yapma yasağı ile ilgilidir. Yoksa, huzur hakkı ya da aylık ücretin genel kurulca mutlaka karar altına alınması, karar alınmamışsa yöneticinin bu alacakları hak edemeyeceği anlamına gelen bir hüküm değildir. Davacı kooperatif anasözleşmesinin 49/1. maddesinde, yönetim kurulu başkan ve üyeleri için aylık ücret veya katılacakları her bir toplantı için huzur hakkı ödeneceği, ancak bunun miktar ve şekline genel kurulda karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Önemli olan, davalının ücret istemediğine yönelik bir iradesinin bulunup bulunmadığıdır. Böyle bir iradesi bulunmadıkça, Anayasa’ya göre angaryanın yasak olduğu ve huzur hakkının verilen bir emeğin karşılığı olduğu, davalı yöneticinin alacağının doğduğunun ilke olarak kabulü ve genel kurullarda kararlaştırılmamış olsa bile, toplantı başına huzur hakkı olarak münasip bir ücretin kooperatifin başka yöneticileri ile ilgili uygulaması da gözetilerek, belirlenip ödenmesi gerekir.
Öte yandan, davalının da başkan olarak imzasının bulunduğu 29.01.2005 tarihli yönetim kurulu kararında, “Ocak sonu itibariyle başkanın ve yönetimin sanayi sitesi hesabında paranın az olmasından dolayı huzur hakkı ve başkan aylığı alınmaması” yolunda karar alındığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, kooperatifler hukuku uygulamalarında uzman bir bilirkişiden, anılan yönetim kurulu kararı da tartışılarak, takip konusu dönem için davalının
ne miktar huzur hakkı alacağına hak kazandığı yönünde denetime elverişli bir rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
3- Kabule göre; dava, davalının takip konusu asıl alacak ve işlemiş faiz alacağına yönelik borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğuna göre, mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının işlemiş faiz borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesi doğru olmuş ise de, borçlu bulunduğu belirlenen asıl alacak yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ""fazlaya ilişkin istemin reddine"" karar verilmesi ve asıl alacağa ilişkin borçlu olduğu kısım belirtilerek olumlu tespit hükmü kurulması doğru olmadığı gibi, takibin iptali talebi bulunmadığı halde, bu yönde karar verilmesi de HMK"nın 26. madde hükmüne aykırı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi