Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2008/8-813
Karar No: 2009/38

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2008/8-813 Esas 2009/38 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2008/8-813 E.  ,  2009/38 K.

    "İçtihat Metni"

    ESAS NO : 2008/8-813
    KARAR NO : 2009/38 

    MAHKEMESİ : Sarıyer 1.Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 16.06.2005
    NUMARASI : 2005/38 E-2005/248 K.

    Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sarıyer 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.09.2001 gün ve 1998/583 E- 2001/696 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 25.03.2004 gün ve 2003/8950-2186 sayılı ilamı ile; (“...Davacı vekili 338 ada 45 parsel  kapsamında  kalan 292 m2 yere ait tapu  kaydının kazanmayı sağlayan  zilyetlik, imar affı ve tapu  tahsis  belgesi nedeniyle  iptali ile vekil  edeni adına  tapuya  tesciline  karar verilmesini istemiştir.
    Davalı  Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili, vakıf taşınmazların  kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yolu ile edinilemeyeceği  gerekçesiyle  davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Davalı  A. T.. vekili, vekil edeninin kayıt  maliklerinden M.  A..’un mirasçısı  olduğunu açıklayarak  davanın reddini istemiştir.
    Davaya  dahil  edilen  Hazine  vekili, bu yerde  Milli Savunma  Başkanlığınca kamulaştırma  işlemlerinin yapılmakta olduğunu, bu hususların  gözönünde  tutulmasını istemiştir.
    Mahkemece, 3402 sayılı  Kadastro  Kanununun 13/B-b ve 13/B-c.maddeleri ile  MK.nun 639/2.maddesindeki  koşulların  davacı lehine oluşmadığını, 3194 sayılı İmar Kanununun 15.maddesi  uyarınca  dava konusu taşınmaz bölümünün ifrazının  mümkün bulunmadığını ve davacının  2981 sayılı İmar  Kanununun 10/B.maddesi hükmünden yararlanamayacağı gerekçesiyle  davanın  reddine  karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından  temyiz edilmiştir.
    Dava konusu taşınmaz bölümünü kapsayan ..ada ... parsele  ait kadastro tutanağında, 14.06.1330  tarih ve 35 nolu tapu kaydına dayanılarak 1/3 payın  M.  A.., 2/3 payın da M.  kızı N.. adına  28.01.1950 tarihinde  tespit  edilmiş, bu  tespite  dayanılarak  21.12.1950 tarihinde tapuya tescil  edildikten sonra,  M. kızı N..’ye ait 2/3 pay  mahlulen 15.08.1977 tarihinde  Sultan  Beyazıt  Vakfı adına  tapuya tescil  edilmiştir. Dosya  arasındaki  tapu  kaydı  ve  kadastro  tutanağının   fotokopi  örnekleri  eksik olup, taşınmaza  ilişkin tüm bilgileri içermemektedir. Tapu kaydının  özel sütununda yazılı olmamakla birlikte, kadastro tutanağında  dava konusu taşınmazın vasfı sütununda tarla (Sultan Beyazıt Vakfı)  açıklaması yapılmıştır.
    Hemen  belirtelim ki; kural olarak  vakıf taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik  yolu ile edinilmesi mümkün değildir. Tapu kaydında, dava konusu taşınmazın  vakıf taşınmazlarından  olduğu hususunda bir açıklama yer almamaktadır. Mahkemece, dayanak  tapu kaydı ve varsa vakıfla  ilgili  belgeler  getirtilip,  bunlara göre  taşınmazın  vakıf mallardan  olup olmadığı belirlenmemiştir. Bu nedenle, taşınmazın niteliği bakımından yapılan  araştırma ve  inceleme hüküm vermeye yeterli  değildir. Dosyadaki  bu eksiklikler gözönünde  tutularak, kadastro yolu ile oluşturulan  tapu  kaydı ve dayanak  tapu kaydının  eksiksiz olarak Tapu Sicil Müdürlüğü’nden istenilmesi, mahlulen S. B. Vakfına  intikal eden  paya  ilişkin  hüküm ve dayanaklarının, dava konusu taşınmaz bölümünün tahsis ve bu işlemin iptaline ilişkin belgelerin getirtilip dosya arasına konulması, taşınmazın öncesi itibariyle vakıf yerlerinden olup olmadığının belirlenmesi, gerekirse bilirkişi aracılığıyla taşınmazın niteliğinin  belirlenmesine çalışılması, taşınmaz vakıf mal ise şimdiki gibi davanın reddine, böyle bir yer değil ise 1/3 pay sahibi M. A.’un  dosyaya  sonulan  mirasçılık belgesinde isimleri geçen mirasçılarına  yöntemine uygun  bir biçimde davanın yöneltilmesi, taraf teşkili yapıldıktan sonra, iddia ve savunma çerçevesinde  taraf delillerinin toplanması, Hazinenin  savunmasında ileri sürülen kamulaştırmanın sözkonusu olup olmadığının  kamulaştırma  mevcutsa buna ait tüm belgelerin getirtilerek,  yerel, teknik bilirkişiler aracılığıyla taşınmaz başında keşif yapılması, taşınmazın  belirlenecek niteliğine göre kazanılmaya elverişli yerlerden  olup olmadığı belirlendikten sonra 3194 ve 2981 sayılı Kanun  ek ve tadillerinin  hükümleri gözönünde  tutularak  uyuşmazlık  hakkında  hüküm kurulması gerekmektedir. Eksik incelemeye dayanılarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru  görülmemiştir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
       
               HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, tapu kaydına, kazanmayı sağlayan zilyetliğe, imar affına ve tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Dava konusu .. ada, ..parsel nolu taşınmazın 14.06.1330 tarihli tapu kaydına göre 1/3 payı M. A..; 2/3 payı ise M.. kızı N.. adına 28.1.1950 tarihinde tespit edilmiş ve 21.12.1950 tarihinde tapuya tescil edilmiştir. Daha sonra M.. kızı N..’ye ait 2/3 pay mahlulen 15.08.1977 tarihinde S. B. Vakfı adına tapuya tescil edilmiştir.
    Mahkemece; dava konusu taşınmazın vakıf taşınmazı olması ve “Boğaziçi Öngörünüm Alanında” kalıp, imar planında “koruya katılacak kısımda” yer alması nedeniyle  zilliyetlikle kazanılamayacağı ayrıca, davacının İmar Affı Kanunlarından da yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Dairece; karar yukarıda açıklanan şekilde araştırmaya yönelik olarak bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece; HUMK. m. 77’den de söz edilerek araştırmaya gerek bulunmadığı, daha önce aynı parsel hakkında aynı nedenle açılan davalarda verilen bir çok red kararının Yargıtay Dairelerince onandığı belirtilerek direnilmiştir.
    Uyuşmazlık, dosyada toplanan belgelere göre, dava konusu taşınmazın vakıf malı olduğu hususunun net olarak saptanıp saptanamayacağı, buradan hareketle taraf teşkili ve kamulaştırma belgeleri yönünden bir araştırma yapılmasının gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
    İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınca; dava konusu yer 1/1000 ölçekli Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi Uygulama İmar Planında “Koruya Katılacak Alanda” kalmakta olup, nazım planında bu alanlara tahsis edilen parsellerde geçici olarak dahi hiçbir inşaatın yapılamayacağı ayrıca, burada ifraz yapılmasının da mümkün olmadığı bildirilmiştir.
    Mahkemeye hitaben yazılan MSB İstanbul İnşaat Emlak Başkanlığının 29 Eylül 2000 tarihli yazısında; Dava konusu parsel Kalender Orduevi Müdürlüğü’nün arazisine komşu olup, Milli Savunma Bakanlığınca kamulaştırması yapılmadığı, bu nedenle istenen pafta ve kamulaştırma evrakı mevcut olmadığından gönderilemediği bildirilmiştir.
    Dosyaya celbedilen Sarıyer Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 22.02.1999 tarih ve 240 sayılı yazısından; İstanbul Sarıyer,... Mahallesi adresinde kain, tapunun 338 ada, 45 parsel sayısında kayıtlı taşınmazın tamamı 10.206 m2 sahalı olup, 2/3’ü davalı İstanbul Vakıflar Müdürlüğü, 1/3’ü davalı M. A.. adına kayıtlıdır.
    28.01.1950 tarihli kadastro tutanağında ise vasfı: “Tarla (Sultan Beyazıt Vakfı)” ibaresi yer almaktadır.
    İstanbul 9.Asl. Huk. Mah. 09.03.1954 tarih ve 1954/142 E. 198 K. sayılı belgesine göre; 25.05.1939 tarihinde ölen A. oğlu A.. M...’in mirası 192 pay kabul edilerek; 64 pay T.., 64 pay A.., 32 pay R... ile 32 pay A. T..ye isabet etmiştir. Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.02.2004 gün ve 2002/1038-70 E.K. sayılı ilamına göre; Mercimekyan Asador’un 1/3 payının iptali ile vakıf adına tescili için açılan dava sonunda, M. A..’un mirasçılarından A. T..’nin sağ olduğu ancak, diğer mirasçıları T.., A.. ve R..’nin hayatta olup olmadığı ve nerede olduğunun bilinmediği anlaşıldığından, sözü edilen  1/3 payın  160/192 payının tapusunun iptali ile mahlulen S.B.Vakfı adına tesciline, A. T.. nin payı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
    Hal böyle olunca; mahkemece, “903 sayılı Yasanın 81/B maddesine göre, vakıfların malları üzerinde zilyetlik yolu ile mülk edinme hükümlerinin uygulanamayacağı, vakıf mallarının zilyetlik yolu ile kazanılması olanaklı olmadığı, İmar Kanunu açısından da dava konusu taşınmazın davalılar tarafından kullanılan 645.00 m2 sinin ifraz edilerek davacılar adına tescilinin mümkün olmadığı, 2981 sayılı İmar Kanunu 10/b maddesine göre taşınmazı tapu dışı yolla devralan kişiler yararına tespit yapılamayacağı ve ayrıca davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 13/B-c. maddesine göre kazandırıcı zaman aşımı yolu ile taşınmazın edinilmesinin de olanaklı olmadığı anlaşılmakla; ve tüm dosya içeriği ile, Türk Medeni Kanununun 713/2 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b ve 13/B-c. maddelerine göre zilyetlikle mülk edinme koşulları oluşmadığından davanın reddi” yönünde kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
    S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 04.02.2009 gününde  oyçokluğu ile karar verildi.
                  KARŞI OY YAZISI

    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve 4721 sayılı TMK.nun 713/2. fıkrasında yer alan “…maliki 20 yıl önce ölmüş bulunan…” tapunun intikal görmemesi nedeniyle hukuki değerini yitirdiği hukuksal gerekçeye dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, “taşınmazın Boğaziçi öngörünüm bölgesinde yer aldığı ve bu nedenle yapılaşmanın ve ifrazının mümkün olmadığı, 4.3.1959 tarih ve 2/19 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca mahlulen vakfına dönen taşınmazın zilyetlikle kazanılmayacağı, kısmi iktisabın mümkün olmadığı, olayda 3194 sayılı Kanunun 18, 2981 sayılı Kanunun 10/b, 3402 sayılı Kanunun 13/B-b-c, 4721 sayılı TMK.nun 713/2 ve 117. maddelerinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluşmadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi ve davacı vekili tarafından temyiz edilen hükmün Dairece bozulması, karar düzeltme isteminin de reddedilmesi üzerine yerel mahkemece aynı gerekçelerle ve aynı nitelikte geçen bazı onama kararları örnek gösterilerek direnme kararı verilmiştir.
    Davacı tarafından temyiz edilen direnme hükmü Yüksek Hukuk Genel Kurulunun sayın çoğunluğunca onanmasına karar verilmiştir.
    Davacı vekili; .. ada .. sayılı parselde 400 m2 yüzölçümlü yer bakımından tapu kaydının kısmen iptaline karar verilmesini istemiştir.
    SOMUT OLAY;
    Uyuşmazlık konusu taşınmaz 28.1.1950 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında revizyon gören 14.6.1330 tarih ve 35 sıra nolu tapu kaydına dayalı olarak 2/3 pay M..kızı N.., 1/3 pay ise A. oğlu M.. A.. adına 338 ada 45 sayılı parsel ile tespit ile tescili yapılmıştır. Tapu kaydında yazılı olmamakla birlikte tapulama tutanağının beyanlar hanesinde “tarla, S.v.” ibaresi yer almaktadır. N..’nin mirasçı bırakmadan ölümü ile 2/3 payı mahlulen 15.8.1977 tarihinde Sultanbeyazıt vakfı adına tapuya tescil edilmiştir. M.A.’un 25.5.1939 yılında ölümü ile çocukları T.., A.. ile kendisinden önce ölen oğlu M..’ın çocukları R.. ve A.. T..yi mirasçı olarak bırakmıştır. Böylece M. A..’a ait 1/3 pay adı geçen mirasçılara kalmıştır. Ne var ki, bu pay tapuda intikal henüz görmemiş olup halen M.. A.. adına görülmektedir. Mirasçılarından A.., T... ve R..’nin payları için Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Sarıyer Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.2.2004 tarih ve 2002/1038 esas, 2004/70 sayılı kararı ile mahluliyet kararı alınmış ise de, bu kararın kesinleşip kesinleşmediği bilinmemektedir. Buna göre yapılan bir infazda henüz söz konusu değildir.
    Öte yandan mirasçılardan R. tarafından açılan ortaklığın giderilmesi davası adı bilinmeyen mahkemenin dosya arasında bulunan 14.12.1954 tarih ve 1953/504 esas, 1954/368 sayılı fotokopili kararı ile taşınmazın satışı suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiş, ancak bu kararında henüz kesinleşip kesinleşmediği dosya kapsamından anlaşılmamaktadır.
    HUKUKİ NİTELENDİRME;
    A-Dava koşulu: Somut olayın nitelendirilmesinde de anlaşıldığı gibi 1/3 pay maliki M.. A.. 1939 yılında öldüğü halde taraf teşkilinin sağlanması için ilanen tebligat yoluna gidildiği görülmüştür. Bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması mümkün değildir. M.. öldüğüne göre davanın veraset belgesindeki mirasçılarına yöneltilerek taraf teşkilinin sağlanması zorunludur. TMK.nun 713.maddesinde öngörülen davaların özelliği gereği yargılama sırasında taraf teşkilinin sağlanması mümkündür. O halde öncelikle davanın 1/3 pay sahibi M. A..’un tüm mirasçılarına yöneltilmesi, dava koşulu yerine geldikten sonra delillerini sunmaları için kendilerine süre ve imkan tanınması gerekmektedir.
    B-Esas yönünden: tapu kaydında yer almamakla beraber tapulama tutanağının beyanlar hanesindeki bilgiye göre dava konusu parselin S.B. vakfına ait olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda taşınmazın vakıf malı olup olmadığı, hangi tür vakfa ait bulunduğu, ait olduğu taşınmazın akar niteliğinde bulunan yerlerden olup olmadığı hususları mahkemece araştırılıp değerlendirilmemiştir. Açıklanan konuların araştırılıp değerlendirilmesi zorunludur. Davalı tarafı, ada ve parseli ile hukuki sebebi aynı olan beş adet dosyanın Dairece onandığı, Dairece onanan dosyalar örnek alınarak vakıf konusunda hiçbir inceleme yapılmadan davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Onama örnekleri dosya arasında bulunmayan başka dosyaların onandığı da gözlenmiştir. Ne var ki, her dosya kendi başına incelendiğinde davanın sonuçlandırılması için aranan tüm belgeleri bulmak mümkün değildir. Direnme kararı verilen beş dosya birlikte değerlendirildiğinde ancak tüm delilleri bulmak mümkün olabilmiştir. Uygulamada kötü emsal, emsal olmaz ilkesi geçerlidir.
    Vakıf konusunda tüm gerekli araştırma inceleme yapıldıktan sonra taşınmazın vakıf malı taşınmaz olduğu belirlendiği takdirde 4.3.1953 tarih ve 2/19 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı uyarınca vakfına dönen N..’nin payının kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesi mümkün olabilmektedir. Şu hali ile bu konuda olumlu veya olumsuz hukuki bir sonuç elde etmek olanaklı değildir.
    Şu halde bir taşınmazın vakıf malı olup olmadığı hususu tapu kaydı, Evkaf İdareleri, Şer’iye Mahkemeleri ve Vakıf Mütevellilerince tutulan ancak daha sonra Tapu Sicil Müdürlüklerine aktarılan defter kayıtları, vakıf defterlerine işlenen vakıfnamelerle (vakfiyelerle) kanıtlanması mümkündür.
    O halde öncelikle tüm deliller toplandıktan sonra dosya vakıflar konusunda uzman bir bilirkişiye verilerek taşınmazın vakıf malı olup olmadığı, vakıf malı ise vakfın türünün belirlenmesi yani sahih ya da gayrisahih vakıflardan hangisi olduğunun saptanması, sahih vakıflardan ise icareteynli veya mukataalı vakıflardan hangisi olduğu, taşınmazın akar nitelikte bulunup bulunmadığı, konularında gerekçeli ve denetime açık rapor alınması gerekir.
    Bundan ayrı dava TMK:nun 713/1. maddesi gereğince açılan tescil davası olmayıp, (harici satın almada söz konusu olmadığından) TMK.unun 713/2. fıkrası gereğince açılan tapu iptali ve tescil davası olduğundan somut olayda; 2981 sayılı Kanunun 10/b, 3402 sayılı Kanunun 13/B-b-c, TMK.nun 117, 3402 sayılı İmar Kanunun 18. maddeleri ile Boğaziçi Kanununun uygulama yeri bulunmamaktadır. Sözü edilen kanun maddeleri TMK.nun 713/1. fıkrası gereğince açılan davalarda değerlendirilmesi gereken maddelerdir.
    Bundan başka Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/1038 esas, 2004/70 sayılı mahluliyet kararına ilişkin dosya ile ortaklığın giderilmesiyle ilgili 1953/504 esas, 1954-368 karar sayılı dosyaların akıbetlerinin araştırılması, kesinleşip kesinleşmediklerinin ve infaz edilip edilmediklerinin saptanması ve olayın çözümünde göz önünde tutulması gerekmektedir.
    Yapılacak araştırma ve inceleme sonucu taşınmazın vakıf malı olduğu ve zilyetlikle edinilecek yerlerden bulunmadığı anlaşıldığı taktirde tüm paylar yönünden davanın reddine, vakıf malı olup ancak akar nitelikte bir vakıf taşınmaz olduğunun belirlenmesi halinde mahlulen vakfına dönen N..’nin payı bakımından az yukarıda tarih ve sayısı verilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın reddine, M..’nın payı yönünden ise TMK.nun 713/1-2, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 15. maddeleri uyarınca davanın kabulüne karar verilmesi (3402 sayılı Kadastro Kanununun 15. maddesi gereğince kısmi iktisap mümkün olup, ifraz mümkün değil ise paylı mülkiyet şeklinde hüküm kurulabilir) gerekirken, direnme kararının onanmış bulunması şeklinde gerçekleşen sayın çoğunluğun görüşlerine açıklanan nedenlerle katılmıyorum.
                                                                                           

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi