4. Hukuk Dairesi 2014/3924 E. , 2014/7100 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/10/2013
NUMARASI : 2013/428-2013/361
Davacı-karşı davalı F.. Ü.. vekili Avukat F. A. tarafından, davalı-karşı davacı F. Ü.aleyhine 20/04/2011 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 01/10/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın reddine, karşılık dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı-karşı davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı-karşı davalı, davalı-karşı davacının aralarındaki boşanma davasının devamı sırasında dava dışı bir şahısla dini nikah kıydığını ve bu nikahı kıyarken halen eşi olarak göründüğünü, davalı-karşı davacının bu eyleminin kişilik haklarına saldırı olduğunu belirterek manevi zararının tazminini istemiştir.
Davalı-karşı davacı, davacı-karşı davalı yanın iddialarının gerçek dışı olduğunu, boşanma ilamında kusurlu bulunan davacı-karşı davalının tazminat isteme hakkının bulunamayacağını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı-karşı davacının boşanma davası devam ederken ayrı yaşama hakkına sahip olan kadının başka bir erkekle birlikte yaşamasının davacı-karşı davalının kişilik hakkına saldırı olarak kabul edilemeyeceği, kaldı ki boşanma davasında da davacı-karşı davalının başka bir kadınla birlikte yaşadığı belirlenerek kusurlu olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki belgelerden, taraflar arasındaki boşanma davasının 24/05/2007 tarihinde açıldığı, boşanma davası açılmadan önce davalı-karşı davacının baba evine gitmiş olduğu, davacı-karşı davalı kocanın ise yine boşanma davası açılmadan önce başka bir kadınla birlikte yaşamaya başladığı, 19/12/2008 tarihinde boşanmalarına karar verildiği, davalı-karşı davacının 2009 yılı yaz aylarında başka erkekle gayri resmi şekilde birlikte yaşamaya başladıkları, boşanmaya ilişkin ilamın ise 2010 yılında kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Eşler evlilik birliğini kurmakla birbirlerine sadakat borcu altına girdikleri gibi, mensubu oldukları aile birliğine karşı da sorumluluk altına girerler. Davacı-karşı davalının eşi olan davalı-karşı davacının, boşanma davası kesinleşmemesine rağmen bir başkası ile birlikte yaşamaya başlaması evlilik sözleşmesi ile bağlandığı, sadakat borcu altına girdiği eşine karşı haksız eylem niteliğindedir.
Evli bir kimsenin evlilik dışı birlikteliği, diğer eşin sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğinde olduğu hususunda kuşku yoktur. Dolayısıyla, bu eylemi gerçekleştiren eş, diğer eşin uğradığı zarardan sorumludur.
Sonuç itibariyle, boşanma kararı verilip bu karar henüz kesinleşmeden, evliliğin hukuken devam ettiği bir sırada davalı-karşı davacının sadakat yükümlülüğüne uymayarak başka bir erkekle birlikte yaşamaya başladığı mahkemenin kabulünde olmasına göre; davacı-karşı davalı lehine uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekir. Mahkemenin ret gerekçesi, ancak manevi tazminatın takdirinde indirim nedeni olabilir. Davacı-karşı davalı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmemiş olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/05/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz.05/05/2014