Esas No: 2018/4183
Karar No: 2019/510
Karar Tarihi: 25.02.2019
Danıştay 13. Daire 2018/4183 Esas 2019/510 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/4183
Karar No:2019/510
TEMYİZ EDEN (DAVACI): ...
VEKİLİ : ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : Kamu İhale Kurumu
VEKİLİ : ...
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: DSİ ... Bölge Müdürlüğü'nce 28/12/2017 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen ... ihale kayıt numaralı "... İnşaatı Yapım İşi" ihalesine ilişkin olarak yapılan itirazen şikâyet başvurusunun reddine dair Kamu İhale Kurulu'nun (Kurul) ... tarih ve ... sayılı kararının davacı şirketin teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına ilişkin kısmının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; isteklilere gönderilen 16/04/2018 tarihli yazı teklif geçerlilik süresinin 150 gün uzatılmasının talep edildiği, yeni durumda sunulacak olan geçici teminat mektuplarının geçerlilik tarihinin 27/11/2018 tarihinden önce olmaması gerektiği, davacı şirket tarafından süre uzatımı yapılarak sunulan geçici teminat mektubunun geçerlilik tarihinin 24/10/2018 olarak belirlendiği, bu durumda söz konusu istekli tarafından sunulan geçici teminat mektubunun geçerlilik süresinin idarece belirlenen asgari süreyi karşılamadığı, bu durumda, Kurul kararının davacı şirketin teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Diğer taraftan, davacı şirket tarafından, EKAP üzerinden gönderilen yazıda tekliflerinin 150 gün uzatılması istenildiği, ancak yazıda geçici teminatın hangi güne kadar uzatılacağının belirtilmediği, dolayısıyla idarece yanılgıya düşürüldükleri, tekliflerinin halen geçerli olduğu ileri sürülmekte ise de, İdari Şartname’nin 24.1. maddesinde tekliflerin geçerlilik süresinin ihale tarihinden itibaren 150 takvim günü olduğu, 26.3. maddesinde geçici teminat mektuplarının geçerlilik sürelerinin 25/06/2018 tarihinden önce olmamak kaydıyla istekliler tarafından belirlenmesi gerektiğinin düzenlendiği hususu dikkate alındığında, davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, teklif geçerlilik süresinin uzatılmasına yönelik iradeye üstünlük tanınması gerektiği, idarenin kendilerini yanılgıya düşürdüğü, teklif geçerlilik süresinin uzatılmasının istendiği yazıda teminat mektubunun son geçerlilik tarihinin açıkça belirtilmediği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, teklif geçerlilik süresinin 150 takvim günü uzatılmasına yönelik idare yazısında teminat mektubunun da yeni teklife uygun şekilde uzatılması gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. Kullanılmayan ...-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
6. Dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
7. 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 25/02/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
1982 Anayasası'nın 2. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti'nin, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti" olduğu, 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
Hukuk devleti ilkesi açısından kamu gücünü kullanma yetkisine sahip olan idarenin kullandığı kamu gücünün belirli bir takım şekil ve usul kurallarına bağlanması önem taşımaktadır. Hukuk devleti ilkesinin temel bir unsuru olan yargı denetiminin etkin bir şekilde sağlanabilmesi için idarenin faaliyetlerinde uyacağı usul ve şekil kurallarının somut bir şekilde gösterilmesi gerektiği tabiîdir.
Ülkemizde genel bir idarî usul kanunu bulunmamaktadır. Buna karşılık Türkiye’nin de üyesi bulunduğu Avrupa Konseyi'nin (Bakanlar Komitesi); 28 Eylül 1977 tarihli “İdarî İşlemler Karşısında Bireylerin Korunması Hakkında” (77) 31 sayılı kararıyla bir takım idarî şekil ve usül ilkeleri saptamıştır. Bu kararla; idarî işlemden hak ve menfaatleri etkilenen kimselere “dinlenilme hakkı”, “işlemle ilgili bilgilere ulaşma hakkı” “idârî süreçte temsil ve ücretsiz hukuki yardım”, “gerekçe” ve “işleme karşı başvuru yolları ve sürelerinin gösterilmesi” ilkeleri benimsemiştir. Bu kapsamda idarî usul ilkelerini idare makamına yönelik usul ilkeleri, bireyin güvenliğine yönelik usul ilkeleri, idarî işleme yönelik usul ilkeleri ve yargı kararlarının uygulanmasına yönelik usul ilkeleri olarak sınıflandırabiliriz. Bireyin güvenliğine yönelik usul ilkeleri arasında dinlenilme hakkı, bilgi edinme hakkı, hukuki yardım ve temsil, idârî işlemlerin gerekçeli olması ve işleme karşı başvuru yollarının belirtilmesi ilkeleri sayılabilir.
Demokratik hukuk devletinde idare, idarî usulün uygulanmasında bilgi edinme hakkı yanında tesis ettiği işlemlerde bireylerin hak kaybına uğramasını önleyecek seviyede bilgi verme yükümlülüğü altında olmalıdır. Bir hukuk devletinde hiç kimse bilgi yetersizliği sebebiyle herhangi bir hak kaybına uğramamalıdır.
4734 sayılı Kanun'da ve ikincil mevzuatta teklif geçerlilik süresinin uzatılmasına yönelik işlemin usulüne ilişkin düzenlenmiş ve ilgililerin bilgi sahibi olmalarını sağlamaya yönelik bir kural olmadığı görülmektedir. Nitekim dosya içeriğinde aynı idarenin teklif geçerlilik süresinin uzatılmasına yönelik işlemlerinde farklı usuller belirlediği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta, 16/04/2018 tarihli yazı ile İdari Şartname’de belirlenen teklif geçerlilik süresinin 150 gün uzatılmasının talep edildiği ancak bu yazıda teminat mektubunun geçerlilik süresine yönelik açık bir tarihin belirtilmediği, bir başka ifadeyle teminat mektubunun geçerlilik süresinin teklif geçerlilik süresinden daha uzun olması (en az 30 gün olmak şartıyla) gerektiğine yönelik davacıya hak kaybını önleyecek şekilde bilgi verilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda idarenin hak kaybını önleyecek seviyede bilgi eksikliğini giderme yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşıldığından Mahkeme kararının bozularak, dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.